Translation of "üzerine" in Spanish

0.017 sec.

Examples of using "üzerine" in a sentence and their spanish translations:

üzerine kurulu.

de los puestos de liderazgo.

Larvayı üzerine koyacağım.

Pongo la larva en él.

Kayalığın üzerine çıktım.

Llegué a la cima.

Kapağı üzerine kapatalım.

Le pondré la tapa.

Yozlaşmanın üzerine gittik,

Frenamos la corrupción,

Peki, zihinleri üzerine?

Pero, ¿qué hay en sus mentes?

Bunun üzerine oturmayın.

No te sientes encima.

Üzerine düşeni yapmıyorsun.

- No estás haciendo tu parte.
- No estás cumpliendo con tu parte.

Masanın üzerine koy.

Ponlo sobre la mesa.

Faturanın üzerine koyacağım.

Lo voy a poner en su cuenta.

Üzerine düşeni yap.

Pon de tu parte.

Bunun üzerine düşünmemiz lazım.

Deberíamos pensar en esto.

Ekonomi üzerine son araştırmalar,

en universidades de todo el mundo

şiddet hareketleri üzerine çalıştım,

he estudiado movimientos violentos,

Mümkün olan şeylerin üzerine

que tienen una postura bien distinta

Kendi değerimiz üzerine düşünmeyi

cómo nos valoramos

Çatlakların üzerine inşa ediyoruz.

Es construir sobre las ruinas.

Birde üzerine bunu hesapla

calcular esto en uno

üzerine mezar odası yaptır

construir una cámara funeraria en

Haberi üzerine geri çekildi .

de un desembarco enemigo cerca de Barrosa.

Arı, çiçek üzerine indi.

La abeja se posó en la flor.

Kitabı masanın üzerine koyun.

Poné el libro sobre el escritorio.

Silahı masanın üzerine koy.

- Pon la pistola sobre la mesa.
- Pon el arma sobre la mesa.

Kayalık yolun üzerine yuvarlanır.

El acantilado cuelga sobre el camino.

O çitin üzerine oturuyor.

Él está sentado sobre la valla.

O, dizlerinin üzerine çöktü.

Se cayó de rodillas.

Gökkubbe onun üzerine düşmesin.

Que el firmamento no caiga sobre él.

Hepsi sipariş üzerine yapıldı.

Todo está hecho a la medida.

Mermi dizin üzerine girdi.

La bala entró encima de la rodilla.

Kedi masanın üzerine atladı.

El gato saltó sobre la mesa.

O, çitin üzerine tırmandı.

Él brincó la cerca.

Üzerine biber istiyor musun?

¿Lo quieres con pimienta?

Kahveyi masanın üzerine döktü.

Ella vertió el café sobre la mesa.

Ordu düşmanın üzerine ilerledi.

La armada avanzó sobre el enemigo.

Tavsiyeniz üzerine hareket edeceğim.

Voy a seguir vuestro consejo.

O, yatağın üzerine oturdu.

- Él se sentó en la cama.
- Se sentó en la cama.

Onu masanın üzerine bırak.

Déjalo encima de la mesa.

Onu masanın üzerine koydum.

Lo dejé encima de la mesa.

O, tezgahın üzerine dayandı.

Él se apoyó sobre el mostrador.

Ellerini başının üzerine koy.

¡Manos sobre la cabeza!

Tom üzerine düşeni yaptı.

Tom hizo su parte.

Tom çitin üzerine eğiliyordu.

Tom estaba apoyado sobre la valla.

Kendi üzerine düşeni yaptın.

Hiciste tu parte.

Onun üzerine bahis oynamazdım.

No pondría la mano en el fuego por ello.

Peyniri ekmeğin üzerine yaydım.

- Untaba el queso en el pan.
- Unté el queso en el pan.

Kan göğsünün üzerine aktı.

Su sangre escurría por su pecho.

Kızının ölümü üzerine ağladı.

Él lloró por la muerte de su hija.

Tom çitin üzerine tırmandı.

Tom trepó por encima de la cerca.

Ellerini arabanın üzerine koy.

Ponga sus manos en el coche.

- Onu masaya bırak.
- Onu masanın üzerine bırak.
- Masanın üzerine koy.

- Déjalo encima de la mesa.
- Póngalo sobre la mesa.
- Ponlo sobre la mesa.
- Ponedlo sobre la mesa.

Onlar bilmeden insanların üzerine saçıp

que son microsensores del tamaño de partículas de polvo

Bulutta çalışan hava kalitesi üzerine

creamos un sistema de apoyo a la decisión de calidad del aire

Sekiz yıldır bunun üzerine düşünüyorum.

He estado pensando en esto durante ocho años.

Üzerine oturmak için ip... ...kullanacağım

Usaré mi cuerda para sentarme,

Üzerine oturmak için... ...ip kullanacağım

Usaré mi cuerda para sentarme,

Üzerine oturmak için... ...ip kullanacağım.

Usaré mi cuerda para sentarme en ella.

Üzerine ışığı tutun ve çekin.

Alejan la luz, y ya no se ve.

Elektrofizyoloji üzerine bir deney yapacağız,

Vamos a hacer un experimento en electrofisiología,

Başkanın isteği üzerine toplantıya katıldı.

Ella se presentó a la reunión por petición del presidente.

Biz onunla plan üzerine konuştuk.

Conversamos el plan con él.

Doktor hasta çocuğun üzerine eğildi.

El doctor se inclinó sobre el chico enfermo.

Kutunun üzerine bir şey koymayın.

- No apoyes nada sobre la caja.
- No pongas nada encima de la caja.

Köpek bir yabancının üzerine atladı.

El perro se movió bruscamente ante el extraño.

"Dostluk" üzerine bir deneme yaz.

Escribe un ensayo sobre "Amistad".

Ben edebiyat üzerine ders vereceğim.

Daré una conferencia sobre literatura.

Bayraklar evlerin saçakları üzerine çekilmişti.

Las banderas habían sido izadas en los aleros de las casas.

Kendi üzerine soğuk su döktü.

Él se tiró agua helada.

Ben festivalin açıklaması üzerine odaklanacağım.

Me enfocaré en la explicación del festival.

Uçak şehrin üzerine bombalar bıraktı.

El avión lanzó bombas sobre la ciudad.

Babasının emekliliği üzerine işi devraldı.

Al jubilarse su padre, él heredó el negocio.

Onun isteği üzerine böyle yaptım.

Yo lo hice a petición suya.

Etinin üzerine biraz tuz koy.

Ponle algo de sal a tu carne.

O çarşafları yatağın üzerine koydu.

Ella puso sábanas en su cama.

Tom masanın üzerine mürekkep döktü.

Tom volcó la tinta sobre el escritorio.

Zarfın üzerine pul yapıştırmayı unutma.

No olvides pegar el sello a la carta.

Onlar para üzerine tartışmaya başladı.

Empezaron a discutir acerca del dinero.

O bir baston üzerine yaslanıyor.

Se apoya en un bastón.

Çantaları dikkatle rafın üzerine koyun.

Acomode bien las maletas en el portaequipajes.

Üzerine beyaz bir şal aldı.

Llevaba una bufanda blanca.

Zarfın üzerine bir pul yapıştırın.

Pegue una estampilla en el sobre.

Ekmeğin üzerine tereyağı çok iyi.

La mantequilla sobre el pan está muy buena.

Kağıdın üzerine bir çizgi çizin.

- Dibuja una línea en el folio.
- Trazá una línea en el papel.

Tom, anahtarlarını masanın üzerine bıraktı.

Tom dejó sus llaves encima de la mesa.

Sabırlı bir zihin üzerine konsantre oluyoruz.

Nos concentramos en una mente paciente.

İnsan kaynaklı ilaç verme hataları üzerine.

errores que tuvieran que ver con los humanos.

Kostümlerimiz kendi benliğimiz üzerine giydirdiğimiz şeylerdir,

Y son capas que usamos por encima de nuestra personalidad real,

Atın eğeri üzerine çıkmaya korkmama rağmen

Aunque me daba miedo volver a montarme,

Cinsel taciz farkındalığı ve koruması üzerine

Decidí que comenzaría un programa

Bu milletin tarihi şiddet üzerine yazıldı.

La historia de esta nación tiene por base la violencia.

Ne olacağını düşünmek üzerine ağırlıklarını koydular.

que será la tecnología de inteligencia artificial del futuro.

Halatı yüksekteki dalların üzerine atmayı denemeliyim.

Debo colgar la cuerda de una de esas grandes ramas.

Kayalığın üzerine çıktık. Muhteşem bir manzara.

Llegamos a la cima. ¡Qué vista!

üçüncü kattaki pencereden betonun üzerine düştüm.

me caí de una ventana del tercer piso al suelo de cemento.

Ve bu atkıyı kullanıp üzerine işeyeceğim.

Puedo usar este trapo y orinar en él.

Cildin hemen üzerine boşluğa bakteri ekliyorum,

y voy a ponerle bacterias al aire que está sobre la piel.

Ve gerçekler üzerine kurulmayan köprüler yıkılacak.

y los puentes que no están basados ​​en la verdad colapsarán.

Ve reytinglerde rekor üzerine rekor kırıyor

y batiendo récords en el registro