Translation of "Yolculuğa" in English

0.004 sec.

Examples of using "Yolculuğa" in a sentence and their english translations:

Hemen yolculuğa hazırlan.

Get ready for the trip at once.

Cesur bir yolculuğa çıkıldı.

whether cars, bikes or buses.

Hayatı bir yolculuğa benzetiyoruz.

We compare life to a journey.

Onlar bir yolculuğa çıktı.

They went on a voyage.

- Yolculuğa çıkıyorum.
- Seyahate çıkıyorum.

I'm going on a trip.

Avustralya'ya bir yolculuğa çıkalım.

Let's take a trip to Australia.

Ne zaman yolculuğa çıkıyorsun?

When will you go on a journey?

Hastalık yolculuğa çıkmamı engelledi.

Illness prevented me from taking a trip.

12 günlük yolculuğa çıkabilmek için

tossing back and forth between fear and courage

Prens uzun bir yolculuğa çıktı.

The prince has set out on a long journey.

Nancy yalnız bir yolculuğa çıktı.

Nancy set out on a solo journey.

O, yalnız bir yolculuğa çıktı.

He set out on a lonely journey.

Seninle o yolculuğa çıklmak istiyorum.

I would like to take that trip with you.

O dün bir yolculuğa çıktı.

He set out on a trip yesterday.

Başka bir yolculuğa gitmek istiyorum.

I'd like to go on another cruise.

Tom arkadaşlarıyla birlikte yolculuğa gitti.

Tom went on a road trip with his friends.

Tom bir yolculuğa çıkmaya hazırlanıyor.

Tom is getting ready to leave on a trip.

Bu yolculuğa tek başıma çıkmamam gerekiyor.

And I was not meant to take that journey alone.

çünkü dönüşü olmayan yolculuğa hazırlanmak gerekiyor.

because one has to prepare for the trip with no return.

O, uzun bir yolculuğa dayanabilir mi?

Can she endure a long trip?

Tom'un Boston'a bir yolculuğa ihtiyacı var.

Tom needs a ride to Boston.

Mary, arkadaşları ile bir yolculuğa çıktı.

Mary went on a road trip with her friends.

Tom bir yolculuğa çıktı, değil mi?

Tom is away on a trip, isn't he?

Bu tek yönlü yolculuğa sadece dişiler çıkar.

Only females make this one-way trip.

Yolculuğa çıkmadan önce saç tıraşı olmak istiyorum.

I want to get a haircut before I go on the trip.

O birkaç gün önce bir yolculuğa çıktı.

She went on a journey a few days ago.

Bir yolculuğa yalnız gitmemin kesinlikle imkanı yok.

There is absolutely no way that I would go on a trip alone.

- Hemen yolculuğa hazırlan.
- Yolculuk için derhal hazırlan.

Get ready for the trip at once.

Sami yanına Kuran almadan asla yolculuğa çıkmaz.

Sami never travels without a copy of the Quran.

Aynı kural bir yolculuğa çıkmak için de geçerlidir.

The same rule applies to going for a journey.

Ailem uzakta bir yolculuğa çıktı ve evde yalnızım.

My parents are away on a trip and I'm alone in our house.

- Önümüzdeki ay bir yolculuğa çıkacağız.
- Gelecek ay geziye çıkıyoruz.

We are going on a journey next month.

Bizi direk boyut değiştirerek zamanda ve mekanda yolculuğa itebiliyor bunlar

They can push us to travel in time and place by changing size directly.

Sami en yakın yerleşim yerine 600 yüz millik bir yolculuğa başladı.

Sami began a 600 hundred miles journey to the nearest settlement.

- Onu yolculuğa çıkmaktan vazgeçirmeye çalışırken zor bir zaman geçirdim.
- Onu yolculuktan vazgeçirmeye çalışırken epey zorlandım.

I had a hard time trying to talk him out of taking the trip.