Translation of "Kalıyorlar" in English

0.003 sec.

Examples of using "Kalıyorlar" in a sentence and their english translations:

Bizimle kalıyorlar.

they stay with us.

Tom ve Mary kalıyorlar.

Tom and Mary are staying.

Hayır, onlar benimle kalıyorlar.

No, they're staying with me.

Yabancılar Fuji dağına hayran kalıyorlar.

Foreigners admire Mt. Fuji.

Burada kuşlar bile gölgede kalıyorlar!

Even the birds are staying in the shade here!

Onlar her gün geç kalıyorlar.

They've been late every day.

Parti içi muhalefet ile yüzleşmek zorunda kalıyorlar.

they must face their own party opposition.

Şaşırmış gözüken Kartacalılar, zamanında yanıt vermekte geç kalıyorlar.

Seeming stunned, the Carthaginians fail to react in time.

Tom ve Mary ikisi de seninle kalıyorlar, değil mi?

Tom and Mary are both staying with you, aren't they?

Artık karınlarını doyurabilmek için malesef şehir merkezlerine gelmek zorunda kalıyorlar

unfortunately they have to come to the city centers to feed their stomachs

Sürekli büyüyen bir uğraşın altında sıkışıp kalıyorlar Bir insan olarak geleceği olmayan.

they're stuck under an ever-growing occupation with no future as a people.

Bazı Japon vatandaşları, Çin'de iki ülke arasındaki diplomatik anlaşmazlıklardan dolayı ayrımcılığa maruz kalıyorlar.

Some Japanese people have faced discrimination in China as a result of diplomatic problems between the two countries.