Translation of "Karanlıkta" in English

0.016 sec.

Examples of using "Karanlıkta" in a sentence and their english translations:

Karanlıkta ışıyorlar.

They glow in the dark,

Karanlıkta öpüştük.

We kissed in the dark.

- O, karanlıkta yalnızdı.
- O, karanlıkta tek başınaydı.

She was alone in the dark.

Karanlıkta uyumak tehlikelidir.

It's dangerous to sleep in the dark.

Baykuş karanlıkta görebilir.

The owl can see in the dark.

Karanlıkta yolunu hissetti.

He felt his way through the darkness.

O, karanlıkta kayboldu.

She disappeared in the dark.

Baykuşlar karanlıkta görebilirler.

Owls can see in the dark.

O karanlıkta parlıyor.

It glows in the dark.

Tom karanlıkta oturdu.

Tom sat in the darkness.

Tom karanlıkta oturuyordu.

- Tom sat in the darkness.
- Tom was sitting in the dark.

Neden karanlıkta oturuyorsun?

Why are you sitting in the dark?

Tom karanlıkta yalnızdı.

Tom was alone in the dark.

Karanlıkta kaybolmaktan korkuyordum.

I was afraid of getting lost in the dark.

Karanlıkta yürümekten korkuyorum.

I am frightened of walking in the darkness.

Karanlıkta sandalyeyi arıyorum.

I am looking for the chair in the dark.

Köpekler karanlıkta görebilirler.

- A dog can see in the dark.
- Dogs can see in the dark.

Tom karanlıkta duruyordu.

Tom stood in the dark.

O, karanlıkta yalnızdı.

He was alone in the dark.

Onlar karanlıkta yalnızdı.

They were alone in the dark.

Kediler karanlıkta görebilirler.

Cats can see in the dark.

Işık karanlıkta parlar.

The light shines in the darkness.

Köpekler karanlıkta görürler.

Dogs see in the dark.

Leyla karanlıkta bekliyordu.

Layla was waiting in the darkness.

- Yarasalar genellikle karanlıkta uçar.
- Yarasalar genelde karanlıkta uçar.

Bats usually fly in the dark.

Bütün hayatınızı karanlıkta geçirseniz

If you've spent your entire life in the dark,

Zifiri karanlıkta ava çıkmış.

operating in the pitch black.

Maymunumuz zifiri karanlıkta kayboldu.

He's lost in pitch darkness.

Biz bu karanlıkta göremeyiz.

It's far too dark for us to see.

Karanlıkta doğru yola çıktık.

We hit the right road in the dark.

Karanlıkta yolumuzu dikkatle hissetmeliyiz.

We must feel our way carefully in the dark.

Karanlıkta bir şey kıpırdıyordu.

Something was stirring in the dark.

Karanlıkta biri adımı seslendi.

Somebody called my name in the dark.

Oğlan karanlıkta yatmaktan korkar.

The boy is afraid to go to bed in the dark.

Bir kedi karanlıkta görebilir.

A cat can see in the dark.

Bütün kediler karanlıkta gridir.

All cats are grey in the dark.

Karanlıkta bir şekil belirdi.

A form appeared in the darkness.

Karanlıkta bir şey arıyordu.

- He was looking for something in the dark.
- He was searching for something in the dark.

Burada karanlıkta bırakılmak istemiyorum.

I don't want to be left here in the dark.

Karanlıkta yalnız olmaktan korktum.

I was scared to be alone in the dark.

Tom karanlıkta yalnız oturuyordu.

Tom sat alone in the dark.

Tom karanlıkta ortadan kayboldu.

Tom vanished into the darkness.

Neden burada karanlıkta oturuyorsun?

Why are you sitting here in the dark?

Neden karanlıkta yalnız oturuyorsun?

Why are you sitting alone in the dark?

Karanlıkta bütün renkler birdir.

All colours will agree in the dark.

Karanlıkta bir şekil gördüm.

I saw a shape in the dark.

Kediler karanlıkta görür mü?

Do cats see in the dark?

Bir köpek karanlıkta görebilir.

A dog can see in the dark.

Karanlıkta burada olmamamız gerekir.

We shouldn't be here in the dark.

Sami herkesi karanlıkta tutuyor.

Sami is keeping everyone in the dark.

Sami karanlıkta bir yerdeydi.

Sami was somewhere in the dark.

Hizmetçilerine karanlıkta yemek yedirdi.

He made his servants eat in the dark.

- Tom sigara içerek karanlıkta oturuyordu.
- Tom karanlıkta oturuyordu, puro içiyordu.

- Tom was sitting in the dark, smoking a cigarette.
- Tom was sitting in the dark, smoking a cigar.

Karanlıkta gizlenen şeyleri ortaya çıkarır.

And reveals what’s hiding in the darkness.

Karanlıkta uzun mesafeli çağrı yapıyorlar.

Long-distance calls through the darkness.

Karanlıkta loş bir ışık gördük.

We saw a dim light in the darkness.

Onlar karanlıkta el yordamıyla ilerliyorlar.

They felt their way in the dark.

Kedilerin karanlıkta görebildiğini fark ettim.

I realized that cats can see in the dark.

Neden kedilerin gözleri karanlıkta parlar?

Why do cats' eyes shine in the dark?

Ben karanlıkta lamba anahtarını hissettim.

I felt for the light switch in the dark.

Kedilerin karanlıkta görme yetileri vardır.

Cats have the ability to see in the dark.

Onları sonsuza dek karanlıkta saklayamayız.

We can't keep them in the dark forever.

Tom'u karanlıkta tutmak adil değildir.

- It isn't fair to keep Tom in the dark.
- It's not fair to keep Tom in the dark.

O, karanlıkta bir mum yaktı.

He lit a candle in the dark.

Karanlıkta okuma.Gözlerin için iyi olmaz.

Don't read in the dark. It's not good for your eyes.

Tom sigara içerek karanlıkta oturuyordu.

Tom was sitting in the dark, smoking.

Karanlıkta beyaz bir şey gördük.

We saw something white in the dark.

Çocuklar karanlıkta dışarı çıkmayı sevmezler.

Children don't like to go out in the dark.

Çocuk karanlıkta yalnız bırakılmaktan korkuyordu.

The child was afraid of being left alone in the dark.

Tom karanlıkta oturuyordu, sigara içiyordu.

Tom was sitting in the dark, smoking a cigarette.

Anahtarları karanlıkta el yordamıyla aradı.

I groped around in the dark for keys.

Kediler gerçekten karanlıkta görebilir mi?

Can cats really see in the dark?

Tom, Mary'nin karanlıkta kayboluşunu izledi.

Tom watched Mary disappear into the darkness.

Kediler karanlıkta görme kapasitesine sahiptirler.

Cats have the ability to see in the dark.

Tom hizmetçilerine karanlıkta yemek yedirdi.

Tom made his servants eat in the dark.

Karanlıkta araba sürmek uçmak gibidir.

Driving in the dark feels like flying!

Karanlıkta bir kırmızı ışık parlıyordu.

A red light was glowing in the dark.

Tom karanlıkta akşam yemeği yedi.

Tom ate dinner in the dark.

Onu karanlıkta yapmaya alışık değilim.

I'm not used to doing that in the dark.

Karanlıkta yaptıkları şeyler hiç filme alınmamıştı.

What they do after dark has never been filmed.

Timsahların karanlıkta iyi gören gözleri vardır.

Crocodile eyes work well in darkness.

Ve tüm bu referandum karanlıkta gerçekleşti

And this entire referendum took place in darkness,

Yumurtalar arka tarafta, karanlıkta. Görülmeleri imkânsız.

The eggs are laid right in the back, in the dark. It's impossible to see them.

Küçük çocuklar karanlıkta yalnız bırakılmaktan korkuyorlar.

Small children are afraid of being left alone in the dark.

Küçük bir nesne karanlıkta hareket etti.

A tiny object moved in the dark.

Işık söndü ve biz karanlıkta kaldık.

The light went out and we were left in the dark.

Karanlıkta el yordamıyla ışık anahtarını aradı.

She groped for the light switch in the dark.

Karanlıkta kapı kolunu el yordamıyla aradı.

He groped for the doorknob in the dark.

Karanlıkta el yordamıyla ışık anahtarını arıyordu.

He was feeling for the light switch in the dark.

Karanlıkta hareket eden bir şey gördüm.

I saw something moving in the dark.

Tom karanlıkta yolunu el yordamıyla aradı.

Tom felt his way in the dark.

Karanlıkta burada yalnız oturarak ne yapıyorsunuz?

What're you doing sitting here alone in the dark?

Tom Mary'yi beklerken karanlıkta yalnız oturuyordu.

Tom was sitting alone in the dark waiting for Mary.

El fenerim için karanlıkta etrafı yokladım.

I groped around in the dark for my flashlight.

Çabuk, lambayı söndür, karanlıkta saklanmak istiyorum.

Quick, turn off the lamp, I want to hide in the darkness.

Böyle karanlıkta nasıl bir şey görebiliyordu?

How could he see anything in such darkness?

Karanlıkta iki kez adımın söylendiğini duydum.

I heard my name called twice in the dark.