Translation of "Yalın" in English

0.003 sec.

Examples of using "Yalın" in a sentence and their english translations:

Yalın ayaktım.

I was barefoot.

Onların hepsi yalın ayak.

They're all barefoot.

Tom neden yalın ayak?

Why is Tom barefoot?

Tom gömleksiz ve yalın ayaktı.

Tom was shirtless and barefoot.

Tom asla yalın ayak yürümez.

Tom never walks barefoot.

Ayakkabıcının çocukları yalın ayak gider.

The cobbler's children go barefoot.

Yalın gerçeklikle yüz yüze gelmelisin.

You ought to face the stark reality.

Bana yalın gerçeği söylemen gerekir.

I need you to tell me the unvarnished truth.

Tom'un yalın ayak olduğunu biliyorum.

- I know Tom is barefoot.
- I know that Tom is barefoot.

Yalın bir İngilizce ile konuşma yaptı.

He made a speech in plain English.

Tom yalın ayak yürümeye alışık değildir.

Tom isn't used to walking barefooted.

- Onlar yalın ayak yürüdü.
- Onlar yalınayak yürüyorlar.

They walk barefoot.

- Tüm edatlar, yalın haldedir.
- Tüm edatlar, nominatif alır.

All prepositions take the nominative.

Bu küçük hikaye her şeyi açıklamak için çok yalın.

This little story is too simple to explain everything.

Bir keresinde bir adamı kızgın kömürlerin üzerinde yalın ayak yürürken görmüştüm.

I once saw a man walk barefoot over hot coals.

Ben deneyimimden biliyorum; yalın ayak futbol oynamak kötü bir fikir. Kolayca kırık ayak parmaklarınla son verebilirsin.

I know from experience; playing soccer barefoot is a bad idea. You could easily end up with broken toes.

- Ali'yi en son gördüğümde yalın ayak, başı kabak bir durumdaydı.
- Ali'yi en son gördüğümde sefilleri oynuyordu.

When I saw Ali last time, he was barefoot and bareheaded.