Translation of "Oturarak" in English

0.003 sec.

Examples of using "Oturarak" in a sentence and their english translations:

Oturma odanda oturarak İsa olamazsın.

You can't become Yeezus in your living room.

Karanlıkta burada yalnız oturarak ne yapıyorsunuz?

What're you doing sitting here alone in the dark?

Onun yatağının kenarında oturarak nedenleri araştırmaya başladım.

So, sitting by his bed, I began to research why,

O, barda oturarak peş peşe viski içti.

She sat at the bar downing shot after shot of whisky.

Bütün gün ofiste oturarak çok egzersiz yapmam.

I don't get much exercise sitting in the office all day.

Tom bütün günü boş boş oturarak geçirdi.

Tom spent all day goofing off.

Tom loş ışıklı odada oturarak duvara bakıyordu.

Tom sat in the dimly-lit room, staring at the wall.

♪ Hayal ettim bölüştüğümüzü Bir ekmeği oturarak

♪ I Imagined that we split a bread sitting down ♪

Burada karanlıkta tamamen tek başınıza oturarak ne yapıyorsunuz?

What are you doing sitting here in the dark all by yourself?

Tom dün bütün günü boş boş oturarak geçirdi.

Tom spent all day yesterday goofing off.

Ayakta durarak geçirdiğimden daha çok oturarak zaman geçiriyorum.

I spend more time sitting than standing.

Tom bir bilgisayarın önünde oturarak çok fazla zaman geçiriyor.

Tom spends a lot of time sitting in front of a computer.

O orada oturarak ve pencereden dışarı bakarak oldukça çok zaman harcamaktadır.

She spends a pretty good chunk of time just sitting there and looking out the window.