Translation of "Yapıyor" in Arabic

0.019 sec.

Examples of using "Yapıyor" in a sentence and their arabic translations:

Seçim kampanyası yapıyor. Propaganda yapıyor.

ستذهب إلى السباق الانتخابي. لديها برنامج انتخابي مكتظ.

Öğretmenlik yapıyor.

يقوم بمهنة التدريس.

"Şaka yapıyor olmalısın!"

"لابد من أنّك تمازحني!"

Bu gözlemi yapıyor:

وسجل هذه الملاحظة:

Muazzam rakamlar yapıyor

القيام بأرقام هائلة

Ne yapıyor, göremiyorum.

‫لا يمكنني رؤية ما تفعله.‬

Şaka yapıyor olmalısın!

لا بد أنك تمزح!

O ne yapıyor?

- ماذا تفعل؟
- ما الذي تفعله؟

Sami yemek yapıyor.

سامي يطبخ.

- Ken şu anda ne yapıyor?
- Ken şimdi ne yapıyor?

ما الذي يفعله كين الآن؟

Aynı uyuşturucu etkisini yapıyor.

تنتج التأثير ذاته وتنتج شعورًا بالنشوة.

Benim çocuklarım bunu yapıyor.

وهذا ما يقوم به الأطفال.

Genç yine hamle yapıyor.

‫يحاول الشاب مجددًا.‬

Ona, "Demircilik işi yapıyor,

وسألتها: "أنت تعملين في الحدادة، هل لديك مالٌ كافٍ لتوفيره؟

Peki bunu nasıl yapıyor?

إذاً كيف تتأكد من ذلك؟

Ve yön tayini yapıyor

ويحدد الاتجاه

3 evlilik yapıyor toplamda

3 زيجات في المجموع

Tom şimdi ne yapıyor

ماذا يفعل الآن توم؟

Tom eti ızgara yapıyor.

يشوي توم اللحم.

Saat tik tak yapıyor.

الساعة تُتكتك .

Tom odasında ne yapıyor?

ماذا يفعل توم في غرفته؟

Oğlun Almanya'da ne yapıyor?

- ماذا يفعل ابنك في ألمانيا؟
- ماذا يصنع ولدك في ألمانيا؟

Dan topluma kötülük yapıyor.

إنّ دان لا يخدم المجتمع.

- Annem, babama bir pasta yapıyor.
- Annem babam için bir kek yapıyor.

- تقوم أمي بإعداد كعكة لأجل أبي.
- تعد أمي كعكة لأبي.

Standart budur; herkes böyle yapıyor.

تلك هي المعايير، هكذا يفعلها الجميع.

Sığınma yasalarında köklü değişiklikler yapıyor.

للتأكد من استفادة عدد أقل من الأشخاص

(Beatbox yapıyor) Hey, naber millet?

(إيقاع صوتي) مرحبًا، كيف الحال؟

Köpek balıkları sürpriz saldırı yapıyor.

‫تتفوق القروش بعنصر المفاجأة.‬

şimdi herkes bunu İnstagram'dan yapıyor

الآن يقوم الجميع بذلك من Instagram

1 saat boyunca program yapıyor

برنامج لمدة 1 ساعة

Konveksiyonel hareketler yapıyor magma içerisinde

القيام بحركات الحمل الحراري في الصهارة

Artık uçak bunu otomatik yapıyor

الآن تقوم الطائرة بذلك تلقائيًا

Ona göre bir düzenleme yapıyor

يقوم بترتيب وفقا له

Hafta sonunda ne yapıyor olacaksın?

ماذا ستفعل في عطلة نهاية الأسبوع؟

Annem babama bir kek yapıyor.

أمي تعد كعكة لأبي.

Annem, babama bir pasta yapıyor.

تعد أمي كعكة لأبي.

Şaka yapıyor gibi mi görünüyorum?

هل يبدو لك بأني أمزح؟

Sami ne yapıyor olduğunu bilmiyordu.

لم يعلم سامي ماذا كان يعمل.

Belki bu beni biraz taraflı yapıyor

ربما هذا ما يجعلني منحازا قليلاً

Hastaneler genelde bizi daha hasta yapıyor.

غالبًا ما يتفاقم مرضنا بسبب المستشفيات.

Hayatımda çok faydalı bir iş yapıyor,

فهو يفعل شيئًا مفيدًا جدًا في حياتي

Rakibi de çağrısına bir ek yapıyor.

‫يضيف منافسه صوتًا حماسيًا إلى ندائه أيضًا.‬

Genlerini aktarmak için elinden geleni yapıyor.

‫يبذل قصارى جهده لتوريث جيناته.‬

Gönüllü olarak yapıyor öğretmenler bu işi

يقوم المعلمون بذلك طواعية

Ciğerlere öyle bir etki yapıyor ki

له مثل هذا التأثير على الرئتين

Binlerce çevrimiçi belgesele ev sahipliği yapıyor

حول العلوم والتكنولوجيا والعالم الطبيعي والتاريخ.

Aslında insanlar inandıklarını ispatlayan şeyleri yapıyor.

وفي الحقيقة فإن البشر سيفعلون ما يعكس إيمانهم.

Jamal mı? O burada ne yapıyor?

جمال؟ ماذا يفعل هنا؟

Beynin aslen yapıyor olduğu şeyin prensiplerinden biridir.

إنه أحد المبادئ التي يقوم الدماغ بشكل فعلي بالقيام بها.

Avuç içi kadar insanı inanılmaz zengin yapıyor.

بينما يعمل على ثراء حفنة من الأشخاص بشكل خرافي؟

Sırtlanlar panik yaratmak için ellerinden geleni yapıyor.

‫تبذل الضباع قصارى جهدها لخلق الذعر.‬

Genelde öğretmenler şöyle yapıyor herkesin mikrofonunu kapatıyor

بشكل عام ، يقوم المعلمون بما يلي. يقومون بإيقاف تشغيل ميكروفون الجميع.

Işte karıncalar da bunu yapıyor fakat yemiyorlar

يفعل النمل ذلك أيضًا لكنهم لا يأكلون

Hep başkasının parasıyla hep bir yatırımlar yapıyor

الاستثمار دائمًا في أموال شخص آخر

Peki Google'ın ana mantığı ne?Ne yapıyor?

إذن ما هو المنطق الرئيسي لـ Google؟ ماذا يفعل؟

Sanırım işi reddederek büyük bir hata yapıyor.

أظنّ أنّه يرتكب خطأ كبيرا في رفضه لهذا المنصب.

"Tom, ne yapıyorsun?" "Ne yapıyor gibi görünüyorum?"

"توم، ماذا تفعل؟" "ماذا يبدو أنني أفعل؟"

Şanslıyız ki bazı topluluklar tam da bunu yapıyor.

لحسن الحظ فإن بعض مجتمعاتنا تقوم بعمل ذلك.

Işi Kristen yapıyor ama uzman doktor onu yönlendiriyor.

مع ارشادات الجراح ولكن كريستين هي التي تتولى زمام الأمور.

Harika espriler yapıyor ve çok güzel sorular soruyordu.

قال نكات رائعة وسأل أسئلة جيدة.

Ilık bahar aylarının gelişiyle Kartacalı general beklenmeyeni yapıyor.

لكن مع دخول طقس الربيع الدافئ، قام الجنرال القرطاجي بعمل غير متوقع

Lembeh, en yetenekli tuzak avcısına ev sahipliği yapıyor.

‫مضايق "ليمباه" موطن أعظم صياد مباغت.‬

E şimdi öğretmenler öğrencilerine bir şey yapıyor diye

الآن بعد أن قام المعلمون بعمل شيء لطلابهم

Karıncaların hemen hemen hepsi yer altına yuva yapıyor

تقريبا كل عش النمل تحت الأرض

Deyim yerindeyse farklı bu müteahhit gibi rezidans yapıyor

لذلك فهو يجعل الإقامة مثل هذا المقاول مختلفة

Hiç kimse Fadıl'ın orada ne yapıyor olduğunu açıklamadı.

لا أحد فسّر ما كان يقوم به فاضل هناك.

Altı gün boyunca 1. Maarif Kongresi’ni yapıyor. Eğitim Kongresi.

لمدة ستة أيام، يخطط لمؤتمر المعارف الأول. مؤتمر التعليم.

Ama ne yapıyor, öğretmenlerin temsilcilerini topluyor ve diyor ki --

ولكن ماذا يفعل، يجمع ممثلي المعلمين ويقول لهم...

Peki bu gruplar, bunları neden bize değil de gençlere yapıyor?

لماذا تفعل هذه المجموعات فعلها لشبابنا وليس لنا نحن؟

Bunu kolay, hızlı ve daha az caydırıcı bir şekilde yapıyor.

بطريقة سهلة، سريعة وأقل عرضة للحرج.

Ancak Avrupa Krallıkları entikalarla ve birbirleriyle yapıyor oldukları savşalarla meşgullerdir

ولكن في ظل تورط الممالك الأوروبية في المؤامرات والحروب ضد بعضها البعض ، بالكاد يلتزم أي شخص

Bir misk kedisi bu ağacı sahiplenmek için elinden geleni yapıyor.

‫يبذل زباد النخيل ما في وسعه‬ ‫للاحتفاظ بالشجرة لنفسه.‬

Bu da burayı kamp için daha az uygun bir yer yapıyor.

‫مما يقلل من صلاحيته للتخييم.‬

Herkes ne iş olsa yapar abi ama bu adam hakkaten yapıyor

الجميع يفعل ما هو ، لكن هذا الرجل يفعل ذلك

Büyük bir olayın son anını yakalamıştım. "Bu hayvan ne yapıyor?" diyorsun.

‫كنت جئت في نهاية الأحداث كلها.‬ ‫تفكّر قائلًا:‬ ‫"ماذا يفعل هذا الحيوان بحق السماء؟"‬

- Ne yapmam gerekiyor?
- Ne yapmalıyım?
- Ne yapıyor olmalıyım?
- Ne yapmak zorundayım?

- ماذا عليّ أن أفعل؟
- ما الذي عليّ فعله؟
- ماذا علي أن أفعل؟

Bu epik pazarlama videosunun gösterdiği gibi, Titleist golf toplarına çok yatırım yapıyor.

كما يظهر هذا الفيديو التسويق الملحمي ، Titleist يستثمر الكثير في صنع كرات الغولف.

Bir gece avcısı olan ölümcül engerek, en büyük tahribatı güneş battıktan sonra yapıyor.

‫المتعقب الليلي، عندما تغرب الشمس‬ ‫تُحدث هذه الأفعى المميتة الضرر الأكبر.‬

Işıyan tek şey mercanlar da değil. Resifte yaşayan her çeşit yaratık yapıyor bunu.

‫ليست الشعاب المرجانية ما يشع فحسب.‬ ‫كثير من المخلوقات المرجانية تشع.‬

- Ne yapmam gerekiyor?
- Ne yapmalıyım?
- Ne yapıyor olmalıyım?
- Ne yapayım?
- Ne yapmak zorundayım?

- ماذا عليّ أن أفعل؟
- ما الذي عليّ فعله؟
- ماذا علي أن أفعل؟

Sonra da daha ucuz ve temini daha kolay olan sokak ilacı eroine geçiş yapıyor.

ثم انتقلوا إلى ما هو أقل ثمنًا، وأكثر شبوعًا؛ مخدرات الشارع من الهروين.

Binlerce çevrimiçi belgesele ev sahipliği yapıyor . Onların tarih bölümü, erken insan ve tarih öncesinden

حول العلوم والتكنولوجيا والعالم الطبيعي والتاريخ.

Sonra bir baktım ki köpek balığı kollarından birini ısırmış, korkunç bir ölüm dönüşü yapıyor.

‫وفي الدقيقة التالية،‬ ‫ضيّقت سمكة القرش الخناق على أحد أذرعها،‬ ‫وهي تنفّذ لفّة الموت المرعبة هذه.‬