Translation of "Bulmakta" in English

0.008 sec.

Examples of using "Bulmakta" in a sentence and their english translations:

Taksi bulmakta zorlandım.

I had trouble getting a taxi.

- Evimi bulmakta zorlandın mı?
- Evi bulmakta zorlandın mı?

Was it hard for you to find my house?

- Tom iş bulmakta zorlandı.
- Tom iş bulmakta sıkıntı yaşadı.

Tom had a hard time finding a job.

Onun evini bulmakta zorlandım.

I had a hard time finding his house.

Tom'u bulmakta güçlük çekiyoruz.

We're having difficulty finding Tom.

Evini bulmakta zorluk çekmedim.

I had no difficulty finding your house.

Evimi bulmakta zorlandın mı?

Was it hard for you to find my house?

Otelin yolunu bulmakta zorlandı.

He had difficulty in finding his way to the hotel.

Hintliler gıda bulmakta zorlanıyorlardı.

The Indians had difficulty finding food.

Tom'un evini bulmakta zorlanmadım

- I had no trouble finding Tom's house.
- I didn't have any trouble finding Tom's house.

Evini bulmakta zorluk yaşadım.

I had trouble finding your house.

Taksi bulmakta zorluk yaşadım.

I had a hard time finding a taxi.

İş bulmakta zorluk yaşadım.

I had a hard time finding work.

Onun ofisini bulmakta güçlük çekmedim.

I had no trouble finding his office.

Ben şeyler bulmakta çok iyiyim.

I'm very good at figuring things out.

Mary'nin evini bulmakta başarısız oldum.

I failed to find Mary's house.

Tom bir iş bulmakta başarısızdı.

Tom was unsuccessful in finding a job.

Tom'un iş bulmakta sorunu vardı.

Tom had trouble finding work.

Tom'un evini bulmakta zorluk çekiyordum.

- I had a hard time finding Tom's house.
- I had difficulty finding Tom's house.

Tom bir iş bulmakta zorlanıyor.

Tom is having trouble finding a job.

Tom'un bir iş bulmakta zorlanmamalı.

Tom should have no difficulty finding a job.

Tom bir iş bulmakta zorlanmayacak.

Tom will have no difficulty finding a job.

Tom bir iş bulmakta zorlanmadı.

Tom had no difficulty finding a job.

Tom'un evini bulmakta sıkıntım oldu.

I had trouble finding Tom's house.

Tom Mary'yi bulmakta güçlük çekiyordu.

Tom had difficulty finding Mary.

Tom iş bulmakta sorun yaşadı.

Tom had trouble finding a job.

Tom bir iş bulmakta zorlandı.

Tom had difficulty finding a job.

Onun evini bulmakta biraz zorlandım.

I had some difficulty finding his house.

Otobüs durağını bulmakta çok zorluk çektik.

We had much difficulty in finding the bus stop.

Biz senin otelini bulmakta zorluk yaşadık.

We had difficulty finding your hotel.

Beni bulmakta herhangi bir sorun yaşamazsın.

You won't have any trouble finding me.

Tom'un ofisini bulmakta hiçbir sorun yaşamadım.

I had no trouble finding Tom's office.

Onun evini bulmakta biraz zorluk çektik.

We had some difficulty finding his house.

Yaşamak için bir yer bulmakta zorlanıyorum.

I'm having trouble finding a place to live.

Yaşamak için bir yer bulmakta zorlandım.

I had trouble finding a place to live.

Tom Mary'nin yerini bulmakta güçlük çekti.

Tom had difficulty locating Mary.

Tom iş bulmakta çok sıkıntı yaşıyor.

Tom is having a lot of trouble finding a job.

Arabamın parçalarını bulmakta çok zor zaman geçiriyorum.

I'm having a very hard time finding parts for my car.

Tom Mary'nin evini bulmakta biraz sorun yaşadı.

Tom had some trouble finding Mary's house.

Polis, suç için tanık bulmakta çok zorlandı.

The police were hard pressed to find witnesses for the crime.

Yeri bulmakta herhangi bir sıkıntı çektin mi?

Did you have any trouble finding the place?

Boston'da yaşamak için bir yer bulmakta zorlandım.

I had trouble finding a place to live in Boston.

Park edecek bir yer bulmakta zorluk yaşadım.

I had trouble finding a place to park.

Tom'un evini bulmakta herhangi bir sorun yaşamadım.

I didn't have any trouble finding Tom's house.

Empatiyi dijitalleştirmekte ve bu soruna çözüm bulmakta kullanabiliriz.

to digitize empathy to address this problem.

Belki de gündüzleri yeteri kadar yemek bulmakta zorlanıyordur.

Or perhaps he's struggling to find enough food during daylight hours.

- Bir taksiye binme sorunum vardı.
- Taksi bulmakta zorlandım.

I had trouble getting a taxi.

Tom halka açık bir telefon bulmakta zorluk yaşadı.

Tom had trouble finding a public telephone.

Senin yaşaman için bir yer bulmakta herhangi bir sorunun olmayacaktır.

You won't have any trouble finding a place to live.

İhtiyacımız olan parayı bize ödünç verecek birini bulmakta güçlük çekiyoruz.

We're having difficulty finding someone who'll lend us the money we need.

- Tom arkadaş edinmekte zorluk çekiyordu.
- Tom arkadaş bulmakta sıkıntı yaşadı.

Tom had a hard time making friends.

Tom yaşamak için bir yer bulmakta herhangi bir sorun yaşamamalı.

Tom shouldn't have any trouble finding a place to live.

Polis cinayetle ilgili herhangi bir yeni kanıt bulmakta başarısız oldu.

Police have failed to turn up any new evidence about the murder.

Doyuracak üç büyük boğaz olduğundan anne, aileye yemek bulmakta güçlük çekecektir.

With three large appetites to satisfy, she will struggle to provide for the family.

- Tom bir taksi bulmada zor bir zaman geçirdi.
- Tom taksi bulmakta zorlandı.

Tom had a hard time finding a taxi.