Translation of "Tanıştığı" in English

Tanıştığı her kadınla flört eder.

He flirts with every woman he meets.

Orada tanıştığı herkese haberi anlattı.

He told the news to everyone he met there.

Tom'un Mary ile tanıştığı geceyi hatırlıyorum.

I remember the night Tom met Mary.

Bu, Tom'un Mary ile tanıştığı yer.

This is the place where Tom met Mary.

Tom Mary ile tanıştığı günü unutamıyor.

Tom can't forget the day he met Mary.

Tom tanıştığı her kadına âşık olur.

Tom falls in love with every woman he meets.

Bu, Layla ve Sami'nin tanıştığı yerdir.

That's where Layla and Sami met.

Boston, Tom ve Mary'nin tanıştığı yerdir.

Boston is where Tom and Mary met.

Bu, Tom ve Mary'nin tanıştığı yer.

This is where Tom and Mary met.

Tom, Boston'da tanıştığı bir kadınla evlendi.

Tom married a woman he met in Boston.

Tom Boston'da tanıştığı kızın adını hatırlamaya çalıştı.

Tom tried to remember the name of the girl he'd met in Boston.

Tom tanıştığı her güzel kıza aşık olur.

Tom falls in love with every beautiful girl he meets.

Tom Mary'nin birkaç gün önce tanıştığı adamdır.

- Tom is the man Mary met the other day.
- Tom is the man that Mary met the other day.

Tom Mary ile tanıştığı yerin adını hatırlayamadı.

Tom couldn't remember the name of the place where he met Mary.

O sonunda Paris'te tanıştığı kızla evlenme kararını verdi.

He finally made up his mind to marry the girl he had met in Paris.

Bu, Tom'un ilk kez Mary ile tanıştığı yer.

This is where Tom met Mary for the first time.

Tom internetten tanıştığı bir Rus kıza aşık oldu.

Tom fell in love with a Russian girl he met online.

Chuck's Diner, Tom ve Mary'nin ilk tanıştığı yerdir.

Chuck's Diner is where Tom and Mary first met.

Chuck's Liner Tom'un Mary ile ilk tanıştığı yerdir.

Chuck's Diner is where Tom first met Mary.

Tom'un Mary ile ilk tanıştığı zamanı merak ediyorum.

I wonder when Tom first met Mary.

Linda, Dan'ın daha önce tanıştığı bir kadından çok farklıydı.

Linda was very different from any woman Dan had met before.

Mary bir akşam yemeği partisinde tanıştığı bir adamla çıkmaya başladı.

Mary started to date a man she met at a dinner party.