Translation of "Kırsalda" in English

Kırsalda büyüdüm.

I grew up in the country.

Sığırlar kırsalda otlanıyorlar.

Cattle were grazing in the field.

O kırsalda yaşıyor.

She lives in the country.

Ben kırsalda yetiştirildim.

I was brought up in the country.

Ebeveynlerim kırsalda yaşıyorlar.

My parents live in the country.

Kırsalda yaşamayı sevmiyorum.

I don't like living in the country.

Tom kırsalda yaşıyor.

Tom lives in the country.

Kırsalda altı koyun vardı.

There were six sheep in the field.

Yakında kırsalda yaşamaya alışırsın.

You'll soon get used to living in the country.

Kırsalda gezmeyi zevkli buldum.

I found it pleasant walking in the country.

Kırsalda birçok ağaç vardır.

The countryside has many trees.

- Kırsalda büyüdüm.
- Taşrada büyüdüm.

I grew up in the country.

Ben kırsalda yaşamak istiyorum.

I want to live in the country.

Kırsalda yürüyüşe gitmek istiyorum.

I want to go for a walk in the countryside.

İki hafta kırsalda olacağım.

I'll be in the country two weeks.

Tom kırsalda yaşamak istiyor.

- Tom wants to live in the country.
- Tom would like to live in the country.

O, kırsalda ikamet ediyor.

He dwells in the country.

Tom kırsalda yaşamayı sevmiyor.

Tom doesn't like living in the country.

Tom kırsalda yaşamak istedi.

Tom wanted to live in the country.

Kırsalda yaşamaktan hoşlanacağımı hiç düşünmemiştim.

I never thought I would enjoy living in the country.

Ben kırsalda araba sürmeye gittim.

I went for a drive in the country.

Kırsalda güzel bir yere sahiptir.

He has a nice place in the country.

Kırsalda tamamen yalnız başına yaşar.

He lives all by himself in the country.

Kırsalda yalnız yaşamayı tercih ederim.

I would rather live alone in the country.

Kırsalda kalırken iyi zaman geçirdim.

I had a good time while I stayed in the country.

Ben kırsalda doğdum ve büyüdüm.

I was born and raised in the country.

Amcam beni kırsalda gezmeye götürdü.

My uncle took me for a ride in the countryside.

Biz uzun yıllar kırsalda yaşadık.

We lived in the country for many years.

Şehirde yaşamak kırsalda yaşamaktan oldukça farklıdır.

Living in the town is quite different from living in the country.

O, kırsalda sakin bir hayat yaşadı.

She lived a quiet life in the country.

Hayalim kırsalda sakin bir hayata götürecek.

My dream is to lead a quiet life in the country.

Hayalim kırsalda sakin bir hayat yaşamak.

My dream is to live a quiet life in the country.

Teyzem kırsalda yalnız bir evde yaşıyor.

My aunt lives in a lonely house in the country.

Kırsalda İngilizce eğitimi seviyesi çok düşük.

- The level of English instruction in Israel is very low.
- The level of English instruction in the country is very low.

Bana kırsalda yaşamak istemenin nedenini söyle.

Tell me the reason why you want to live in the countryside.

Kırsalda yaşamayı şehirde yaşamaya tercih ediyorum.

I prefer living in the country to living in the city.

Tom kırsalda biraz daha zaman geçirmek istedi.

Tom wanted to spend some time in the country.

Kışın şehirdeyim ama yaz için kırsalda kalırım.

In the winter I'm in the city, but I stay in the country for the summer.

- Savaş sırasında köyde yaşadılar.
- Savaş sırasında kırsalda yaşadılar.

They lived in the countryside during the war.

Ben şimdiye kadar ilk kez kırsalda internete bağlandım.

This is the first time I've ever connected to the Internet in the country.

Ben emekli olduğumda hayatımın geri kalanını kırsalda geçirmek istiyorum.

When I retire, I'd like to spend the rest of my life in the country.

- Babam köyde yaşıyor.
- Babam kırsalda yaşıyor.
- Babam taşrada yaşıyor.

My father lives in the country.

Ben kırsalda bir hafta geçirdikten sonra tamamen tazelenmiş hissediyorum.

I feel completely refreshed after spending a week in the country.

Tom şehir hayatından vazgeçmeye ve kırsalda yaşamaya karar verdi.

Tom decided to give up city life and live in the country.

Bence kırsalda şehirde olduğundan daha fazla koca yürekli insan var.

I think that there are more people in the countryside with a big heart than there are in the city.

- Babam şehir dışında yaşıyor.
- Babam köyde yaşıyor.
- Babam kırsalda yaşıyor.
- Babam taşrada yaşıyor.

My father lives in the country.

Onun şehirde mi veya kırsalda mı yaşayıp yaşamadığı benim için hiç fark etmez.

It makes no difference to me whether she lives in the city or in the country.