Translation of "Oturma" in English

- Kanepeye oturma.
- Divana oturma.

Don't sit down on the sofa.

Yere oturma.

Don't sit on the floor.

Oturma odasına git.

Go to the living room.

Tom oturma odasında.

- Tom is alone in the living room.
- Tom is in the living room.

Tezgahın üzerinde oturma.

Don't sit on the counter.

Masa oturma odasında.

The table is in the living room.

Lütfen orada oturma.

Please don't sit there.

Sadece orada oturma.

Don't just sit there.

Orada oturma! ilerle!

Don't just sit there! Move!

Burası oturma odamız.

This is our living room.

Misafirler oturma odasında.

The guests are in the living room.

Morales oturma odasında.

The Morales are in the living room.

Sami oturma odasındaydı.

Sami was in the living room.

Bizim oturma odası güneşli.

- Our living room is sunny.
- Our living room gets lots of sunlight.

Oturma odasında çay içiyorlar.

They are having tea in the living room.

Tom oturma odasına girdi.

Tom walked into the living room.

Tom oturma odasına döndü.

- Tom returned to the living room.
- Tom walked back into the living room.

Tom oturma odasında bekliyor.

Tom is waiting in the living room.

Gece, oturma odasında yazarım.

At night, I write in the living room.

Ziyaretçilerimiz oturma odasında oturuyor.

Our visitors are sitting in the living room.

Çocuk oturma odasında duruyor.

The boy is standing in the living room.

Çocuk oturma odasında uyuyor.

The boy sleeps in the living room.

Masanın üstüne oturma. Kırılabilir.

Don't sit on the table. It could break.

Herkes oturma odasında toplandı.

Everybody was gathered in the living room.

Tom oturma odasına baktı.

Tom looked into the living room.

Tüm oturma yerleri tutulmuş.

All the seating areas are taken.

Tom oturma odasını toparladı.

Tom tidied up the living room.

TV'ye çok yakın oturma.

Don't sit too close to the TV.

O bankın üzerinde oturma.

Don't sit on that bench.

Biz oturma odasında dinlendik.

We relaxed in the living room.

Oturma odasına geri gittik.

We went back to the living room.

Tom oturma odasında öldü.

Tom died in his living room.

Oturma odasında kim var?

- Who is in the living room?
- Who's in the living room?

Oturma odasında kimse yok.

There's no one in the living room.

Sami oturma odasında oturdu.

Sami sat in the living room.

Tom da oturma odasında.

Tom is in the living room, too.

- Oraya oturma. O Tom'un sandalyesi.
- Oraya oturma. O Tom'un koltuğu.

Don't sit there. That's Tom's chair.

- Oturma odası yemek odasına bitişiktir.
- Oturma odası, yemek odasına bitişiktir.
- Oturma odasıyla yemek odası yan yanadır.

The living room adjoins the dining room.

Oturma odanda oturarak İsa olamazsın.

You can't become Yeezus in your living room.

O Jamaika'da oturma izni aldı.

He took up residence in Jamaica.

Oturma odasındaki herkes televizyon izliyor.

Everyone is in the living room watching TV.

Tom ve Mary oturma odasında.

Tom and Mary are in the living room.

Tom misafirleri oturma odasına götürdü.

Tom led the guests into the living room.

Tom oturma odasında TV izliyor.

Tom is in the living room watching TV.

Tom oturma odasını işaret etti.

Tom pointed to the living room.

Kim oturma odasında piyano çalıyor.

- Who is playing the piano in the living room?
- Who's playing the piano in the living room?

Tom oturma odasında kanepede uyuyor.

Tom is sleeping on the couch in the living room.

Tom'u oturma odasına kadar izledim.

I followed Tom into the living room.

Tom oturma odasında, kanepede uyuyor.

- Tom is in the living room, sleeping on the couch.
- Tom is in the living room, asleep on the couch.
- Tom is in the living room, asleep on the sofa.

Tom koşarak oturma odasına geldi.

Tom came running into the living room.

Tom oturma odasının ortasında oturuyordu.

Tom stood in the center of the living room.

Tom oturma odasında tek başına.

Tom is alone in the living room.

Kutunun üstüne oturma!Onu kıracaksın!

Don't sit on that box! You'll break it!

Tom tekrar oturma odasına gitti.

Tom walked back into the living room.

Oturma odasında bir şömine var.

The living room has a fireplace.

Bizimle poker oynamayacaksan buraya oturma.

Don't sit here if you're not going to play poker with us.

Oturma odamda geniş pencereler var.

My living room has wide windows.

Tom'un oturma odası zevkle döşenmiştir.

Tom's living room was tastefully furnished.

Oturma odasının duvar saati yanlış.

The wall clock of the living room is inaccurate.

Tom haberleri izlerken oturma odasındadır.

Tom is in the living room watching the news.

Sami, oturma odası kanepesinde uyuyordu.

Sami was asleep on the living room sofa.

O şimdi oturma odasında bekliyor.

She is waiting now in the sitting-room.

Tom oturma odasında televizyon seyrediyor.

Tom is in the living room, watching TV.

Oraya oturma. Tom'un yeri orası.

Don't sit there. That's Tom's seat.

Oturma odası çok şık döşenmişti.

His living room was tastefully furnished.

- Tom çamaşırları katlarken oturma odasında oturuyordu.
- Tom oturma odasında oturmuş, çamaşırları katlıyordu.

Tom was sitting in the living room folding laundry.

Bütün gün güneşte oturma iyi olamaz.

It can't be good sitting in the sun all day.

Akşam yemeği bittiğinde, oturma odasına geçti.

When dinner was over, we adjourned to the sitting room.

Baba oturma odamızı daha geniş yaptı.

Father made our living room more spacious.

Kendisini ziyaret ettiğimde, Milo oturma odasındaydı.

Miho was in the living room when I visited her.

Annenin, oturma odasını temizlemesine yardım etmelisin.

You should help your mother clean the living room.

Biz silah atışı duyduğumuzda oturma odasındaydık.

We were in the living room when we heard the gunshot.

Yeni evimdeki oturma odası çok büyük.

The living room in my new house is very large.

Tom Mary ile birlikte oturma odasında.

Tom is in the living room with Mary.

Tom Mary'nin oturma odasını temizlemesini istedi.

Tom wanted Mary to clean the living room.

Mary pembe elbisesiyle oturma odasını gezdi.

Mary walked through the living room in her pink robe.

Tom dün gece oturma odasında uyudu.

Tom slept in the living room last night.

Ne mutfakta ne de oturma odasında.

She is not in the kitchen, nor is she in the living room.

Tom oturma odasında TV'de spor izliyor.

Tom is in the living room, watching sports on TV.

Sadece burada oturma. Bir şey yap.

Don't just sit there. Do something.

M80 tipi uçağın oturma kapasitesi nedir?

What is the seating capacity of the type of aircraft M80?

Oturma odasına baktığımda Tom televizyon izlemiyordu.

Tom wasn't watching TV when I looked into the living room.

- Tüm oturaklar ayrılmış.
- Tüm oturma yerleri tutulmuş.

- All seats are reserved.
- All the seats are reserved.

Ben kitabı oturma odasındaki masanın üstüne koydum.

I put the book on the table in the living room.

Bizim oturma odasında gerçek bir şömine var.

There is a real fireplace in our living room.

Tom oturma odasını temizlemek için söz verdi.

Tom promised to clean the living room.

O, ziyaretçinin oturma odasına girmesine izin verdi.

He let the visitor into the living room.

Oturma odası için bir tablo satın aldım.

I bought a table for the living room.

Oturma odasını temizlemeyi bitirmek için zamanım yoktu.

I didn't have time to finish cleaning the living room.

Tom'un oturma odasında kuyruklu bir piyanosu var.

Tom has a grand piano in his living room.