Translation of "Yaşıyorlar" in English

0.012 sec.

Examples of using "Yaşıyorlar" in a sentence and their english translations:

Onlar yaşıyorlar.

They're alive.

Yeraltında yaşıyorlar.

They live underground.

Nerede yaşıyorlar?

Where are they living?

Bağdat'ta yaşıyorlar.

They live in Baghdad.

- Acınacak koşullarda yaşıyorlar.
- İçler acısı koşullarda yaşıyorlar.

They live in deplorable conditions.

Cezayir'de mi yaşıyorlar?

Do they live in Algeria?

Hayal dünyasında yaşıyorlar.

- They're living in a fantasy world.
- They're living in lala-land.

Ebeveynlerim Boston'da yaşıyorlar.

My parents live in Boston.

Ebeveynlerim kırsalda yaşıyorlar.

My parents live in the country.

Şimdi nerede yaşıyorlar?

Where are they living now?

Onlar banliyölerde yaşıyorlar.

They live in the suburbs.

Onlar bitişiğimizde yaşıyorlar.

They live next door to us.

Çocuklarım Moskova'da yaşıyorlar.

My children live in Moscow.

Zor hayatlar yaşıyorlar.

They live hard lives.

Farklı şehirlerde yaşıyorlar.

They live in different cities.

Moda dünyasında yaşıyorlar.

They live in the fashion world.

Bu civarda yaşıyorlar.

They live somewhere around here.

Onlar Avustralya'da yaşıyorlar.

They live in Australia.

- Kuzenlerim plaja yakın yaşıyorlar.
- Kuzenlerim sahile yakın yaşıyorlar.

My cousins live near the beach.

Bu tırtılların sırtında yaşıyorlar

they live on the back of these caterpillars

Anne babam Kyoto'da yaşıyorlar.

My parents live in Kyoto.

Onlar sadaka ile yaşıyorlar.

They are living on charity.

Rosenfelderler Wheaton, Indiana'da yaşıyorlar.

The Rosenfelders live in Wheaton, Indiana.

Onlar şehir dışında yaşıyorlar.

They live outside the city.

Onlar bu kasabada yaşıyorlar.

They live in this town.

Onlar okulun yanında yaşıyorlar.

They live near the school.

Onlar havaalanına yakın yaşıyorlar.

They live close by the airport.

On yıldır Londra'da yaşıyorlar.

They have lived in London for ten years.

Onlar kalıcı korkuyla yaşıyorlar.

They live in constant fear.

Onlar aynı devlette yaşıyorlar.

They live in the same state.

Bütçeleriyle ilgili sorunlar yaşıyorlar.

They're having problems with their budget.

Aşırı para sorunu yaşıyorlar.

They're having extreme money problems.

Onlar hangi evde yaşıyorlar?

Which house do they live in?

Onlar Üçüncü Cadde'de yaşıyorlar.

They live on Third Avenue.

Onlar bizim blokta yaşıyorlar.

They live in our block.

Onlar sefalet içinde yaşıyorlar.

They are living in misery.

Tom ve Mary yaşıyorlar.

Tom and Mary are alive.

- Onlar sokağın diğer tarafında yaşıyorlar.
- Onlar yolun diğer tarafında yaşıyorlar.

They live on the other side of the road.

Bir bakın bakalım nasıl yaşıyorlar?

Take a look and see how they live?

Onlar uyumlu bir biçimde yaşıyorlar.

- They live together in unity.
- They are living harmoniously.

On yıldır bu kasabada yaşıyorlar.

They have lived in this town for ten years.

Birçok ülke benzer sorunlar yaşıyorlar.

Many countries are experiencing similar problems.

Tom ve Mary birlikte yaşıyorlar.

Tom and Mary are living together.

İnsanlar dünyanın her yerinde yaşıyorlar.

People are living in all parts of the world.

Onlar yolun diğer tarafında yaşıyorlar.

They live on the other side of the road.

Onlar iyi bir ortamda yaşıyorlar.

They live in a good environment.

Pekin'e yakın bir şehirde yaşıyorlar.

They live in a city close to Beijing.

Onlar büyük bir evde yaşıyorlar.

They live in a big house.

İngiltere'de küçük bir köyde yaşıyorlar.

They live in a little village in England.

Onlar bir sosyal konutta yaşıyorlar.

They live in a council house.

Onlar sokağın diğer tarafında yaşıyorlar.

They live on the other side of the road.

Tom ve Mary burada yaşıyorlar.

This is where Tom and Mary live.

Onlar güzel bir bölgede yaşıyorlar.

They live in a beautiful area.

Para hakkında bir tartışma yaşıyorlar.

They're having a dispute about money.

- Onlar nerede yaşıyor?
- Nerede yaşıyorlar?

Where do they live?

Tom ve Mary nerede yaşıyorlar?

Where do Tom and Mary live?

Onlar on yıldır burada yaşıyorlar.

They have lived here for ten years.

Onlar başka bir ülkede yaşıyorlar.

They live in another country.

İnsanlar artık daha iyi yaşıyorlar.

Humans live better now.

O zaman neden burada yaşıyorlar?

Why do they live here then?

Onlar başka bir şehirde yaşıyorlar.

They live in another city.

Sami ve Leyla birlikte yaşıyorlar.

Sami and Layla live together.

Tom ve Mary hâlâ yaşıyorlar.

Tom and Mary are still alive.

Tom ve Mary, Avustralya'da yaşıyorlar.

Tom and Mary live in Australia.

- Tom ve Mary farklı eyaletlerde yaşıyorlar.
- Tom ve Mary farklı devletlerde yaşıyorlar.

Tom and Mary live in separate states.

Ve daha az ateş basması yaşıyorlar.

and they also have fewer hot flashes.

Orta ve Güney Amerika ormanlarında yaşıyorlar

They live in the jungles of Central and South America,

Bu insanlar birlikte çalışıyor ve yaşıyorlar.

We have these people living and working together.

Ve çok büyük koloniler halinde yaşıyorlar

and they live in very large colonies

O ve erkek arkadaşı birlikte yaşıyorlar.

She and her boyfriend live together.

Tom ve Mary bir bungalovda yaşıyorlar.

Tom and Mary live in a bungalow.

Şu anda sunucularımız ağır yük yaşıyorlar.

Our servers are currently experiencing heavy load.

Tom ve Mary aynı evde yaşıyorlar.

Tom and Mary live in the same house.

Kadınlar çoğunlukla erkeklerden daha uzun yaşıyorlar.

Women commonly live longer than men.

Tom ve Mary aynı caddede yaşıyorlar.

Tom and Mary live on the same street.

- Finansal zorluk çekiyorlar.
- Mali zorluklar yaşıyorlar.

They are suffering financial difficulties.

Onlar yalnızca beş gündür Brezilya'da yaşıyorlar.

They have lived in Brazil for only five days.

Onlar bizimkine yakın bir evde yaşıyorlar.

They live in a house close to ours.

Tom ve Mary kütüphanenin yakınında yaşıyorlar.

Tom and Mary live near the library.

Tom ve Mary, Üçüncü Caddede yaşıyorlar.

Tom and Mary live on Third Street.

Tom ve Mary yan dairede yaşıyorlar.

Tom and Mary live next door.

Onlar orada ormandaki bir evde yaşıyorlar.

They live in a house over there through the woods.

Onlar bizim yaşadığımız aynı sorunları yaşıyorlar.

They're having the same problems we are.

Tom ve Mary babalarıyla Boston'da yaşıyorlar.

- Tom and Mary live in Boston with their father.
- Tom and Mary live with their dad in Boston.
- Tom and Mary live with their father in Boston.
- Tom and Mary live in Boston with their dad.

Tom ve Mary aynı apartmanda yaşıyorlar.

Tom and Mary are living in the same apartment building.

Tom ve Mary doğdukları evde yaşıyorlar.

Tom and Mary live in the house they were born in.

Bütün devrimciler kahve ve patatesle yaşıyorlar.

All revolutionaries live on coffee and potatoes.

Tom ve Mary bir McMansion'da yaşıyorlar.

Tom and Mary live in a McMansion.

Tom ve Mary bir karavanda yaşıyorlar.

Tom and Mary live in a trailer.

Sami ve Leyla aynı katta yaşıyorlar.

Sami and Layla live on the same floor.

- Tom ve Mary her ikisi de Boston'da yaşıyorlar.
- Hem Tom hem de Mary Boston'da yaşıyorlar.

Tom and Mary both live in Boston.

Mary'nin anne ve babası bir konakta yaşıyorlar.

Mary's parents live in a mansion.

Onlar Moskova'nın dışında küçük bir kasabada yaşıyorlar.

They live in a small town on the outskirts of Moscow.

Onlar hala anne ve babalarıyla beraber yaşıyorlar.

They are still living with their parents.