Translation of "Kalıcı" in English

0.011 sec.

Examples of using "Kalıcı" in a sentence and their english translations:

Muhtemelen kalıcı.

likely permanent.

Koku kalıcı.

The smell is persistent.

Bu kalıcı.

This is permanent.

Kalıcı olarak azalabilir.

in an increasingly competitive economy.

Kalıcı hasar yok.

There's no permanent damage.

Hasar kalıcı mı?

Is the damage permanent?

Onlar kalıcı korkuyla yaşıyorlar.

They live in constant fear.

Hiçbir şey kalıcı değildir.

Nothing is permanent.

Kalıcı nüfus büyük değil.

The permanent population isn't big.

O şarkı akılda kalıcı.

That song is catchy.

Herkes kalıcı barış istiyor.

Everybody wants permanent peace.

Düşmanlıklar kalıcı olarak durdu.

Hostilities permanently ceased.

Kalıcı olmak zorunda değil.

It doesn't have to be permanent.

Sanırım kalıcı bir değişim.

- I think it's a permanent change.
- I think that it's a permanent change.

Kalıcı bir sözleşmem var.

I have a permanent contract.

Hiçbir ağrı kalıcı değildir.

No pain is permanent.

Zihnimizdeki bu kalıcı huzur halini

How do we actually cultivate

Bu harita, kalıcı bakım kurumlarının

This map shows some of the countries that have seen a dramatic increase

Lütfen bana kalıcı adresinizi verin.

Please give me your permanent address.

Tom çok kalıcı, değil mi?

Tom is very persistent, isn't he?

İlk izlenimler en kalıcı olanlardır.

First impressions are the most lasting.

Hepimiz kalıcı dünya barışı istiyoruz.

We all wish for permanent world peace.

Sağlıklı yetişkin dişleri kalıcı olmalıdır.

Healthy adult teeth should be permanent.

Kaza onu kalıcı felç bıraktı.

The accident left him permanently paralyzed.

Bu kalıcı bir çözüm değil.

- It's not a permanent solution.
- It isn't a permanent solution.

Bazı eylemlerin kalıcı sonuçları vardır.

Some actions have permanent consequences.

Leyla kalıcı sevgiyi bulmak istedi.

Layla wanted to find lasting love.

Bu senin kalıcı kaydına gidiyor.

- This is going on your permanent record!
- This is going on your permanent record.

Bu yaftayı daha kalıcı hale getiriyor.

that happens in the cases of celebrity suicide.

Neden bu kadar kalıcı bir etken?

Why such a persistent force?

Bu, yoksulluğun kalıcı iz bıraktığı ve

Now that means that poverty leaves a really lasting scar,

Sigara içmeyi kalıcı olarak bıraktın mı?

Have you given up smoking for good and all?

Hala gençsin ama kalıcı olarak değil.

You're still young, but not permanently.

Herhangi bir kalıcı hasar olacak mı?

Will there be any permanent damage?

Bunun nasıl kalıcı olacağını merak ediyorum.

I wonder how permanent this is going to be.

Bunu çalmadım. Kalıcı olarak ödünç aldım.

I didn't steal it. I just borrowed it permanently.

Bankerin maaş kesintisi geçiciydi, kalıcı değil.

The banker's pay cut was temporary, not permanent.

Geçiciden daha kalıcı hiçbir şey yoktur.

There is nothing more permanent than the temporary.

Şirketin akılda kalıcı bir sloganı var.

The company has a catchy slogan.

Kendinize kalıcı bir iş bulmanız gerek.

You need to find yourself a steady job.

Bu senin konsantrasyon kapasiteni kalıcı olarak azaltabilir.

that this can permanently reduce your capacity for concentration.

Onun kalıcı dişi bebek dişinin arkasından geliyor.

His permanent tooth is coming in behind his baby tooth.

Bu yeni plan kalıcı bir barış getirebilir.

This new plan may bring a lasting peace.

Şarap halı üzerinde kalıcı bir leke bıraktı.

The wine left a permanent stain on the carpet.

Menopoz, yumurtalıkların başlıca fonksiyonlarının kalıcı olarak durmasıdır.

The menopause is the permanent cessation of the ovaries' principal functions.

Alplerin manzarası bende kalıcı bir izlenim bıraktı.

The scenery of the Alps left a lasting impression on me.

Bu gerçekten çok akılda kalıcı bir şarkı.

This is a really catchy song.

Bu şarkının akılda kalıcı bir ezgisi var.

This song has a catchy melody.

Tüm o kemoterapi vücudumu kalıcı olarak kötü etkilemişti.

All that chemo had taken a permanent physical toll on my body.

Ben bu şarkıyı çok akılda kalıcı olarak buldum.

I've always found this song to be so haunting.

Bu kitap onun üzerinde kalıcı bir izlenim bıraktı.

This book left a lasting impression on her.

Geçici bir çözümden daha kalıcı bir şey yoktur.

There is nothing more permanent than a temporary solution.

Eğer yanlış davranmaya devam ederseniz kalıcı kayıtlarınıza geçecektir.

If you continue to misbehave, it will go on your permanent record.

1982'de Utah'da ilk kalıcı yapay kalp transplantını aldığında

received the first permanent artificial heart in Utah in 1982,

- O akılda kalıcı bir şarkı.
- O çekici bir şarkı.

It's a catchy song.

çok akılca kalıcı bir piyano melodisi. Daha sonra Kanye'nin

beginning of the song. It's super, super, memorable and then you hear Kanye's

- Tom'un hiçbir daimi adresi yok.
- Tom'un kalıcı bir adresi yoktur.

Tom has no permanent address.

- Latince sürekli bir dildir.
- Latince kalıcı bir dildir.
- Latince sonsuz bir dildir.

Latin is a perpetual language.

- Çok akılda kalıcı bir ezgi bu.
- İnsanın diline dolanan bir ezgi bu.

This is a very catchy tune.

Bayan Brown, o uygun şekilde yemek yemezse, kalıcı kilolu olacağı konusunda Beth'i uyardı.

Mrs. Brown warned Beth that if she didn't eat properly she would be permanently overweight.

Daha fazla güç elde etmek ve onu kalıcı hale getirmek için harekete geçti.

He set it in motion to acquire more power and make it permanent.

Çalışmak için burada olmak yerine onun burada sadece kalıcı bir fikstür olduğunu anlarsın.

Instead of being here to work, you get the sense that he's simply a permanent fixture here.

Bu reklam filmi oldukça güçlü bir etki yaratıyor, özellikle de müziği oldukça akılda kalıcı.

That commercial makes a strong impression - especially the music. It stays in your head.

Olduğunu ileri sürdüğü ve bir araya geldiği için, geçici bir süre için, kalıcı olarak ayrılmak yerine,

some, and others rejected it, as Mahran asserted that two hundred and twenty

Sentetik kumaşları ütülerken yüksek ısı ayarları kullanmak sentetik kumaşları eritecek ve görülebilir kalıcı hasara sebep olacaktır, bu, çok sıcak ütünün kumaşla en uzun temas ettiği yerde çoğunlukla parlak bir alan gibi görünür.

Using high heat settings while ironing synthetic fabrics will melt the synthetic fibers and cause visible permanent damage, which often looks like a shiny area where the too-hot iron had the longest contact with the fabric.