Translation of "Ebeveynlerim" in English

Ebeveynlerim duyabiliyor

My parents are hearing,

Ebeveynlerim öfkeliydi.

My parents were furious.

Ebeveynlerim boşandı.

My parents got divorced.

Ebeveynlerim bilmiyor.

My parents don't know.

Ebeveynlerim nerede?

Where are my parents?

Ebeveynlerim boşanıyor.

My parents are getting divorced.

Ebeveynlerim uyuyor.

My parents are asleep.

Ebeveynlerim öldü.

My parents are dead.

Ebeveynlerim tartışıyor.

- My parents are quarrelling.
- My parents quarrel.
- My parents are quarreling.

Ebeveynlerim harika.

My parents are great.

Ebeveynlerim İspanyol.

My parents are Spanish.

Ebeveynlerim öğretmendi.

My parents were teachers.

Ebeveynlerim Avustralya'da.

My parents are in Australia.

Ebeveynlerim ayrıldı.

My parents have separated.

Ebeveynlerim öğretmendir.

My parents are teachers.

Ebeveynlerim birbirini seviyor.

My parents love each other.

Ebeveynlerim çok katı.

My parents are very strict.

Ebeveynlerim şehir dışında.

My parents are out of town.

Ebeveynlerim orada olmayacaklar.

My parents aren't going to be there.

Ebeveynlerim Boston'da yaşıyorlar.

My parents live in Boston.

Ya ebeveynlerim öğrenirse?

What if my parents find out?

Ebeveynlerim kırsalda yaşıyorlar.

My parents live in the country.

Ebeveynlerim seni sevecekler.

My parents are going to love you.

Ebeveynlerim artık yaşamıyor.

My parents are no longer living.

Ebeveynlerim sürekli tartışıyor.

My parents are constantly arguing.

Bunlar benim ebeveynlerim.

- These are my parents.
- Those are my parents.

Ebeveynlerim ziyaret ediyor.

My parents are visiting.

Ebeveynlerim mutlu olacak.

My parents will be happy.

Ebeveynlerim boşandığında gençtim.

I was young when my parents got divorced.

Ebeveynlerim benden korkuyor.

My parents are afraid of me.

İnanılmaz ebeveynlerim vardı.

I had incredible parents.

Ebeveynlerim beni attı.

My parents threw me out.

Ebeveynlerim Avustralya'da yaşıyor.

My parents live in Australia.

Onlar benim ebeveynlerim değiller.

They aren't my parents.

Ebeveynlerim Tom'u görmemi yasakladı.

My parents forbade me from seeing Tom.

Ebeveynlerim çıkmama izin vermeyecek.

My parents won't let me date.

Ebeveynlerim benimle gurur duyardı.

My parents were proud of me.

Ebeveynlerim bile benden hoşlanmıyor.

Even my parents don't like me.

Ebeveynlerim torunlarını gerçekten seviyor.

My parents really love their grandchildren.

Ebeveynlerim henüz yaşlı değiller.

My parents aren't old yet.

Ebeveynlerim haberi duyduğuna şaşırdı.

My parents were surprised to hear the news.

Ebeveynlerim giyinme tarzımı sevmiyor.

My parents don’t like the way I dress.

Ebeveynlerim yarın geri geliyor.

My parents are coming back tomorrow.

Ebeveynlerim tanışma randevusunda tanıştılar.

My parents met on a blind date.

Ebeveynlerim beninle gurur duymalı.

My parents should be proud of me.

Ebeveynlerim hakkında öyle konuşma!

Don't talk about my parents like that!

Ebeveynlerim ondan nefret ediyor.

My parents hate her.

Ebeveynlerim meslek seçimimi onaylamıyor.

My parents don't approve of my career choice.

Ebeveynlerim erkek arkadaşımı onaylamıyorlar.

My parents don't approve of my boyfriend.

Ebeveynlerim kız arkadaşımı onaylamıyorlar.

My parents don't approve of my girlfriend.

Ebeveynlerim benimle gurur duyacak.

My parents will be proud of me.

Ben gençken ebeveynlerim boşandı.

My parents got divorced when I was young.

Ebeveynlerim çok eski kafalı.

My parents are very old fashioned.

Ebeveynlerim beni oraya gönderdi.

My parents made me go there.

Ebeveynlerim onun arkadaşını tanıyorlar.

My parents are familiar with her friend.

Benim ebeveynlerim muhafazakâr Mormon'lardır.

My parents are conservative Mormons.

Ebeveynlerim beni vaftiz etmedi.

My parents did not baptize me.

Ebeveynlerim 2013'te öldü.

My parents died in 2013.

Ebeveynlerim boşanalı çok oldu.

- My parents got divorced long ago.
- My parents have been divorced for a long time.

Ebeveynlerim oraya gitmeme izin verdi.

My parents let me go there.

Ebeveynlerim Tom'la tekrar görüşmemi yasakladı.

My parents forbade me to see Tom again.

Ebeveynlerim beni her gün arar.

My parents call me up every day.

Ebeveynlerim bana bir kartpostal gönderdiler.

My parents sent me a postcard.

Ebeveynlerim her zaman ona bağlıdır.

My parents are always dependent on him.

Ebeveynlerim büyüklerime saygı göstermemi söyledi.

- My parents taught me to show respect to my elders.
- My parents told me to honor my elders.

Ebeveynlerim şu an evde değil.

My parents aren't home right now.

Ebeveynlerim az önce istasyona vardılar.

My parents have just arrived at the station.

Onlar benim gerçek ebeveynlerim değil.

- They are not my real parents.
- They're not my real parents.
- They aren't my real parents.

Ebeveynlerim beni seyahat etmekten vazgeçirdi.

My parents discouraged me from traveling.

Ebeveynlerim muhtemelen endişe etmeye başlıyor?

My parents are probably starting to worry.

Ebeveynlerim bir doktor olmamı bekliyor.

My parents expect me to become a doctor.

Ebeveynlerim benim için yemek pişirir.

My parents cook for me.

Büyük ebeveynlerim geçen yüzyılda doğdu.

My grandparents were born in the last century.

Tam ebeveynlerim giderken eve vardım.

I arrived home just as my parents were leaving.

Ebeveynlerim ve ben yakın değiliz.

My parents and I aren't close.

Ebeveynlerim gelmeden önce evi temizleyeceğim.

I'll clean up the house before my parents come.

Ebeveynlerim büyük bir evde yaşıyor.

My parents live in a big house.

Ebeveynlerim Tom'u tekrar görmemi yasakladılar.

My parents prohibited me from seeing Tom again.

Ebeveynlerim ben üç yaşındayken öldü.

- My parents died when I was three.
- My parents died when I was three years old.

Ebeveynlerim oraya yalnız gitmeme itiraz ettiler.

My parents objected to my going there alone.

Ebeveynlerim size en iyi dileklerini gönderdi.

My parents send you their best regards.

Ebeveynlerim gelmeden önce evi temizlemek istiyorum.

I want to clean the house before my parents come.

Ebeveynlerim her kış kayak yapmaktan hoşlanır.

My parents enjoy skiing every winter.

Keşke ebeveynlerim bunu yapmama izin verse.

- I wish my parents would let me do that.
- I wish that my parents would let me do that.

Ebeveynlerim endişelenmeye başlamadan önce eve gitmeliyim.

I should go home before my parents start to worry.

Ebeveynlerim dönmeden önce evi temizlemek istiyorum.

I want to clean the house before my parents return.

Tom ve Mary benim ebeveynlerim değiller.

Tom and Mary aren't my parents.

Ebeveynlerim beni yalnız seyahat etmekten vazgeçirdi.

My parents discouraged me from traveling alone.

Ebeveynlerim denizde yalnız yüzmeme izin vermedi.

My parents never allowed me to swim alone in the sea.

Bence ebeveynlerim benden bir şey saklıyor.

I think my parents are hiding something from me.