Translation of "Suçladı" in English

Demokratlar Cumhuriyetçileri suçladı, ve Cumhuriyetçiler Demokratları suçladı.

The Democrats blamed the Republicans, and the Republicans blamed the Democrats.

Liberaller Muhafazakarları suçladı ve Muhafazakarlar Liberalleri suçladı.

The Liberals blamed the Conservatives, and the Conservatives blamed the Liberals.

- İkisi birbirini suçladı.
- İkisi de birbirini suçladı.

The two blamed each other.

Tom Mary'yi suçladı.

- Tom blamed Mary.
- Tom pointed the finger at Mary.

Beni sahtekarlıkla suçladı.

He charged me with dishonesty.

O beni suçladı.

She blamed it on me.

Polisler onu suçladı.

The police accused him.

Tom kendini suçladı.

Tom blamed himself.

Tom beni suçladı.

Tom blamed it on me.

Mary kendini suçladı.

Mary blamed herself.

İnsanlar Tom'u suçladı.

People blamed Tom.

Tom annesini suçladı.

Tom blamed his parents.

Sami beni suçladı.

Sami blamed me.

Çalışanı hırsızlıkla suçladı.

He accused the employee of stealing.

- Tom, Mary'yi çalmakla suçladı.
- Tom, Mary'yi hırsızlıkla suçladı.

Tom accused Mary of stealing.

- Tom beni ihmal etmekle suçladı.
- Tom beni ihmalkarlıkla suçladı.

Tom accused me of negligence.

Engel koyduğu nedeniyle suçladı.)

success of the country).

Polis onu cinayetle suçladı.

The police accused him of murder.

Yenilgisinden dolayı beni suçladı.

He accused me of his defeat.

Başarısızlığı için öğretmeni suçladı.

He blamed the teacher for his failure.

O adamı çalmakla suçladı.

He accused the man of stealing.

Polis onu hırsızlıkla suçladı.

The police accused him of theft.

Beni sorumsuz olmakla suçladı.

She charged me with being irresponsible.

Katılımcılar onu dikkatsizlikle suçladı.

The participants accused him of carelessness.

Liisa beni ihmalkarlıkla suçladı.

Liisa accused me of negligence.

Tom işçiyi hırsızlıkla suçladı.

Tom accused the employee of stealing.

İki adam birbirini suçladı.

The two men accused each other.

Okul yönetimi Tom'u suçladı.

The school administration blamed Tom.

Tom Mary'yi hırsızlıkla suçladı.

Tom accused Mary of theft.

Tom Mary'yi insafsızca suçladı.

Tom accused Mary unfairly.

Muhalefet başbakanı ihmalkarlıkla suçladı.

The opposition accused the prime minister of negligence.

Birçok Amerikalı İspanya'yı suçladı.

Many Americans blamed Spain.

İş liderleri Roosevelt'i suçladı.

Business leaders blamed it on Roosevelt.

İnsanlar General Grant'ı suçladı.

People blamed General Grant.

Tom Mary'yi aldatmakla suçladı.

Tom accused Mary of cheating.

Tom neden seni suçladı?

Why did Tom accuse you?

Sağ solu suçladı, sol sağı suçladı ve sonunda hiçbir şey değişmedi.

The right blamed the left and the left blamed the right and in the end nothing changed.

Öğretmen hata için onu suçladı.

The teacher blamed her for the mistake.

Yönetici başarısızlık için kendini suçladı.

The manager blamed himself for the failure.

Adam beni sorumsuz olmakla suçladı.

The man charged me with being irresponsible.

O beni hata yapmakla suçladı.

She accused me of making a mistake.

O beni parasını çalmakla suçladı.

She accused me of stealing her money.

O, beni yalan söylemekle suçladı.

She accused me of telling a lie.

O, zarar için John'u suçladı.

She blamed John for the damage.

O zarar için John'u suçladı.

She blamed the damage on John.

Dikkatsiz olduğu için oğlunu suçladı.

He blamed his son for being careless.

Başarısızlık için erkek kardeşini suçladı.

He blamed the failure on his brother.

O gelmediğim için beni suçladı.

He blamed me for not coming.

O, hata için beni suçladı.

- He put the mistake down to me.
- He blamed me for the mistake.

Tom, Mary'yi hırsız olmakla suçladı.

Tom accused Mary of being a thief.

Beni bir hata yapmakla suçladı.

He accused me of making a mistake.

Onlar beni parayı almakla suçladı.

They accused me of taking the money.

Polis kaza için sürücüyü suçladı.

The policeman blamed the accident on the driver.

- Onlar birbirlerini suçladı.
- Birbirlerini suçladılar.

They accused each other.

Oğlunu, kendi hayatını mahvetmekle suçladı.

She accused her son of wasting his life.

Kendi başarısızlığı için başkalarını suçladı.

She blamed others for her own failure.

Bizi ona haksızlık etmekle suçladı.

He accused us of wronging him.

Beni bir yalancı olmakla suçladı.

She accused me of being a liar.

Sözümüzde durmadığımız için beni suçladı.

He accused me of having broken our promise.

Tom Mary'yi yalan söylemekle suçladı.

- Tom accused Mary of being a liar.
- Tom accused Mary of lying.

Tom beni sözümden dönmekle suçladı.

Tom accused me of having broken my promise.

Tom beni saatini çalmakla suçladı.

Tom accused me of having stolen his watch.

Tom kaza için beni suçladı.

Tom blamed me for the accident.

Tom kaza için Mary'yi suçladı.

Tom blamed the accident on Mary.

Tom başarısızlığı için öğretmeni suçladı.

Tom blamed the teacher for his failure.

Polis aşırı hızdan onu suçladı.

The police charged him with speeding.

O, onu arabasını çalmakla suçladı.

She accused him of stealing her car.

Onlar beni sözümü tutmamakla suçladı.

They accused me of having broken my promise.

Onlar başarısızlık için Tom'u suçladı.

They blamed Tom for the failure.

Tom olanlar için kendini suçladı.

Tom blamed himself for what happened.

Tom kendisi yerine Mary'yi suçladı.

Tom blamed Mary instead of himself.

Onlar beni çok fazla suçladı.

They charged me too much.

Marie onu bisiklet çalmakla suçladı.

Marie accused him of having stolen the bike.

Onlar onu kasıtsız öldürmeyle suçladı.

They accused him of manslaughter.

Onlar onu bisikleti çalmakla suçladı.

They accused her of having stolen the bike.

O onu bisikleti çalmakla suçladı.

- She accused him of having stolen the bike.
- She accused her of having stolen the bike.
- He accused him of having stolen the bike.
- He accused her of having stolen the bike.

Dan Linda'yı erzak çalmakla suçladı.

Dan accused Linda of stealing rations.

Tom beni yalan söylemekle suçladı.

Tom accused me of lying.

Mary Tom'u haksız yere suçladı.

Mary accused Tom unfairly.

O, kazayla ilgili beni suçladı.

He blamed the accident on me.

Kendi hatası için başkalarını suçladı.

He blamed others for his own failure.

Onlar onu sahtekar olmakla suçladı.

They accused him of being dishonest.

Hatta bazıları onu ihanetle suçladı.

Some even accused him of treason.

O, kaza için beni suçladı.

He blamed me for the accident.

Öğretmen Tom'u kopye çekmekle suçladı.

The teacher accused Tom of cheating.

Büyük jüri Tom'u cinayetle suçladı.

The grand jury indicted Tom for murder.

Tom başarısızlık için Mary'yi suçladı.

Tom blamed the failure on Mary.

Tom Mary'yi parasını çalmakla suçladı.

Tom accused Mary of stealing his money.

Tom Mary'yi dürüst olmamakla suçladı.

Tom accused Mary of not being honest.

Tom beni yalancı olmakla suçladı.

Tom accused me of being a liar.

Tom onu bisikleti çalmakla suçladı.

Tom accused him of having stolen the bike.

İnsanlar onun için Tom'u suçladı.

People blamed Tom for it.

Tom sorunları için annesini suçladı.

Tom blamed his mother for his problems.

Leyla, Sami'yi saldırgan olmakla suçladı.

Layla accused Sami of being the attacker.