Translation of "Koyun" in English

İyi koyun.

Good sheep!

İyi koyun!

Good sheep!

Koyun meler.

The sheep bleats.

Yazılı olarak koyun.

Put that in writing.

Arabayı garaja koyun.

Put the car into the garage.

Hayvanları kafese koyun.

Put the animals into the cage.

Silahlarınızı yere koyun.

- Put down your weapons!
- Put down your weapons.

Parmağınızı buraya koyun.

Put your finger on this.

Kitabı yerine koyun.

Put the book back in place.

Koyun kürkü kabarıktır.

Sheep fur is fluffy.

Sebzeleri süzgece koyun.

Put the vegetables in the strainer.

Tom'u işe koyun.

Put Tom to work.

Çöpü dışarı koyun.

Put the garbage outside.

O, koyun kırpıyor.

He is shearing the sheep.

Koyun ot yer.

The sheep eat grass.

Silahları yere koyun!

Weapons on the ground!

Çantaları oraya koyun.

Put the bags over there.

Pastayı masaya koyun.

Set the cake out on the table.

- Bana bir koyun çiz.
- Bana bir koyun çizin.

- Draw me a sheep!
- Draw me a sheep.

Koyun gözlerinin etrafında siyah halkaları olan beyaz bir koyun.

The sheep is white with black rings around her eyes.

Değerli eşyalarınızı kasaya koyun.

Put your valuables in the safe.

Biraz daha şeker koyun.

Put in a little more sugar.

Koyun bize yün verir.

- Sheep provide us with wool.
- Sheep give us wool.

Çocukların alamayacağı yere koyun.

Put it where children can't get at it.

Kitabı masanın üzerine koyun.

Put the book on the desk.

Kırsalda altı koyun vardı.

There were six sheep in the field.

Sözcükleri alfabetik sıraya koyun.

Put the words in alphabetical order.

Kitabı alt rafa koyun.

Put the book on the bottom shelf.

Tom bir koyun kesiyor.

Tom is slaughtering a sheep.

Hiç koyun kırptın mı?

Have you ever sheared a sheep?

Hiç koyun kestin mi?

Have you ever slaughtered a sheep?

Bana bir koyun çiz.

Draw me a sheep.

Tom bir koyun çiftçisi.

Tom is a sheep farmer.

Yemek soğuksa, mikrodalgaya koyun.

If the food's cold, put it in the microwave.

Paketi masanın üzerine koyun.

Put the package on top of the table.

Kitapları rafa geri koyun.

Put those books back on the shelf.

Bir koyun sürüsü gördüm.

I saw a flock of sheep.

Termometreyi kolunuzun altına koyun.

Put the thermometer under your arm.

Koyun damla hastalığından ölüyor.

The sheep is dying of gid.

Bana bir koyun çiz...

Draw me a sheep...

Bu paketi kenara koyun.

Put this package aside.

Yatağa iki battaniye koyun.

Put two blankets on the bed.

Tom koyun gibi sırıttı.

Tom grinned sheepishly.

Pizzaya biraz fesleğen koyun.

Put some basil on the pizza.

Onu masamın üstüne koyun.

Put that on my desk.

Lütfen çorapları sepete koyun.

Please put socks in the basket.

Çöp kutularını dışarıya koyun.

- Put the garbage outside.
- Put the rubbish outside.
- Put the bins out.

Biraz daha tuz koyun.

Put on a bit more salt.

Bir koyun olmamak için, ama bir koyun almak için pazara gidin.

You go to the bazaar not to become a sheep, but to buy sheep.

Dağ yamaçlarında birkaç koyun eğilimi,

tending a few sheep on the mountain slopes,

Lütfen bagajınızı bu teraziye koyun.

Please put your baggage on this scale.

Bir oğlan koyun sürüsünü güdüyordu.

A boy was driving a flock of sheep.

O peynir koyun sütünden yapılır.

- That cheese is made from sheep's milk.
- This cheese is made from sheep's milk.

Koyun veya keçi mi bu?

Is this a sheep or a goat?

Merada bir sürü koyun var.

There are a lot of sheep in the pasture.

Bir koyun nasıl ses çıkarır?

What sound does a sheep make?

Bu kapları çekmeceye koyun lütfen.

Put these dishes inside the drawer, please.

Tom Mary'ye koyun gibi gülümsedi.

Tom smiled at Mary sheepishly.

Bu peynir koyun sütünden yapılmış.

This cheese is made from sheep's milk.

Kahverengi kağıt torbanın içine koyun.

Put it in a brown paper bag.

Düğünden sonra elbiseyi kutuya koyun.

Put away the dress in the box after the wedding.

Ölü bir koyun ateşten korkmaz.

A dead sheep does not fear the fire.

Koyun kırpan kimse koyunları kırptı.

The shearer sheared the sheep.

Çantaları dikkatle rafın üzerine koyun.

Put the suitcases carefully on the rack.

Bu mektupları posta kutusuna koyun.

Put these letters in the mail box.

Odama bir sürahi koyun lütfen.

Please put a pitcher of water in my room.

Bir koyun sürüsü tarlalarda otluyordu.

A flock of sheep was grazing in the fields.

Tüm çöpleri bu varile koyun.

Put all the rubbish in the barrel.

Sen koyun kırpıyorsun, değil mi?

You are shearing the sheep, aren't you?

Tom bir koyun çiftliğinde çalışıyor.

Tom works on a sheep farm.

Kitaplarınızı ve defterlerinizi yerine koyun.

Put away your books and notebooks.

Yumurtaları kaynar suyun içine koyun.

Put the eggs into the boiling water.

Onu bulduğunuz yere geri koyun.

Put that back where you found it.

Sadece masaya bir oyuncak koyun.

You just put a toy down on the table.

Cümlelerinizin sonunda bir nokta koyun!

Put a point at the end of your sentences!

Koyun hakkında pek bilgim yok.

I don't know much about sheep.

Islak şemsiyenizi bu çantaya koyun.

Put your wet umbrella in this bag.

Havuzun üzerine bir plastik tabak koyun

put a plastic plate over the pool

Kahveme bir küp şeker koyun lütfen.

Please put a lump of sugar in my coffee.

Tom'un amcası çok sayıda koyun besliyor.

Tom's uncle keeps a lot of sheep.

İki koyun bir kurt tarafından öldürüldü.

Two sheep were killed by a wolf.

Tabiri caizse, o başıboş bir koyun.

He is, as it were, a stray sheep.

Bu sürüde kaç tane koyun var?

How many sheep are there in this flock?

Biz de inek ve koyun yetiştirebileceğiz.

We will be able to raise cows and sheep, too.

Ayakkabıların ıslak. Onları ateşin yakınına koyun.

Your shoes are wet. Put them near the fire.

Tom gözlerini kapatıp koyun saymaya başladı.

Tom closed his eyes and began to count sheep.

Anahtarı kontağa koyun ve motoru çalıştırın.

Put the key in the ignition and start the engine.

Onu kağıt bir torba içine koyun.

Put it into a paper bag.

İlacı çocukların ulaşamayacağı bir yere koyun.

Put medicine out of the reach of children.

Sobanın üzerine bir su kabı koyun.

Put a pan of water on the stove.

Tüm atık kağıtlarınızı bu sepete koyun.

Put all your waste paper in this basket.

Lütfen adınızı ve adresinizi koyun lütfen.

Please put your name and address, please.

Parantez içindeki kelimeleri kısaltılmış şekle koyun.

Put the words in parentheses into abbreviated form.

Lütfen bu kitabı en üste koyun.

Please put this book on the very top.

Eti buzdolabına koyun, aksi takdirde bozulur.

Put the meat in the refrigerator, or it will rot.

Sarımsakları büyük bir karıştırma kabına koyun.

Put the yolks in a large mixing bowl.