Translation of "Maddi" in English

0.007 sec.

Examples of using "Maddi" in a sentence and their english translations:

Örneğin, maddi kayıp:

For example, financial loss:

Maddi karmaşıklık yok.

No material complexity.

Şirket maddi zorluklar içinde.

The company is in financial difficulties.

Ben maddi kazançlarla ilgilenmiyorum.

I'm not interested in material gains.

Ben maddi kazançla ilgilenmiyorum.

- I'm not interested in material gain.
- I am not interested in material gain.

Tom maddi sıkıntılar yaşıyor.

Tom is having financial problems.

Ciddi maddi hasar vardı.

There was severe property damage.

Kültür meselesi, maddi konular kadar,

the cultural question is as important, if not more,

Tom'un evlenecek maddi gücü yok.

Tom can't afford to get married.

Uzun tatillere maddi gücüm yetmez.

I cannot afford long vacations.

Sami maddi sorunlarla karşılaşmaya başladı.

Sami began to run into financial problems.

Herkese yetecek kadar maddi kaynağı yok.

years and years of psychotherapy for everyone.

Onun küçük oyununa maddi destekte bulundum.

I saw through his little game.

Maddi şeyler değil, değerli anları biriktir!

Collect precious moments, no material things!

Özellikle maddi olarak neler yaşadığını merak ettim.

And especially financially I wanted to know what that was like for her.

Hükümet, gelişmekte olan ülkelere maddi yardımda bulundu.

The government has increased its financial aid to the developing nations.

Maddi durumun elverirken kenara biraz para koymalısın.

You should put aside some money when you can afford to.

Tom'un bir araba alacak maddi gücü yok.

Tom can't afford to buy a car.

maddi yardım ve politikalar yapacak ve yapmalı da.

to their adherence to Europe's shared values.

Fakat herkesin ülkeyi terk edecek maddi durumu yok.

But not everyone can afford to leave the country,

Bunlar ekonomik ve maddi gelişmeler, ahlaki gelişmeler değil.

That is material and economic improvement, not moral improvement.

Saldırının maddi kaynaklarının bir kısmı ABD'deki korsan müziktendi.

The attack had been partly funded by the sale of pirate music CDs in the US.

Tom üniversiteye gitmek istiyor ama maddi gücü yetmiyor.

Tom wants to go to college, but he can't afford to.

Tom'un Mary ne isterse alabilecek maddi durumu var.

Tom can afford to buy Mary anything she wants.

Onu yapmak için maddi olarak gücümüz yeter mi?

Can we afford to do that?

Hâlâ Rusya ve Çin ile sıkı maddi bağlantılara sahip.

still have close financial ties to Russia and China.

Ben, 300 doların üzerindeki bir kamerayı maddi olarak karşılayamam.

I cannot afford a camera above 300 dollars.

Onlar ona hem maddi hem de manevi destek verdiler.

They gave him both material and spiritual support.

Az önce de söylemiştim ailesinin maddi durumu iyi değil çünkü

I just said that the financial situation of his family is not good because

- Maddi koşullar son derece önemlidir.
- Malzeme koşulları son derece önemlidir.

Material conditions are extremely important.

Beklenmeyen bir para erkek kardeşimin ve karısının maddi durumunu düzeltti.

The unexpected windfall has put my brother and his wife on easy street.

- Sami, Leyla'nın cinayetine maddi destek sağladı.
- Sami, Leyla'nın cinayetini fonladı.

Sami funded Layla's murder.

Bu eşsiz koleksiyonun kültürel değeri maddi değerinden çok daha büyük.

The cultural value of this unique collection is far greater than its material value.

Tom her gün dışarıda yemek yerdi, ama şimdi maddi gücü yetmiyor.

Tom used to eat out every day, but now he can't afford to.

- O ekonomik yönden ebeveynlerinden bağımsız.
- Kendisi maddi yönden anne-babasına bağımlı değil.

He is economically independent of his parents.

- Ressamı maddi olarak desteklediler.
- Ressama mali olarak yardım ettiler.
- Ressama parasal yönden yardımcı oldular.

They assisted the painter financially.

- Bu, dünyanın en pahalı depremidir.
- Bu, dünyanın en çok maddi hasara yol açan depremidir.

This is the world's most costly earthquake.

1894 yılında maddi sorun tekrar ivedi oldu. Küçük ailesiyle birlikte, doktor Grodno'ya taşınmak zorunda kaldı.

In 1894 the material question again became pressing. With his little family, the doctor had to move to Grodno.

- Tom para sıkıntısı yaşıyor.
- Tom'un maddi problemleri var.
- Tom'un ekonomik sorunları var.
- Tom para sıkıntısı çekiyor.

Tom has financial problems.

Herkesin yarattığı, her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserlerinden mütevellit manevi ve maddi menfaatlerin korunmasına hakkı vardır.

Everyone has the right to the protection of the moral and material interests resulting from any scientific, literary or artistic production of which he is the author.