Translation of "Salatalık" in English

0.003 sec.

Examples of using "Salatalık" in a sentence and their english translations:

Ben salatalık yerim.

I eat cucumber.

Salatalık, karpuzla ilişkilidir.

A cucumber is related to a watermelon.

İsterse salatalık gibi olsun

Whether it be like cucumber

Ben bir salatalık yiyorum.

- I am eating a cucumber.
- I'm eating a cucumber.

Ne uzun bir salatalık!

What a long cucumber!

Ne uzun bir salatalık.

What a long cucumber.

- Tom hemen hiç salatalık yemez.
- Tom neredeyse asla salatalık yemez.

Tom almost never eats cucumbers.

Katil salatalık cinsiyet ayrımı yapıyor.

The killer cucumber is sexist.

Tom neredeyse hiç salatalık yemez.

- Tom hardly ever eats cucumbers.
- Tom almost never eats cucumbers.

Kızların salatalık sevmesinin nedeni budur.

This is why girls love cucumbers.

Almanlar salatalık yememeleri konusunda uyarıldı.

Germans have been warned not to eat cucumbers.

Tom domates, salatalık ve marul yetiştirir.

Tom grows tomatoes, cucumbers and lettuce.

Salatalık acı mı? O zaman onu at!

The cucumber is bitter? Then throw it away!

Salatalık turşusu ile sarı pirinç yemeyi severim.

I like to eat yellow rice with cucumber pickles.

Bizim kabak, domates, salatalık, havuç, bamya ve patatesimiz var.

We have squash, tomatoes, cucumbers, carrots, okra and potatoes.

- Ben dereotu turşusu yemiyorum.
- Kornişon turşusu yemiyorum.
- Salatalık turşusu yemem.

I don't eat dill pickles.

- Tom dereotu turşusu yemedi.
- Tom salatalık turşusu yemiyordu.
- Tom kornişon turşusu yemiyordu.

Tom didn't eat dill pickles.

- Tom üç kavanoz salatalık turşusu aldı.
- Tom üç kavanoz kornişon turşusu aldı.

Tom bought three jars of dill pickles.