Translation of "üzerine" in Hungarian

0.014 sec.

Examples of using "üzerine" in a sentence and their hungarian translations:

üzerine kurulu.

a vezetői pozíciókból.

Yozlaşmanın üzerine gittik,

Visszaszorítottuk a korrupciót,

Peki, zihinleri üzerine?

Mi történik a tudatukban?

Masanın üzerine koy.

Tedd le az asztalra!

Üzerine düşeni yap.

Tedd hozzá te is a részed!

Bunun üzerine düşünmemiz lazım.

El kellene gondolkodnunk ezen.

Ekonomi üzerine son araştırmalar,

a világ különböző egyetemein,

şiddet hareketleri üzerine çalıştım,

tanulmányoztam erőszakos mozgalmakat,

Mümkün olan şeylerin üzerine

a legkülönbözőbb helyeken,

Kendi değerimiz üzerine düşünmeyi

hogyan határozzuk meg az értékeinket,

Arı, çiçek üzerine indi.

A méh rászállt a virágra.

Kitabı masanın üzerine koyun.

Tedd a könyvet az íróasztalra.

Silahı masanın üzerine koy.

Rakd a pisztolyt az asztalra.

Kazağını başının üzerine çekti.

A feje fölé húzta a pulóverét.

O çitin üzerine oturuyor.

- Még nem hozott döntést.
- Tétovázik.

Üzerine düştüğümde bileğimi kırdım.

Eltörtem a csuklóm, amikor ráestem.

Onları masanın üzerine koy.

- Rakd az asztalra!
- Tedd őket az asztalra.

Onun üzerine tekrar gideceğiz.

Még egyszer végigmegyünk rajta.

Duvarın üzerine tırmanmak zorundaydım.

Át kellett másznom a falon.

Tom'un isteği üzerine buradayım.

Tom kérésére vagyok itt.

O, yatağın üzerine oturdu.

Leült az ágyra.

Ellerini başının üzerine koy.

- Tegye a kezét a fejére!
- Tedd a kezed a fejedre!

O, çocuğun üzerine eğildi.

- Ő a gyermek fölé hajolt.
- A gyermek fölé hajolt.

Tom beklentilerin üzerine çıktı.

- Tom felülmúlta az elvárásokat.
- Tom felülmúlta a várakozásokat.

Üzerine odaklandığım şey bu.

Erre koncentrálok.

Ne yaptığınız üzerine yoğunlaşın.

Arra koncentrálj, amit csinálsz éppen!

Onlar bilmeden insanların üzerine saçıp

a porszem nagyságú mikroérzékelőkbe,

Bulutta çalışan hava kalitesi üzerine

létrehoztunk egy levegőminőségi döntéstámogató rendszert,

Elektrofizyoloji üzerine bir deney yapacağız,

Elektro-fiziológiai kísérletet fogunk végrehajtani,

"Dostluk" üzerine bir deneme yaz.

Írjatok dolgozatot a barátságról.

Uçak şehrin üzerine bombalar bıraktı.

A repülőgép bombákat szórt a városra.

Kazağın üzerine ne giymem gerekir?

Mit kéne felvennem a pulóver fölé?

Tom atlar üzerine bahis oynar.

- Tomi fogadást tesz a lovakra.
- Tomi lovakra fogad.

Tom banyo tartısı üzerine çıktı.

Tom ráállt a fürdőszobai mérlegre.

O, ekmeğin üzerine tereyağ sürdü.

- Vajat kent a kenyérre.
- Megvajazta a kenyeret.

Zarfın üzerine bir pul yapıştırın.

- Bélyegezd fel a borítékot.
- Ragassz bélyeget a borítékra!

Kağıdın üzerine bir çizgi çizin.

Húzz egy vonalat a papíron.

Tom havluyu kumun üzerine serdi.

Tomi leterítette a törölközőt a homokra.

Atın eğeri üzerine çıkmaya korkmama rağmen

Ugyan féltem visszaülni a nyeregbe,

Bu milletin tarihi şiddet üzerine yazıldı.

Hazánk történelme erőszakon alapul.

Cildin hemen üzerine boşluğa bakteri ekliyorum,

és fölötte a levegőben lévő néhány baktériumot.

Ve gerçekler üzerine kurulmayan köprüler yıkılacak.

a nem az igazságra épülő hidak pedig le fognak omlani.

O, arabasının üzerine bir örtü koydu.

Letakarta a kocsiját.

Onlar nehrin üzerine bir köprü yaptılar.

Hidat emeltek a folyó fölé.

Ben de kariyerim üzerine çok odaklandım.

Túlságosan a karrieremre koncentrálok.

Onun üzerine bir kez daha gidelim.

- Menjünk végig rajta még egyszer!
- Vegyük át még egyszer!
- Haladjunk át rajta még agyszer.

Üzerine doğru eğildi ve onu öptü.

Föléhajolt és megcsókolta.

- Onu masaya bırak.
- Masanın üzerine koy.

Tedd az asztalra!

"Gözlüğüm nerede?" "Mutfak masası üzerine bırakmıştın."

- Hol van a szemüvegem? - A konyhaasztalon hagytad.

Amaçlarını bir kağıt parçası üzerine yaz.

Írd össze a céljaidat egy papírlapra.

Zevkler üzerine tartışmanın hiçbir anlamı yok.

Az ízlésről nem lehet vitatkozni.

Tom paltosunu Mary'nin omuzlarının üzerine örttü.

Tom ráterítette a kabátját Mari vállára.

Korsan, elindeki kılıç, güverte üzerine atladı.

A kalóz karddal a kezében a fedélzetre ugrott.

Bu temel sevgi ve şiddetsizlik üzerine olmalı.

a szereteten és az erőszak-nélküliségen.

Nitelikli dokunulmazlık üzerine dava açmaya devam edeceğiz.

Továbbra is pereket indítunk a minősített mentességről,

Bu teknolojinin potansiyeli üzerine büyük bahis yaptılar

vállalta fel a technológia hatékonyságának kockázatát,

Ve bir sinek üzerine konduğunda yaprağın içerisinde

és lássuk, mi történik a levelei belsejében,

Ama bugün bir bulgu üzerine odaklanmak istiyorum:

De ma csupán egy megállapításra szeretnék koncentrálni,

Derslerimde yaratıcılık üzerine en sevdiğim alıştırmalardan biri,

Az óráimon az egyik kedvenc kreativitást fejlesztő gyakorlatom,

Tamamen anlamadığım bir şey üzerine çalışmama rağmen

valamivel, amit nem igazán értek,

Modern medeniyet bilim ve eğitim üzerine kurulmuştur.

A modern civilizáció alapja a tudomány és a köznevelés.

O sadece üzerine bir havlu duştan çıktı.

Amikor kijött a tusolóból, csak egy törülköző volt rajta.

Kediler neredeyse her zaman ayaklarının üzerine düşerler.

A macskák majdnem mindig talpra esnek.

Bir cehennem varsa, Roma üzerine inşa edilmelidir.

Ha van pokol, Róma biztosan ráépült.

Nehir üzerine büyük bir köprü inşa edildi.

Nagy hidat építettek a folyón át.

Tom köpük yastık üzerine uyku tulumu serdi.

Tomi ráterítette a hálózsákját a polifoamra.

Tom Noel ağacının üzerine bir yıldız koydu.

- Tom csúcsdísznek egy csillagot helyezett fel a fára.
- Tom csillagot tett a karácsonyfa tetejére.

Ve biz bu güçler üzerine koalisyonumuzu nasıl kuracağımızı

és rá kell jönnünk, hogyan építsünk szövetséget

Ve bu çelişkiyi aşıp dayanışmayı bencilliğin üzerine çıkarmanın

Az ellentmondás leküzdése, az, hogy az önzőség fölé emelkedjen az együttműködés,

ırkçılık üzerine konuşmaları için çok küçük olduklarını düşünebilir

túl kicsik ahhoz, hogy a fajgyűlöletről beszélgessünk velük,

Ve Mark Facebook'u düzeltme konusundaki suçlamaları üzerine alıyor.

És Mark nagyon keményen dolgozik a Facebook javításán.

Tom bir parça kağıt üzerine bir şey karaladı.

Tom valamit firkált egy darab papírra.

Üzerine düşeni yapmadığın için her zaman bahaneler üretiyorsun.

Folyton csak kifogásokat keresel, hogy miért nem csinálod a munka rád eső részét.

Almanya'daki Nördlingen kasabası bir meteor krateri üzerine kurulmuştur.

Nördlingen, egy német város, meteoritkáterben épült fel.

Ve bizim bu konu üzerine olacak çalışmalarımızın yalnızca başı.

és ezzel együtt a mi kutatásunknak is csupán az elejét jelenti.

Eğer biz şiddet üzerine kurulu bir millet olmaktan pişmansak

Az előrelépés egyetlen módja,

Ve başka bir temel üzerine yeniden inşa etmek zorundayız.

Más alapokon kell őket újjáépítenünk:

- Tom'un bu kadar üzerine titreme.
- Tom'u bu kadar şımartmayın.

Ne agyalj már annyit Tomon!

Tom çitin üzerine tırmandı ve ağaçtan birkaç elma kopardı.

Tom átmászott a kerítésen, és leszedett néhány almát.

Ben sarı veya diğer renkli kağıt üzerine yazmayı severim.

Szeretek sárga vagy más színű papírra írni.

Tom genellikle sosisli sandviçlerinin üzerine hardal ve ketçap koyar.

Tom általában mustárt és ketchupot tesz a hot dogjára.

Ertesi sabah General Osten-Sacken'in üzerine yürüdü Montmirail yakın kuvvet.

Másnap reggel az Osten-Sacken tábornokhoz ment erő Montmirail közelében.

Sonra, Khumbu Buz Çağlayanı'nın üzerine ahşap bir köprü inşa edildi.

Ezután abból a fából hidat építettünk a Khumbu-jégesésen.

Bir şey üzerine konsantre olmalısın ve onu iyi yapmayı öğrenmelisin?

Egy dologgal kellene foglalkoznod, és jól elsajátítani azt.

Bir bardak kırdım - onları temizlemeden önce kırıkların üzerine basmamaya çalış.

Eltörtem egy poharat - próbáld meg kikerülni a szilánkokat, amíg föl nem takarítom őket.

Tom bu sabah, üzerine alelacele bir şeyler geçirmiş gibi görünüyor.

- Tom úgy fest, mint aki ma reggel sötétben öltözött fel.
- Úgy néz ki Tom, mint akire rádobálták a ruhákat.

Tom bir parça et kesti ve onu tabağının üzerine koydu.

Tom levágott egy szelet húst, és a tányérjára tette.

- Bu çeviri hakkındaki görüşünüz nedir?
- Bu çeviri üzerine görüşünüz nedir?

Mi a véleményed erről a fordításról?

Belki 100 tane kabuk ve taşı toplamış, kollarını da savunmasız kafasının üzerine doğru katlıyor.

felkapott mintegy száz kagylót és kavicsot... és karjait a sebezhető pontja, a feje fölé hajtogatta.

Tom bir Japon kaplıcasına girebilmek için küçük örümcek dövmesinin üzerine bir yara bandı yapıştırdı.

Tom egy ragtapasszal letakarta a pókot ábrázoló apró tetoválását, hogy beengedjék egy japán termálfürdőbe.

- Tom yüzünün üzerine düştü.
- Tom yüzüstü yere yapıştı.
- Tom yüzükoyun yere kapaklandı.
- Tom yeri öptü.

Pofára esett Tomi.

- Tom yüzüstü yere kapaklandı.
- Tom yüzünün üzerine düştü.
- Tom yüzüstü yere yapıştı.
- Tom yüzükoyun yere kapaklandı.
- Tom yeri öptü.
- Tom eline yüzüne bulaştırdı.

Tom pofára esett.