Translation of "Kadınla" in English

0.026 sec.

Examples of using "Kadınla" in a sentence and their english translations:

Hangi kadınla konuşuyordun?

Which woman were you talking with?

Hangi kadınla kalıyorsun?

Which woman do you stay with?

Tom kadınla konuşuyor.

Tom is talking with the woman.

Bir erkekle, bir kadınla,

a man, a woman,

Sonunda doğru kadınla tanıştım.

I finally met the right woman.

Yerli bir kadınla evlendi.

He married a local girl.

Şu kadınla uyudun mu?

Did you sleep with that woman?

Çok sayıda kadınla görüşmem.

I don't meet too many women.

Yaşlı bir kadınla tanıştım.

I met an old woman.

Otobüste bir kadınla tanıştım.

I got acquainted with a woman in the bus.

Polonyalı bir kadınla evlendim.

I married a Polish woman.

Sen bir kadınla konuşuyorsun.

You're talking to a woman.

Polonyalı bir kadınla evliyim.

I am married to a Polish woman.

Gayrimüslim bir kadınla evlenemez.

He can't marry a woman who's not Muslim.

- Tom'u bilen bir kadınla tanıştım.
- Tom'u tanıyan bir kadınla tanıştım.

I met a woman who knows Tom.

- Hiç bir kadınla beraber yatmadın mı?
- Hiç bir kadınla beraber olmadın mı?
- Hiç bir kadınla sevişmedin mi?

You've never slept with a woman?

Belki bir kadınla yuva kuracağım.

Maybe I will settle down with a woman.

Tanıştığı her kadınla flört eder.

He flirts with every woman he meets.

Bir adamı bir kadınla karşılaştırmamalısın.

You must not compare a man with a woman.

O, Amerikalı bir kadınla evli.

He's married to an American woman.

Sonunda o kadınla ilişkiyi bitirdi.

He finally broke up with that woman.

Ben çok sayıda kadınla görüşmem.

I don't meet very many women.

Ben güzel bir kadınla tanıştım.

I met a nice woman.

O başka bir kadınla nişanlandı.

He's engaged to another woman.

Onu başka bir kadınla gördüm.

I saw him with another woman.

Kaç tane kadınla evlenmek istersin?

How many women would you like to marry?

Tom, yaşlı bir kadınla evlendi.

Tom got married to an older woman.

Tom Bostonlu bir kadınla evlendi.

Tom married a woman from Boston.

Böyle bir kadınla nasıl ilgilenebilirsin?

How could you get involved with a woman like that?

Fadıl, Müslüman bir kadınla tanıştı.

Fadil met a Muslim woman.

Tom Kanadalı bir kadınla evli.

Tom is married to a Canadian woman.

Sami Müslüman bir kadınla evlendi.

Sami married a Muslim woman.

Tom bir Kanadalı kadınla evlendi.

Tom married a Canadian woman.

Seni tanıyan bir kadınla tanıştım.

I met a woman who knows you.

Tom başka bir kadınla çıkıyor.

Tom has been going out with another woman.

Sami başka bir kadınla yaşıyordu.

Sami lived with another woman.

Sami barda bir kadınla tanıştı.

Sami met a woman in a bar.

İzak Müslüman bir kadınla evlendi.

Yitzhak married a Muslim woman.

Tom Avustralyalı bir kadınla evlendi.

Tom married a woman from Australia.

Kendinden büyük bir kadınla evlendi.

He married an older woman.

- Sami, Leyla gibi birçok kadınla tanıştı.
- Sami, Leyla gibi birçok kadınla karşılaştı.

Sami met many women like Layla.

- Fadıl, Mısırlı bir Müslüman kadınla çıkıyordu.
- Fadıl, Mısırlı bir Müslüman kadınla flört ediyordu.

Fadil was dating a Muslim woman from Egypt.

Tom'un zengin bir kadınla evliliğini duydum.

I've heard of Tom's marriage to a rich woman.

O, o yaşlı kadınla konuşmaya girdi.

She entered into conversation with that old woman.

Karını asla bir başka kadınla karşılaştırma.

- Don't ever compare your wife to another woman.
- Never compare your wife to another woman.

Ben o kadınla cinsel ilişkiye girmedim.

I did not have sexual relations with that woman.

Tom'u gördüm. Başka bir kadınla beraberdi.

I saw Tom. He was with another woman.

Ben sadece en şaşırtıcı kadınla tanıştım.

I just met the most amazing woman.

Erkekleri seviyorsan neden bir kadınla evleneceksin?

Why would you marry a woman if you like men?

Yaz tatilinde güzel bir kadınla tanıştım.

During the summer holidays I met a beautiful woman.

Tom daha yaşlı bir kadınla evlendi.

Tom married an older woman.

Eve dönerken güzel bir kadınla karşılaştım.

On my way home, I met a beautiful lady.

Tom'un zengin bir kadınla evlendiğini duydum.

I heard that Tom got married to a rich woman.

Bir gün o kadınla evlenmeyi umuyorum.

I hope to marry that woman one day.

Fadıl da başka bir kadınla nişanlıydı.

Fadil was also engaged to another woman.

Fadil'i o diğer kadınla birlikte gördüm.

I saw Fadil there with that other woman.

Fadıl, Dania adlı bir kadınla evlidir.

Fadil is married to a woman called Dania.

Tom'u orada başka bir kadınla gördüm.

I saw Tom there with another woman.

Tom çok güzel bir kadınla evlidir.

Tom is married to a very beautiful woman.

Fadıl, Müslüman olmayan bir kadınla evlenemezdi.

Fadil couldn't marry a woman who wasn't Muslim.

Asla Leyla gibi bir kadınla evlenmeyin.

Never marry a woman like Layla.

Tom Boston'da büyümüş bir kadınla evlidir.

Tom is married to a woman who grew up in Boston.

Tom Mary adında bir kadınla evli.

Tom is married to a woman named Mary.

Sami sağır dilsiz bir kadınla çıktı.

Sami dated a deaf-mute woman.

Daha günahkar bir kadınla hiç karşılaşmadım.

I have never met a more sinful woman.

Tom başka bir kadınla görüşmeye başladı.

Tom has started seeing another woman.

Tom Mary adında bir kadınla çıkıyor.

Tom is dating a woman named Mary.

Tom, Boston'da tanıştığı bir kadınla evlendi.

Tom married a woman he met in Boston.

Sami, Mısırlı bir kadınla evlenmek istedi.

Sami wanted to marry an Egyptian woman.

Sami yaşlı bir kadınla dolaşırken görüldü.

Sami was seen hanging out with an older woman.

Sami Müslüman bir kadınla evlenmek istiyordu.

Sami wanted to marry a Muslim woman.

Sami internette Müslüman bir kadınla tanıştı.

Sami met a Muslim woman online.

Sami Müslüman bir kadınla evlenmek istiyor.

Sami wants to marry a Muslim woman.

Sami Müslüman bir kadınla tanışmak istiyordu.

Sami wanted to meet a Muslim woman.

Eşi ölünce başka bir kadınla evlenmedi.

He didn't marry another woman after his wife had died.

Bizim kültürümüzde aynı anda iki kadınla evlenemezsin.

In our culture, you cannot be married to two women at the same time.

Eskiden sana çok benzeyen bir kadınla evliydim.

I used to be married to a woman who looked a lot like you.

Tom onun yarı yaşında bir kadınla evlendi.

Tom married a woman half his age.

Tom'u daha önce o kadınla hiç görmedim.

I've never seen Tom with that woman before.

Tom ofisdeki pek çok kadınla flört etti.

Tom flirted with many women in the office.

Tom birçok farklı kadınla cinsel ilişkiye girdi.

Tom had sex with a lot of different women.

Tom bu evli kadınla birlikte olmayı sürdürdü.

Tom continued his relationship with that married woman.

Neden evli bir kadınla aylak aylak dolaşıyorsun?

Why are you hanging around with a married woman?

Tom çocuk isteyen bir kadınla evlenmek istemiyordu.

Tom didn't want to marry a woman who wanted children.

Ben bir Sovyet-Amerikan kadınla seks yaptım.

I had sex with a Soviet-American woman.

Sami evli bir kadınla bir ilişki yaşıyordu.

Sami was having an affair with a married woman.

Sami, Kahire'de bir düzineden fazla kadınla buluştu.

Sami dated more than a dozen women in Cairo.

Sami iş yerindeki bir kadınla ilişki yaşıyor.

Sami has been having an affair with a woman at work.

Sami'nin annesi o kadınla en iyi arkadaştı.

Sami's mom was best friends with that woman.

Tom başka bir kadınla görüşüyor, değil mi?

Tom is seeing another woman, isn't he?

Bizim kültürümüzde, aynı anda iki kadınla evli olamayız.

In our culture, we can't be married to two women at once.

Ben asla evli bir kadınla dışarı çıkmak istemem!

I'd never go out with a married woman!

Tom kendinden çok daha genç bir kadınla evlendi.

Tom married a much younger woman.

Neredeyse annesi kadar yaşlı olan bir kadınla çıkıyordu.

He was dating a woman almost as old as his mother.

Gözlerin güzel bir kadınla karşılaştığında, onu çok şaşırt.

When your eyes encounter a beautiful woman, knock her out.