Translation of "Hemen" in English

Hemen hemen bitirdim.

I'm about done.

Ölmeden hemen önce hemen hemen kördü.

He was almost blind right before dying.

Hemen!

Now!

hemen.

immediately.

Biz hemen hemen aileyiz.

- We're practically family.
- We are practically family.

Gün hemen hemen bitti.

The day is almost over.

Hemen hemen işi bitirdi.

He has all but finished the work.

İşim hemen hemen bitti.

My work is almost finished.

Otopark hemen hemen boş.

The parking lot is almost empty.

Hemen hemen herkes geldi.

Just about everyone came.

Biz hemen hemen hazırız.

We're pretty much finished.

Hemen hemen aynı görüşteyiz.

- We are pretty much in agreement.
- We're pretty much in agreement.

Yer hemen hemen boştu.

The place was almost empty.

- Hemen başlamalısın.
- Hemen başlamalısınız.

You are to start at once.

O hemen hemen mükemmeldi.

That was pretty much perfect.

Çalışmamız hemen hemen bitti.

Our work is almost done.

Hemen hemen çok kolaydı.

It was almost too easy.

Bu hemen hemen doğru.

That's about right.

İş hemen hemen tamam.

The job is practically done.

İş hemen hemen bitti.

- The job is almost finished.
- The work is almost done.
- The work is almost finished.

Ben hemen hemen bitirdim.

I almost finished.

Mekan hemen hemen boş.

The place is practically empty.

Tom hemen hemen ölüdür.

Tom is practically dead.

Sanırım hemen hemen oradayız.

- I think we're just about there.
- I think we're almost there.

Hemen hemen herkesle konuştuk.

We talked with just about everyone.

Bu delirdiğimi hemen hemen doğruladı.

that pretty much confirmed it for her.

Dünyadaki hemen hemen her canlı

almost every creature in the world

O iş hemen hemen bitti.

That job is pretty much finished.

Ben hemen hemen hiç yüzemem.

I can hardly swim.

Hemen hemen hiç yağmur yağmıyor.

It's hardly raining at all.

Tom hemen hemen kararını verdi.

Tom has almost made up his mind.

Onlar hemen hemen aynı yaştalar.

They are about the same age.

Seninle hemen hemen aynı yaştayız.

We're about the same age as you.

Hemen hemen herkes zamanında geldi.

Almost everyone arrived on time.

O hemen hemen babasına benziyor.

He closely resembles his father.

Şehri hemen hemen hiç bilmiyorum.

I barely know the city.

Onu hemen hemen herkes yapar.

- Almost everybody does that.
- Almost everyone does that.

Süpermarket rafları hemen hemen boştu.

The supermarket shelves were almost empty.

Hemen hemen hiç şaşırtıcı değildi.

It's hardly surprising.

O hemen hemen altmış yaşında.

She is almost sixty years old.

Hemen hemen herkes onu yapar.

- Almost everybody does that.
- Almost everyone does that.

Hemen hemen her şeye alışabilirim.

I can get used to just about anything.

Buna hemen hemen hiç inanamıyorum.

I can hardly believe that.

Akşam yemeği hemen hemen hazır.

Dinner is pretty much ready.

Tom hemen hemen hazır görünüyor.

Tom looks pretty much ready.

Hemen hemen tüm köpekler yaşıyor.

Almost all dogs are alive.

Hemen hemen hiç iştahım yok.

I have almost no appetite.

Hemen hemen tüm komşularım iyidir.

Almost all of my neighbors are nice.

- Hemen yapacağız.
- Onu hemen yapacağız.

We'll do it right away.

Ben hemen hemen hiç hastalanmıyorum.

I hardly ever get sick.

Araba benzini hemen hemen bitti.

The car is almost out of gas.

Hemen hemen hiç dondurma yemem.

I almost never eat ice cream.

- Hemen beğenmiştim.
- Hemen hoşuma gitti.

I liked it immediately.

Hemen yukarıda.

Right up there.

Hemen arkamdalar.

They're right behind me.

Hemen gidelim.

- Let us go right away.
- Let's go right away.

Hemen gidebilirsin.

You may go at once.

Hemen arkandalar.

They're right behind you.

Hemen geliyorum.

- I'll be right over.
- I'm coming right now.

Hemen dön.

- Return immediately.
- Return at once.

Hemen gereklisin.

You're needed at once.

Hemen halledeceğiz.

We'll get right on it.

Hemen iniyoruz.

We'll be right down.

Hemen döneceğiz.

We'll be right back.

Hemen başlayacağız.

- We'll begin immediately.
- We'll get started right away.

Hemen başlayabiliriz.

We can get started right away.

Hemen başlatmalısın.

You must set off at once.

Hemen başlayacağım.

I'll get started right away.

Hemen ilgileniyorum.

I'll get on that right away.

Hemen döneceğim.

I'll return in a jiffy.

Hemen öndeydin.

You were right before.

Hemen giderim.

I'll go right now.

Hemen geleceğim.

I'll come at once.

Hemen ayrılmalısın.

- You must leave now.
- You'll have to leave now.

Hemen gelmelisin.

You must come at once.

Hemen ayrılmalıyız.

We must leave at once.

Hemen dur.

Stop right now.

Hemen dışardayım.

I'm right outside.

Hemen umutlanma.

Don't get your hopes up.

Hemen ayrılmamalısın.

You must not leave right now.

Hemen gitmemelisin.

You shouldn't leave at once.

Hemen bağladık.

We bonded immediately.

Dur hemen!

Stop right now!

Hemen vazgeçmezdim.

- I would've just given up.
- I would have just given up.