Translation of "Zorlandım" in English

0.004 sec.

Examples of using "Zorlandım" in a sentence and their english translations:

Gitmeye zorlandım.

I was forced to go.

Gitmekte zorlandım.

I had a hard time leaving.

Taksi bulmakta zorlandım.

I had trouble getting a taxi.

Evde kalmaya zorlandım.

I am forced to stay at home.

Arabamı satmaya zorlandım.

I was forced to sell my car.

Pencereyi açmakta zorlandım.

I had trouble opening the window.

Taksiye binmede biraz zorlandım.

I had a little difficulty in getting a taxi.

Onun evini bulmakta zorlandım.

I had a hard time finding his house.

İsteğim dışında içmeye zorlandım.

I was forced to drink against my will.

Önerisini kabul etmeye zorlandım.

I was forced to accept his proposal.

Evde kalmak için zorlandım.

I've been grounded.

Pazar günü çalışmaya zorlandım.

I was forced to work on Sunday.

Ne söylendiğini duymakta zorlandım.

I had trouble hearing what was being said.

Zorla bunu yapmak için zorlandım.

I was compelled to do this against my will.

Senin gibi, buraya gelmeye zorlandım.

I was forced to come here, like you.

Dün gece uykuya dalmakta zorlandım.

I had trouble falling asleep last night.

Onun evini bulmakta biraz zorlandım.

I had some difficulty finding his house.

Ben kaderime boyun eğmek için zorlandım.

I was forced to submit to my fate.

Tom'un söylemeye çalıştığı şeyi anlamakta zorlandım.

I had a hard time understanding what Tom was trying to say.

Yaşamak için bir yer bulmakta zorlandım.

I had trouble finding a place to live.

Dün gece otele dönüş yolunu bulmada zorlandım.

I had trouble finding my way back to my hotel last night.

Boston'da yaşamak için bir yer bulmakta zorlandım.

I had trouble finding a place to live in Boston.

- Kapıyı açmakta zorlandım.
- Kapıyı açarken zorluk yaşadım.

I had trouble opening the door.

- Bir taksiye binme sorunum vardı.
- Taksi bulmakta zorlandım.

I had trouble getting a taxi.

- Onu yaparken zor bir zaman geçirdim.
- Bunu yaparken çok zorlandım.

I had a hard time doing that.

- Konser için bilet alırken zorlandım.
- Konser için bilet alırken zorluk yaşadım.

I had difficulty getting a ticket for the concert.

- Konsantre olmakta zorlandım.
- Konsantre olmak bana zor gelmişti.
- Dikkatimi vermekte zorluk çekmiştim.

I found it difficult to concentrate.

- Onu yolculuğa çıkmaktan vazgeçirmeye çalışırken zor bir zaman geçirdim.
- Onu yolculuktan vazgeçirmeye çalışırken epey zorlandım.

I had a hard time trying to talk him out of taking the trip.

- Bu raporu zamanında bitirtmeye çalışırken zor bir zaman geçirdim.
- Bu raporu zamanında yetiştirmeye çalışırken epey zorlandım.

I had a hard time trying to get this report finished on time.

- Onun yolculuğu iptal etmesini ikna etmeye çalışarak zor bir zaman geçirdim.
- Onu yolculuktan vazgeçirmeye çalışırken epey zorlandım.

I had a hard time trying to persuade him to cancel the trip.

- Ben kayboldum ve otele geri dönüş yolumu bulmada zor bir zaman geçirdim.
- Kaybolup da otele geri dönmeye çalışırken epey zorlandım.

I got lost and had a hard time finding my way back to the hotel.