Translation of "Cesur" in English

cesur olalım.

let's be courageous.

Cesur ol.

Be brave.

Cesur olmalısın!

- You've got to be bold!
- You've got to be intrepid!

Çocuk cesur.

The boy has guts.

Cesur ol!

- Be bold!
- Have courage.
- Be brave.

Cesur olalım.

Let's be brave.

Cesur değilim.

I'm not brave.

Tom cesur.

Tom is resolute.

Onlar cesur.

They're brave.

Oğlan cesur.

- The boy has guts.
- The boy is brave.

Sonsuza kadar cesur

Forever brave

cesur konuşmalar yapanlara

who have engaged in courageous conversations,

Japonlar cesur insanlardır.

The Japanese are a brave people.

O epeyce cesur.

That took guts.

Tom çok cesur.

Tom is very brave.

Tom oldukça cesur.

- Tom is quite brave.
- Tom is quite courageous.

Sen cesur musun?

Are you brave?

Ataları cesur olmalılar.

His ancestors would be proud.

Tom benden cesur.

- Tom is braver than I am.
- Tom is braver than me.

O çok cesur.

That's so brave.

Cesur olmaya çalış.

Try to be brave.

Cesur olduğunu kanıtla.

Prove you're brave.

Asla cesur değildim.

I was never brave.

Onlar cesur insanlar.

They're brave people.

Cesur olmaya çalışıyorum.

I'm trying to be brave.

Cesur olmak için doğdum

I was born to be brave

Daha büyük, daha cesur.

Bigger and bolder.

cesur bir yolculuğa çıkıldı.

whether cars, bikes or buses.

Cesur ol, seni bırakmayacağım.

“Hold on bravely,I will not abandon you.”

Cesur kaptan gemisini kurtardı.

The brave captain saved his ship.

Onların cesur fikirleri olmalı.

They should have bold ideas.

Onlar hiç cesur değillerdi.

They were not brave at all.

O cesur şeyler söylüyor.

He says daring things.

O cesur bir adam.

He is a brave man.

O, cesur bir askerdi.

He was a brave soldier.

Mary cesur bir kız.

Mary is a brave girl.

Can kurtaranlar çok cesur.

Lifeguards are very brave.

O cesur ve dürüst.

He's brave and honest.

O cesur ve dürüsttür.

She's brave and honest.

O bir cesur adam.

He is a plucky guy.

Cesur olmaya çalış, Tom.

Try to be brave, Tom.

Tom cesur, değil mi?

Tom is courageous, isn't he?

Tom cesur olmaya çalışıyor.

Tom is trying to be brave.

Tom cesur bir kişidir.

Tom is a brave person.

Tom cesur bir askerdi.

Tom was a brave soldier.

O cesur bir delikanlı.

He is a brave lad.

Sen cesur bir kadınsın.

You're a brave woman.

Sen cesur bir adamsın.

You're a brave man.

Tom çok cesur oluyor.

Tom is being very brave.

Tom çok cesur değildir.

- Tom isn't very brave.
- Tom isn't very courageous.

Tom'un cesur olduğunu düşünüyorum.

- I think Tom is courageous.
- I think that Tom is courageous.

Tüm polisler cesur değildir.

Not all policemen are brave.

Tom cesur bir gökyüzüdalıcısıdır.

Tom is a brave skydiver.

Bence o çok cesur.

I think she is very brave.

Bu cesur bir karardı.

It was a bold decision.

O cesur bir kadındır.

She is a brave woman.

Cesur fare, kediyi kovaladı.

The brave mouse chased the cat.

Bana cesur olduğunu göster.

- Prove you're brave.
- Show me you're brave.

Tom benden daha cesur.

Tom is braver than me.

Sen cesur bir kişisin.

You're a brave person.

Tom cesur değil mi?

Isn't Tom courageous?

Tom daha cesur oluyor.

Tom is getting bolder.

Bütün polisler cesur değildir.

Not all police are brave.

Cesur pes etmeyi reddetti.

Undaunted, he refused to give up.

Tom cesur bir adam.

Tom is a brave man.

O cesur bir nöbetçiydi.

He was a brave sentry.

Tom cesur ve korkusuz.

Tom is courageous and fearless.

Mary cesur bir kadındı.

Mary was a brave woman.

Tom cesur bir erkekti.

Tom was a brave man.

Tom cesur bir savaşçıdır.

Tom is a brave warrior.

Tom cesur bir delikanlı.

Tom is a brave lad.

Ben çok cesur değilim.

I'm not very brave.

Mary cesur bir kadındır.

Mary is a brave woman.

Tom kadar cesur değilim.

I'm not as brave as Tom.

Ben cesur bir kişiyim.

I'm a brave person.

Tom cesur ve yiğittir.

Tom is brave and courageous.

O cesur bir askerdi.

She was a brave soldier.

Tom'un cesur olduğunu sanmıyorum.

- I don't think Tom is brave.
- I don't think that Tom is brave.

Tom'un cesur olduğunu biliyorum.

- I know that Tom is brave.
- I know Tom is brave.

Tom çok cesur değildi.

- Tom wasn't very courageous.
- Tom wasn't very brave.

Tom çok cesur değil.

Tom isn't very courageous.

Tom kendini cesur hissediyordu.

Tom felt brave.

Cesur bir serbest paraşütçü.

He is a brave skydiver.

- Tom tanıdığım en cesur kişidir.
- Tom tanıdığım en cesur kişi.

Tom is the bravest person I know.

- Sen çok cesur bir kişisin.
- Sen çok cesur bir adamsın.

You're a very brave person.

- Kendisi yaşamış en cesur askerdir.
- O gelmiş geçmiş en cesur askerdir.
- O, şimdiye kadar yaşamış en cesur askerdir.

He is the bravest soldier that ever lived.