Translation of "Günlük" in English

0.008 sec.

Examples of using "Günlük" in a sentence and their english translations:

Günlük bazda

but on a day-to-day basis

Sadece "günlük hayatımda

She simply asked,

Günlük alışkanlıklarımız üretiyor.

Our everyday habits produce it.

Sadece günlük kazancına

Just to your daily earnings

Günlük sekiz rupi.

Eight rupees a day.

Günlük oran nedir?

What's the daily rate?

Bana günlük ödeniyor.

I'm paid by the day.

Biz günlük çalışırız.

We work daily.

Onlara günlük ödenir.

They are paid by the day.

Günlük ücret nedir?

What's the daily fee?

Lisedeyken günlük tutardım.

I used to keep a diary when I was at high school.

Tom günlük işlemcidir.

- Tom's a day trader.
- Tom is a day trader.

Günlük hedefi nedir?

What is his daily goal?

Bir günlük tutardım.

I used to keep a diary.

Tom günlük tutuyor.

He keeps a diary.

Günlük işini bırakma.

Don't quit your day job.

Bir günlük tutmuyorum.

I don't keep a diary.

Günlük işinden vazgeçme.

Don't give up your day job.

Günlük 100 avro.

100 euros for the whole day.

Günlük rutinimi değiştirdim.

I've changed my daily routine.

Günlük hayatımızda da yapabiliriz.

in our daily life.

Birkaç günlük izne ayrılıyorum.

I am taking a couple of days off.

Bir günlük tutuyor musunuz?

Do you keep a diary?

Bana günlük yaşantından bahset.

Tell me about your daily life.

Hikaye tüm günlük gazetelerdeydi.

The story was in all daily newspapers.

Hayatın günlük rutininden usandım.

I'm tired of the day-to-day routine of life.

Kırmızı bir günlük aldım.

I bought a red diary.

Günlük hayattan uzaklaşmak istedi.

She wanted to get away from everyday life.

İngilizce bir günlük tutuyorum.

I keep a diary in English.

Ben hiç günlük tutmadım.

I've never kept a diary.

Hanko günlük yaşamımızda şarttır.

Hanko are essential in our daily life.

Bir günlük tutuyor musun?

Are you keeping a journal?

Günlük turlar önerir misiniz?

Do you offer any all-day tours?

Tom'a günlük izin verdim.

I gave Tom the day off.

Ben bir günlük tutuyorum.

- I keep a journal.
- I keep a diary.

Fransızca bir günlük tutuyorum.

I keep a diary in French.

Karım günlük işlerden yoruluyor.

My wife is getting tired of the daily routine.

Günlük yaşantından memnun musun?

Are you satisfied with your daily life?

Bu bir günlük gazetedir.

This is a daily newspaper.

Matematik günlük hayatta önemlidir.

Mathematics is important in daily life.

Günlük çekişmeler yüzünden sıkıntılıyım.

I'm distressed by the daily squabbles.

Bu, günlük kaç para?

How much does that cost per day?

Orkideler günlük bakım ister.

Orchids demand daily care.

Günlük on kilometre koşarım.

I run ten kilometers daily.

Fransızca bir günlük tutardım.

I used to keep a diary in French.

Küçükken bir günlük tuttum.

When I was small I kept a diary.

Çamaşır günlük ev işidir.

Laundry is a chore.

Tom bir günlük tuttu.

Tom kept a diary.

Yarın bir günlük izin.

Tomorrow is a day off.

Günlük egzersiz yapmaya çalışacağım.

I'll try to exercise daily.

Bana günlük yaşamından bahset.

- Tell me about your daily life.
- Tell me about your everyday life.

Bu bir günlük olay.

This is a daily occurrence.

O bir günlük tutar.

He keeps a diary.

Tom bir günlük tutar.

Tom keeps a diary.

Bir günlük izin aldım.

I took a day off.

Bir günlük tutmaya başladım.

I've started keeping a journal.

Günlük sorumluluklarını ihmal etme.

Don't neglect your daily responsibilities.

- Tom kızını günlük bakımda aldı.
- Tom günlük bakımda kızını aldı.

- Tom picked up his daughter at day care.
- Tom picked his daughter up at day care.

- Ona aylık değil, günlük ödeme yapılıyor.
- Onun maaşı aylık değil, günlük.

She isn't paid monthly, but daily.

Bu, günlük hayattaki Filipince sohbetlerin

This explains why everyday Filipino conversations

12 günlük yolculuğa çıkabilmek için

tossing back and forth between fear and courage

Günlük hayattaki olağanüstü şeyleri görebilmeleri

to help people across the professional spectrum

Günlük olarak bu manzarayı görüyorum.

I see this in the everyday landscape.

Günlük yaşamımızda ve iş yerlerimizde

In our everyday lives and in our workplaces,

Yani günlük kış uykusuna yatıyor

so it hibernates daily

Üç yıldır bir günlük tutmaktayım.

- I have kept a diary for three years.
- I've kept a diary for three years.

Altın fiyatı günlük olarak dalgalanır.

The price of gold fluctuates daily.

Ben öğrenciyken İngilizce günlük tutardım.

I used to keep a diary in English when I was a student.

Takeshi İngilizce bir günlük tutar.

Takeshi keeps a diary in English.

Hiç günlük turunuz var mı?

- Do you have any day tours?
- Do you have one-day tours?

Günlük tutardı fakat artık tutmuyor.

- She used to keep a diary, but she no longer does.
- She used to keep a diary, but doesn't anymore.

3 yıldır bir günlük tutuyor.

She has kept a diary for 3 years.

O, İngilizce bir günlük tutar.

He keeps a diary in English.

Günlük eşya bölümü hangi katta?

What floor is the daily goods department on?

Tom, bir günlük izin almalı.

Tom needs to take a day off.

O bir günlük seyahate çıktı.

He went on a one-day trip.

Bir günlük turlarınız var mı?

Do you have one-day tours?

Onların günlük bakıma ihtiyacı var.

They need daily care.

Üç günlük hafta sonlarını seviyorum.

I love three-day weekends.

O, isteksizce günlük işlerini halletti.

She performed her daily duties without any passion.

Ben günlük olarak okula giderim.

I go to school daily.

Günlük spor, sağlığın için gereklidir.

Daily exercise is essential for your health.

Öğretmen günlük çalışmanın önemini vurguladı.

The teacher underlined the importance of daily exercises.

Yarım günlük turlarınız var mı?

Do you offer any half-day tours?

Birkaç günlük bir tatile çıkalım.

Let's take a short break.

Seyahat ederken genellikle günlük tutarım.

I usually keep a diary when I travel.

Sadece eski bir günlük buldum.

I just found an old diary.

Tom günlük tutmaya karar verdi.

Tom has decided to keep a diary.

Günlük yazmak iyi bir alışkanlıktır.

Writing in a diary is a good habit.

Neden bir günlük izin istemiyorsun?

Why don't you ask for a day off?

O, fikrini günlük olarak değiştirdi.

He changed his mind daily.

O günlük yaşamından memnun mu?

Is she satisfied with her daily life?