Translation of "Barda" in English

Barda görüşürüz.

We'll see you at the bar.

Barda oturdum.

I sat at the bar.

Barda içki içiyorlar.

- They're at the bar drinking.
- They're at the bar drinking beer.

Tom barda oturuyor.

Tom is sitting at the bar.

Beni barda karşıla.

Meet me in the bar.

Tom barda oturdu.

Tom sat at the bar.

Onlar barda içiyorlar.

They're at the bar drinking.

Tom'la barda oturdum.

I sat at the bar with Tom.

Barda seni bekleyeceğim.

I'll wait for you at the bar.

Tom barda bekliyor.

Tom is waiting at the bar.

Sami bir barda.

Sami is in a bar.

- Ben onunla bir barda buluştum.
- Onunla bir barda tanıştım.

I met him in a bar.

- Barda Tom'un kimliğine bakıldı.
- Tom'a barda kimliği soruldu.
- Tom'a barda kimlik ve yaş kontrolü yapıldı.

Tom got carded at the bar.

Barda beklemek ister misin?

- Would you like to wait in the bar?
- Do you want to wait in the bar?

Karaoke barda shochu içtik.

We drank shochu at the karaoke bar.

Kızlar barda birbirini öptü.

The girls kissed each other at the bar.

Tom'un barda olacağını düşündüm.

- I thought Tom would be at the bar.
- I thought that Tom would be at the bar.

Senin barda olacağını sandım.

- I thought you'd be at the bar.
- I thought that you'd be at the bar.

Barda biri var mıydı?

Was there anybody else in the bar?

Tom barda seni bekliyor.

Tom is waiting for you at the bar.

Tom barda Mary'yi bekliyor.

Tom is waiting for Mary at the bar.

Size barda eşlik edeceğiz.

We'll see you at the pub.

Karaoke barda soju içtik.

We drank soju at the karaoke bar.

Ben bir barda çalışıyorum.

I work at a bar.

Onlar barda sandviç yemezler.

They don't eat sandwiches at the bar.

Barda tek başıma oturdum.

I sat at the bar by myself.

Tom barda yalnız oturdu.

Tom sat at the bar alone.

Kendimi barda yalnız hissettim.

I felt alone in the bar.

Tom sessizce barda oturdu.

Tom sat quietly at the bar.

- Sami bir üstsüz barda çalıştı.
- Sami bir topless barda çalışıyordu.

Sami worked at a topless bar.

- Tom barda biriyle kavga etti.
- Tom barda birileriyle kavgaya tutuştu.

Tom got into a fight with someone at the bar.

İki adam bir barda içiyordu.

The two men were drinking in a bar.

Barda duran üç kadın vardı.

There were three women standing at the bar.

Tom tek başına barda oturdu.

- Tom sat at the bar by himself.
- Tom sat all by himself at the bar.

Tom barda kendini yalnız hissetti.

Tom felt alone in the bar.

Dün gece Tom'u barda gördüm.

I saw Tom at the bar last night.

Ben barda bira içiyor olacağım.

I'll be in the bar drinking beer.

Tom bütün geceyi barda geçirdi.

Tom spent all night at the bar.

Tom Mary ile barda oturdu.

Tom sat at the bar with Mary.

Bu barda çocuklara izin verilmez.

Children aren't allowed in this bar.

Tom içki içerek barda oturdu.

Tom sat at the bar drinking.

Karım yakındaki bir barda çalışıyor.

My wife works in a nearby pub.

Tom barda tek başına oturuyordu.

Tom was sitting alone at the bar.

Tom ve Mary barda içiyor.

Tom and Mary are at the bar drinking.

Tom bir barda Mary'yi aldı.

Tom picked Mary up at a bar.

Bay Cameron kızını barda unuttu.

Mr. Cameron forgot his daughter at the pub.

Tom Mary'nin barda oturduğunu görmedi.

Tom didn't see Mary sitting at the bar.

Tom dün gece barda yalnızdı.

Tom was alone last night at the bar.

Sami oradaki barda Leyla'yı gördü.

Sami saw Layla there at the bar.

Sami barda bir kadınla tanıştı.

Sami met a woman in a bar.

Tom bir bira içerken barda oturdu.

Tom sat at the bar drinking a beer.

Tom tek başına içerek barda oturdu.

Tom sat at the bar drinking by himself.

Tom barda oturdu, sadece içkisine bakıyordu.

Tom sat at the bar, just staring at his drink.

Tom barda bir kızla flört ediyor.

Tom is flirting with some girl inside the bar.

Tom ve Mary barda beraber oturuyordu.

Tom and Mary were sitting together at the bar.

Tom arkadaşlarıyla içki içerken barda oturdu.

Tom sat at the bar drinking with his buddies.

Tom bir içki içerken barda durdu.

Tom stood at the bar having a drink.

Tom barda duruyordu, bir bira içiyordu.

- Tom was standing at the bar, having a beer.
- Tom was standing at the bar, drinking a beer.

Tom barda boş bardağa işaret etti.

Tom pointed at the empty glass on the bar.

Tom barda kendi başına içki içiyordu.

Tom was in the bar drinking by himself.

O barda biraya su kattıklarından şüpheleniyorum.

- I suspect they water down the beer in that pub.
- I suspect that they water down the beer in that pub.

Bir karaoke barda asla şarkı söylemeyeceğim.

I'll never ever sing in a karaoke bar.

Tom, barda herkes için içki ısmarladı.

Tom bought drinks for everyone at the bar.

Tom daha sonra benimle barda konuşmak istiyor.

Tom wants to talk to me later at the bar.

Reşit olmayan gençler bu barda içki içiyor.

Minors are drinking alcohol inside this bar.

Tom barda Mary ile bir içki içiyor.

Tom is having a drink with Mary at the bar.

Tom barda Mary'den üç tabure ötede oturuyordu.

Tom was sitting at the bar three stools away from Mary.

O, barda oturarak peş peşe viski içti.

She sat at the bar downing shot after shot of whisky.

Tom ve John yerel bir barda tutuklandı.

Tom and John were arrested at a local bar.

Tom bir Bloody Mary içerken barda oturuyordu.

Tom was sitting at the bar drinking a Bloody Mary.

İşçiler hoşça vakit geçirebilecekleri bir barda toplanmak istiyor.

The workers like to gather in a pub where they can let their hair down.

Tom barda üç tabure ötede oturuyordu, bira içiyordu.

Tom was sitting at the bar three stools away, drinking beer.

Tom bu barda haftada iki kez şarkı söyler.

Tom sings at this bar a couple of times a week.

Tom'la ilk kez kasabanın dışında küçük bir barda tanıştım.

I first met Tom in a little bar outside of town.

Onu dün gece barda gördüm ve o gerçekten sarhoştu.

I saw him last night in the bar and he was really drunk.

Her hafta sonu Tom arkadaşlarıyla bir yerel barda bira içer.

Tom drinks beer with his buddies at the local bar every weekend.

Tom bütün öğleden sonra Mary ile birlikte bir barda takıldı.

Tom hung out in a bar with Mary all afternoon.

Bir barda zaman geçirmektense bir müzede zaman geçirmeyi tercih ederim.

I'd rather spend time in a museum than at a bar.

- Polis John'un öldürüldüğünü düşündüğü zamanda, Tom bir barda Mary ile içiyordu.
- Polis John'un öldürüldüğünü düşündüğü zaman Tom Mary ile bir barda içiyordu.

Tom was drinking at a bar with Mary at the time the police think that John was murdered.

Tom ve Mary barda oturuyorlar. Her ikisi de biraz çakırkeyf görünüyor.

Tom and Mary are sitting at the bar. Both look a little tipsy.

Tom artık içmemeye söz vermiş olmasına rağmen, barda Mary ile içiyor.

Even though Tom promised not to drink anymore, he's at the bar drinking with Mary.

Barda yanımda oturan şafak sökene kadar beraber içtiğim adamlarla gerçekten iyi anlaştım.

I got along so well with the guy sitting next to me at the pub that we ended up drinking together till dawn.

Tom her cuma gecesi yerel bir barda şarkı söyler ve gitar çalar.

- Tom sings and plays guitar at a local bar every Friday night.
- Tom sings and plays the guitar at a local bar every Friday night.

Tom'un şarkı söylediği yerdeki barda barmen olarak yarı zamanlı bir işe girdim.

I got a part-time job as a bartender at the same bar where Tom sings.

Barda birkaç adam Tom'a kızdı ve Tom onlara onları karşısına almaktan korkmadığını söyledi.

Several men got angry with Tom in the bar and Tom told them he wasn't afraid to take them on.

Tom Mary'yi aradı ve ofisinin karşısındaki barda bir içki için onunla buluşmasını rica etti.

Tom called Mary and asked her to meet him for a drink at the bar across from his office.

Bir barda bir taburede oturan denizci çırağı balık ve cips sepetini beklerken bir bira ısmarladı.

The seaman apprentice, sitting on a stool in a bar, ordered a beer while waiting for his basket of fish and chips.

Çalışanların alışkanlıklarından biri sarhoş olmak ve ertesi güne kadar sefil hayatlarını unutmak için iş gününün sonunda bir barda ya da restoranda toplanmaktır.

One of the employees' habits is to gather in some bar or restaurant at the end of the workday to get drunk and forget their miserable life until the next day.