Translation of "Muhalefet" in English

Muhalefet bölündü.

The opposition was divided.

Neden muhalefet vardı?

Why was there opposition?

Ambargoya muhalefet büyüyordu.

Opposition to the embargo was growing.

Muhalefet, hükümeti suçluyor.

The opposition blames the government.

Muhalefet daha belirgin oluyor.

Opposition is becoming more marked.

Muhalefet başbakanı ihmalkarlıkla suçladı.

The opposition accused the prime minister of negligence.

Tasarıya karşı muhalefet güçlüydü.

Opposition to the bill was strong.

Önerge muhalefet olmadan geçti.

The motion passed without opposition.

Yoğun bir muhalefet vardı.

There was intense opposition.

Muhalefet üyesinin yanlış olabileceğini biliyorum.

I know that the opposition member might be wrong.

Elbette, Cibuti'de halen siyasi muhalefet bulunmakta.

Of course, there’s still political opposition in Djibouti.

Hükümetin politikası muhalefet partisi tarafından eleştirildi.

The policy of the government was criticized by the opposition party.

Senin önerine kesinlikle bir muhalefet olacak.

There is certain to be some opposition to your suggestion.

Muhalefet kötü niyetle birlikte ellerini ovuşturuyor.

The opposition is rubbing their hands together in malice.

Yani bunu bir şeye muhalefet olarak söylemiyorum.

I don’t say this to make criticism.

Parti içi muhalefet ile yüzleşmek zorunda kalıyorlar.

they must face their own party opposition.

Muhalefet partisi hâlâ ısrarla skandal üzerinde duruyor.

The opposition party is still harping on the scandal.

muhalefet hakkında alaycı ve hakaret içeren sözler kullanıyor

uses cynical and insulting words about the opposition

İktidar partisi bozulmuş fakat muhalefet biraz daha iyi.

The party in power is corrupt, but the opposition is little better.

Seçilmesinden iki yıl sonra, muhalefet partilerinin Koalisyonundan oluşan

Two years after he became president, a coalition of opposition parties called the Democratic

Ve muhalefet lideri General Luisa Ortega'yı ortadan kaldırdı

general Luisa Ortega, leader of the opposition.

Silahlı grupların birkaç muhalefet liderlerini daha tutuklandığı bildirildi

Armed groups reportedly arrested several other opposition leaders too.

Muhalefet kazanmış olsaydı mevcut politikalardan keskin bir çıkış gerektirmezdi.

If the opposition were to win, it would not entail a radical departure from current policies.

Şunu eklemek gerekir ki, 90'larda hükümet ve muhalefet arasında

Now add in the fact that, in the 90s, a civil war started between the Government and the

Muhalefet partisi gelir vergisini düşürmek için bir yasa tasarısı sundu.

The opposition party put forward a bill to reduce income tax.

Muhalefet üyelerine işkence etmek yaygın bir uygulama oldu ve yöneten parti

Torturing members of the opposition became a common practice and the ruling party got

2016 yılının Mart ayında mahkeme, muhalefet liderliğindeki Ulusal Meclisi haklarını geçersiz kıldı

In March 2016, the court ruled to strip the opposition-led National Assembly of its powers

Gösteriyi muhalefet olarak gören Erdoğan, protestocuları çıkarmak için çevik kuvvet polisi gönderdi

Seeing the demonstration as opposition, Erdogan sent in riot police to remove the protesters

Boris Johnson'un Kurtuluş Savaşı'na şiddetle muhalefet eden Türk büyük dedesi hain olarak görülüp linç edilmişti.

Boris Johnson's Turkish great-grandfather, who strongly opposed the Turkish War of Independence, was lynched as a traitor.