Translation of "Cinsiyet" in English

0.004 sec.

Examples of using "Cinsiyet" in a sentence and their english translations:

Cinsiyet çalışmaları.

Gender studies.

Feminist: "Günümüzde toplumsal cinsiyet

a feminist is a man or a woman who says

Bir diğeri cinsiyet bakanı

Another to be the minister of gender,

Ve cinsiyet kurallarına uyduğumda

when I talk about guy stuff

Cinsiyet temelli ayrımcılık yasaklanmıştır.

Discrimination on the basis of gender is prohibited.

Bazı hayvanlar cinsiyet değiştirir.

Some animals change gender.

Dilbilgisel cinsiyet evrensel değildir.

Grammatical gender is not universal.

Dikkatimizi gerçek cinsiyet eşitliğine çeviririz,

We turn our attention to true gender equality,

Ne zaman ki cinsiyet değiştirdim

And once I transitioned,

Eğer cinsiyet değiştirmiş biri değilseniz

I don't think there is any way you could learn

Eğer cinsiyet eşitliğinde başarıya ulaşırsak

If we gain ground on gender equity,

Katil salatalık cinsiyet ayrımı yapıyor.

The killer cucumber is sexist.

Tom geleneksel cinsiyet rollerine inanır.

Tom believes in traditional gender roles.

Bu ülkede cinsiyet eşitliği vardır.

There is gender equality in this country.

Birçok kültür cinsiyet farkını oluşturmak için

Many cultures don't look at genitalia primarily

Cinsiyet değiştirme işlemleri artık vergiden düşülebilir.

Sex change operations are now tax-deductible.

Toplumsal cinsiyet ayrımları nereye gitsem karşıma çıkıyor.

I keep bumping into gender differences everywhere I go!

Çünkü daha öncesinde cinsiyet değiştirmememin nedenlerinden biri

Because one of the reasons I did not transition earlier

Bunu anlamak için cinsiyet değiştirmek zorunda kaldım.

I had to transition to figure that out.

Duyguları alıp cinsiyet yerine yetenek yönüyle düşünebiliriz.

We can take emotions and think in terms of competence and not gender.

örtülü cinsiyet yanlılığı döngüsünü sonlandırma gücümüz var.

of implicit gender bias in start-up funding.

Sunumda konuşmacı daha çok cinsiyet eşitsizliğinden bahsetti.

During the presentation the speaker talked mainly about gender inequality.

Çünkü cinsiyet çalışmaları çoğunlukla feminizm tarafından domine ediliyordu.

because the Gender studies are mostly dominated by feminism.

Fakat bu iki şey bizi cinsiyet eşitliğine ulaştırmazdı.

But those two things would not bring us to gender equity.

İnsanlara milliyet, cinsiyet veya meslek temelinde ayrımcılık yapmayın.

Don't discriminate against people based on nationality, gender, or occupation.

Bir hastasına cinsiyet, ırk veya etnik kökenini sormak zorunda kalmamıştı.

had to ask a patient their gender, race or ethnicity.

- O tek cinsiyet okula gitti.
- O, karma olmayan okula gitti.

He went to a single-sex school.

- O şirketin yönetimi cinsiyet ayrımı yapıyor.
- O şirketin yönetimi cinsiyetçidir.

The management of that company is sexist.

Eskiden cinsiyetin doğuştan kazanıldığını savunanlardandım, ama artık ikili cinsiyet sistemine çok karşıyım.

I used to be really cis, but by now I've become pretty genderqueer.

Tom ve Mary ikisi de cinsiyet değiştirirse evliliklerinin daha ilginç olacağını düşünüyorlardı.

Tom and Mary thought their marriage would be more interesting if they both changed sexes.

Toplumsal cinsiyet kimliği bozukluğunun geçerliliği siyasette son derece tartışmalı bir hal almıştır.

The validity of gender identity disorder has become highly controversial in politics.

Cinsiyet ile ölüm arasındaki fark, ölümün tek başına yapılabileceği ve kimsenin bunun hakkında gülmemesidir.

The difference between sex and death, is that death can be done alone, and nobody laughs about it.

- "Tom ve Mary tıpatıp ikizler." "Bu nasıl mümkün olabilir? İçlerinden biri cinsiyet değiştirme ameliyatı mı geçirmiş?"
- "Tom ve Mary tek yumurta ikizi." "Bu nasıl olabilir? Çift sarılı yumurtadan mı çıkmışlar?"

"Tom and Mary are identical twins." "How's that possible? Has one of them undergone sex reassignment surgery?"