Translation of "Buldum" in Arabic

0.009 sec.

Examples of using "Buldum" in a sentence and their arabic translations:

Sonunda buldum.

‫ها قد ظهرت.‬

Ve buldum.

ووجدت واحدة.

Binayı buldum.

أنا وجدت البناء.

Kırılmış insanlar buldum.

وجدتُ أشخاصاً محطَّمين.

Ama onu buldum

ولكني عثرت عليه.

Ne aradığımı buldum.

سأجد ما كنت أبحث عنه.

Sonunda onu buldum.

- لقد وجدتها أخيرا.
- و أخيرا وجدتها.

Aradığım anahtarı buldum.

وجت المفتاح الذي كنت أبحث عنه.

Bir çözüm buldum!

وجدت حلا!

Ezilen genç insanlar buldum.

بين عوائلهم والبلاد التي ولدوا فيها.

Bu kopuklukta bağlantı buldum.

من خلال التفكك، وجدت الترابط.

Ona bir iş buldum.

وجدت له عملا.

Sonunda bir iş buldum.

أخيراً، وجدت وظيفة.

Onu evinde uyurken buldum.

وجدته نائما في بيته.

Tom'u nargile içerken buldum.

عثرت عل توم يدخن النرجيلة.

Ben de bunu buldum.

أنا وجدت ذلك أيضا.

Çevremde uygun bir destek buldum

ولدي الدعم المناسب حولي

İyi bir Meksika restoranı buldum.

وجدت مطعما مكسيكيا جيدا.

Oteli yabancı turistlerle dolu buldum.

لقد وجدت الفندق مزدحم بالسياح الاجانب .

Odaya girdiğimde bir köpek buldum.

عندما دخلت الغرفة، وجدت كلبًا.

Benimle aynı fikre sahip destekçiler buldum

وجدت مناصرين الذين لديهم نفس الفكرة في نفس الوقت،

Bakın bunu ben buldum çocuklar diye

انظر ، لقد وجدت هذا لأن الأطفال

Sonunda uygun bir çift ayakkabı buldum.

و أخيرا وجدت حذاءا على مقاسي.

Ve kendimi kampüsten 8 mil uzakta buldum,

وانتهى الأمر وأنا أبعد ثمانية أميال عن الحرم الجامعي

Mutfakta buruşuk, turuncu bir kâğıt parçası buldum.

وجدت ورقة برتقالية مكومة في مطبخي.

Bana iş vermeyi kabul eden birini buldum

ووجدت شخصاً تمكنت من اقناعه لإعطائي وظيفة

Burada bir şey buldum, bakın. Evet. Çabuk!

‫رأيت شيئاً هنا للتو، انظر.‬ ‫أجل. بسرعة!‬

Onu bir tulumun içinde yere eğilmiş buldum.

وجدته منحنيا على الأرض مرتديًا الرداء وحيد القطعة.

Ben biraz kurutulmuş tuzlu sığır eti buldum.

أنا وجدت بعض لحم البقر المجفف المملح.

Zihnimizin içine düştüğü bir tuzağın var olduğunu buldum.

اكتشفت أن هناك فخ تقع فيه عقولنا.

Büyük bir metal kapı buldum, tırmanıp atlamaya çalıştım,

‫وجدت بوابة معدنية ضخمة‬ ‫حاولت تسلقها والقفز فوقها‬

Ben, suitleri ferah, kanapeleri geniş sandviçleri bol buldum.

لقد وجدت اجنحة الفندق واسع ، الأرائك مريحة ، الشطائر وفيرة.

Bir gazeteci olarak kamerayı çevreye tutar halde buldum kendimi,

كصحفي، وجدت نفسي أدير العدسة

Sonunda karıncada da kendime göre bir özellik buldum yani

لقد وجدت أخيرا ميزة لنفسي في النملة.

Yalnızca bu tür bir iddiayla kendimi okyanus biliminin içinde buldum.

لقد انجذبت إلى علوم المحيطات بسبب مثل هذه التحديات.

çok özel bir yer buldum. Çünkü orman, dalgaların etkisini azaltıyor.

‫المحمية بمساحة كبيرة من غابة عشب البحر.‬ ‫لأن الغابة نفسها تخمّد قوة الموجة.‬

Çünkü kendimi o ana kadar ki en içler acısı halde buldum.

لأنّي وجدت نفسي في أكثر الأوضاع إثارة للشفقة على الإطلاق..

Orada çok yetenekli ve özverili bilim insanlarından oluşan bir ekip buldum

وجدت فريقَا من ذوي الكفاءة العالية والعلماء المتفانين هناك.

Ve kendimi ait olduğum yerin orası olduğu düşüncesiyle baş başa buldum

وخطر ببالي أن هذا هو المكان الذي أنتمي إليه

- Eve vardığımda cüzdanımı kaybettiğimi anladım.
- Eve gittiğimde, kaybetmiş olduğum cüzdanımı buldum.

عندما عدت إلى المنزل ، اكتشفت أني أضعت محفظتي.

Bir süpermarkette yarı zamanlı çalışırken, oysa diğerleri değilken bazı müşterileri çok kibar buldum.

وجدتُ لمّا عملتُ بدوام جزئي في سوق أن بعض الزبائن كانوا مؤدبين فيما كان غيرهم على حال غيرِها.