Translation of "Yaşamadı" in English

0.010 sec.

Examples of using "Yaşamadı" in a sentence and their english translations:

Beklentilerine uygun yaşamadı.

He did not live up to expectations.

Tom, hiç Boston'da yaşamadı.

Tom never lived in Boston.

Tom yıllardır Boston'da yaşamadı.

Tom hasn't lived in Boston for many years.

Dan, Londra'da bile yaşamadı.

Dan didn't even live in London.

Tom asla Boston'da yaşamadı.

- Tom has never lived in Boston.
- Tom never lived in Boston.

Fadıl uzun süre yaşamadı.

Fadil didn't live for long.

O zaman adada kimse yaşamadı.

No one lived on the island at that time.

Tom herkesin beklentilerine göre yaşamadı.

Tom didn't live up to everybody's expectations.

Tom uzun bir ömür yaşamadı.

Tom didn't live a long life.

Dan Linda ile bile yaşamadı.

Dan didn't even live with Linda.

Tom geçen yıl Boston'da yaşamadı.

Tom didn't live in Boston last year.

Tom kimseyle problem yaşamadı hiç.

- Tom has never had a problem with anybody.
- Tom has never had a problem with anyone.

Tom ağaçlara tırmanmada sorun yaşamadı.

- Tom has no trouble climbing trees.
- Tom doesn't have any trouble climbing trees.

Tom hiçbir zaman Avustralya'da yaşamadı.

Tom has never lived in Australia.

Tom Boston'dan başka bir yerde yaşamadı.

Tom has never lived anywhere other than Boston.

O hiç kötü bir deneyim yaşamadı.

She has never had a bad experience.

O sıralarda adada hiç kimse yaşamadı.

At that time nobody lived on the island.

Erkek kardeşin bu evde yaşamadı mı?

Didn't your brother live in this house?

Tom bunu söylerken bir sorun yaşamadı.

Tom had no problem saying that.

Tom kızlarla tanışırken hiç sorun yaşamadı.

Tom never had any trouble meeting girls.

Sami okulda herhangi bir sıkıntı yaşamadı.

Sami didn't get into any trouble at school.

Tom çocukken gerçekten hiç sorun yaşamadı.

Tom never really got into trouble when he was a kid.

O başka bir söz söyleyecek kadar yaşamadı.

He didn't live to say another word.

Zavallı adam oğlunun saadetini görecek kadar yaşamadı.

The poor man didn't live long enough to see his son's happiness.

Tom o sorunu daha önce hiç yaşamadı.

Tom has never had that problem before.

O, hayatının bir gününde bile şiddetsiz yaşamadı.

She didn't live a single day of her life without violence.

Tom asla Avustralya dışında hiçbir yerde yaşamadı.

Tom has never lived anywhere but Australia.

Ancak Başkan Kennedy bu başarıları görecek kadar yaşamadı.

But President Kennedy didn’t live to see these achievements.

Tom Boston'dan başka herhangi bir yerde hiç yaşamadı.

- Tom has never lived anywhere but Boston.
- Tom has never lived anywhere except Boston.

Ruslar asla Obama yönetiminin altındaki kadar kötü yaşamadı.

The Russians have never lived as bad as under the Obama administration.

- Tom beklentilerimize göre yaşamadı.
- Tom bizim beklentilerimizi karşılayamadı.

Tom didn't live up to our expectations.

Jenny Japonca eğitimi aldığı için Japoncada sorun yaşamadı.

Since Jenny had studied Japanese, she had no trouble in Japan.

- Tom yurt dışında yaşamıyor.
- Tom yurt dışında yaşamadı.

Tom hasn't lived abroad.

- Bölgede insanlar hiç yaşamadı.
- Bölge insanlar tarafından hiç iskan edilmedi.

The region has never been inhabited by people.

- Sami başka kimseyle aşk yaşamadı.
- Sami başka kimseyle ilişkiye girmedi.

Sami didn't date anybody else.

Sami, kadın bulma veya kadın seçme konusunda asla bir sorun yaşamadı.

Sami never had any trouble finding women or picking women up.

- Tom çocuklarının liseden mezun olduğunu görmek için yaşamadı.
- Tom'un ömrü çocuklarının liseyi bitirmesini görmeye yetmedi.

Tom didn't live to see his children graduate from high school.