Translation of "Hayran" in English

0.008 sec.

Examples of using "Hayran" in a sentence and their english translations:

Ona hayran oldu.

- She admired him.
- He admired her.

Hayran kitlesi alkışladı.

The fans cheered.

Tom'a hayran oldum.

I admired Tom.

Ona hayran oldum.

I admired her.

O hayvanlara hayran.

She admires the animals.

Gördüklerime hayran oldum.

I was amazed by what I saw.

Onun perfomansına hayran kaldım.

I was fascinated by her performance.

Manzaranın güzelliğine hayran kaldık.

We admired the beauty of the scenery.

Onlar birbirlerine hayran kaldılar.

They admired each other.

Hayran bir çocuk değilim.

I'm not a fanboy.

Bizim hayran kitlemiz büyüyor.

Our fanbase is growing.

Pek çokları ona hayran.

Many admire him.

Tom, Mary'ye hayran kaldı.

Tom admired Mary.

Arkadaşının işine hayran kaldı.

He admired his friend's work.

Ben bir hayran değilim.

I'm not a fan.

Onları nasıl hayran bırakacağım?

How am I going to impress them?

Onu nasıl hayran bırakacağım?

How am I going to impress him?

Ben onlara hayran oldum.

I admired them.

Ben ona hayran kaldım.

I admired him.

Kim onlara hayran olmaz?

Who doesn't admire them?

Kim ona hayran değil?

Who doesn't admire her?

Onlar senin cesaretine hayran.

They admire your courage.

Tom hayran olduğum birisi.

Tom is someone I admire.

Kim Tom'a hayran kalmıyor?

Who does not admire Tom?

- Tom çiçek aranjmanına hayran kaldı.
- Tom çiçek düzenlemesine hayran kaldı.

Tom admired the flower arrangement.

Yabancılar Fuji dağına hayran kalıyorlar.

Foreigners admire Mt. Fuji.

Çocuğa hayran olmayan kimse yoktu.

There was no one that did not admire the boy.

Onlar güzel manzaraya hayran kaldı.

They admired the lovely scenery.

Herkes onun cesaretine hayran kaldı.

- Everyone admired his courage.
- Everybody admired his courage.

Kendisi en hayran olduğum romancıdır.

He is the novelist whom I admire most.

En çok hayran olduğum romancıdır.

He's the novelist I admire the most.

Tepeden güzel manzaraya hayran kaldılar.

They admired the fine view from the hill.

O, aynada kendine hayran kaldı.

She admired herself in the mirror.

Her zaman Tom'a hayran oldum.

I've always admired Tom.

Her zaman sana hayran oldum.

I've always admired you.

Sana her zaman hayran kaldım.

I've always admired you, Tom.

Her zaman sabrına hayran kaldım.

I've always admired your patience.

Tom Mary'nin işine hayran kaldı.

Tom admired Mary's work.

O, aynadaki görüntüsüne hayran kaldı.

She admired her reflection in the mirror.

Ona hayran olmak elimde değildi.

I couldn't help admiring him.

Fuji Dağı'nın manzarasına hayran kaldık.

We admired the view of Mt. Fuji.

Güzel gün batımına hayran kaldık.

We admired the beautiful sunset.

Dedektif, katilin yeteneklerine hayran kaldı.

The detective admired the killer's skills.

Tom'a uzun süre hayran kaldım.

I have long admired Tom.

Tom gerçekten hayran olduğum biri.

- Tom is someone I really admire.
- Tom is somebody I really admire.
- Tom is someone that I really admire.
- Tom is somebody that I really admire.

Benim onu hayran bırakmam gerekir.

I need to impress her.

Bir süredir Tom'a hayran oldum.

I've admired Tom for a while.

Tom cesaretinden dolayı Mary'ye hayran.

- Tom admired Mary for her courage.
- Tom admired Mary for her bravery.

Tom Mary'nin cesaretine hayran oldu.

Tom admired Mary's courage.

Tom'un bir hayran kitlesi var.

Tom has a following.

Gerçekten muhteşem bir hayran temeli oluşturdum,

I've built a really wonderful fan base,

Ormandaki renk harmonisine hayran kaldığımı hatırlıyorum

I remember I was struck by the harmony of color in the forest

Dansçının zarif eylemi seyirciyi hayran bıraktı

The dancer's graceful action charmed the audience.

Ona hayran olmayan hiç kimse yoktu.

There was no one who did not admire him.

Onun cesaretine hayran olmamak elimde değildi.

I could not help admiring his courage.

Tom onun cesareti için Mary'ye hayran.

Tom admired Mary for her bravery.

O, hayran olmaya değer bir kadın.

- She is a woman worthy of admiration.
- She's an admirable woman.

Ben onun yeni arabasına hayran oluyordum.

I was admiring his new car.

Ona hayran olan birçok kişi var.

There are many who admire him.

Senin ruhuna hayran olduğumu söylemek zorundayım.

I have to say I admire your spirit.

Sana her zaman çok hayran oldum.

I've always admired you enormously.

Onlar tepeden doğal görünüme hayran oldu.

They admired the scenic view from the hill.

Tom kumaşın inci beyazlığına hayran kaldı.

Tom admired the pearly whiteness of the fabric.

Pek çok insan Nikko' ya hayran.

Many people admire Nikko.

Bütün rengarenk çiçeklerin güzelliklerine hayran kaldım.

I admired the beauty of all the colorful flowers.

Tom'un sabrına hayran olmaktan kendimi alamadım.

I couldn't help but admire Tom's perseverance.

Tom gerçekten hayran olduğum bir kişi.

Tom is a person I really admire.

Ben gerçekten onları hayran bırakmak istiyorum.

I really want to impress them.

Ben gerçekten onu hayran bırakmak istiyorum.

I really want to impress him.

Gelecek nesiller senin heykeline hayran kalacaklar.

Future generations will admire your statue.

Tom Mary'ye bir hayran mektubu yazdı.

Tom wrote a fan letter to Mary.

Tom benim hayran olduğum bir kişidir.

Tom is a person I admire.

O, benim yeni arabama hayran kaldı.

He admired my new car.

Birçok hayran şarkıcının arabasının önünde toplanıyor.

Many fans are gathering in front of the singer's car.

Onun yeteneğine hayran olmamak elimde değil.

I can't help admiring his talent.

Tom, Mary'nin şarkı söyleme yeteneğine hayran.

Tom admires Mary's singing ability.

Tom onun dürüstlüğünden dolayı Mary'ye hayran.

Tom admires Mary for her honesty.

Tom Mary'nin cesaretine gerçekten hayran kaldı.

Tom really admired Mary's courage.

Tom'un zaten bir hayran kitlesi var.

Tom already has a fan base.

Hepimizin hayran olduğu muhteşem kadın Helen Keller'dan

I want to start out with quoting Helen Keller,

Bu çocuk meleğin güzelliği görenleri hayran bıraktı

This boy impressed those who saw the beauty of the angel

- Herkes onu ziyaret eder.
- Herkes ona hayran.

Everybody looks up to him.

Bizim onun yeteneğine hayran olmamamız elimizde değil.

We cannot help admiring his talent.

Bu hanımefendinin güzelliğine herkes tarafından hayran kalındı.

The beauty of that lady was admired by everyone.

Güzel gün batımına hayran olmamıza yardımcı olamadık.

We could not help admiring the beautiful sunset.

Kimse benden daha fazla ona hayran değildir.

No one admires him more than I do.

Onun cesaretine hayran olduğum için, ona güvendim.

Because I admired his courage, I trusted him.

- Tom sincaplara deli oluyor.
- Tom sincaplara hayran.

Tom is nuts about squirrels.

Ben her zaman ona açıkça hayran oldum.

I always admired her openly.

Marika neden Japonlara bu kadar hayran kalmış?

Why was Marika so fascinated with Japan?

- Sen bir hayran mısın?
- Bir tutkun musun?

Are you a fan?

Bir hayran sayfası her zaman herkese açıktır.

A fan page is always public.

İsviçre'ye gelen ziyaretçiler Alp dağlarına hayran kalırlar.

Visitors to Switzerland admire the Alps.

Evet. Onun tarafından yapılan resimlere herkes hayran.

Yes. Everyone admires the pictures painted by him.