Translation of "Istemiyorlar" in English

- Yaşlanmak istemiyorlar.
- Büyümek istemiyorlar.

They don't want to grow old.

Onu kullanmak istemiyorlar.

They don't want to use it.

Onu kullanmanı istemiyorlar.

They don't want you to use it.

İnsanlar ölmek istemiyorlar.

People don't want to die.

Tom'u orada istemiyorlar.

They don't want Tom there.

Birlikte yaşamak istemiyorlar.

They don't want to live together.

Onlar yardım istemiyorlar.

They don't want assistance.

Onlar seni istemiyorlar.

They don't want you.

Onlar ayrılmak istemiyorlar.

They don't want to leave.

Beni görmek istemiyorlar.

They don't want to see me.

Ne yaptıklarını görmemizi istemiyorlar.

They don't want us to see what they're doing.

Bizim birlikte çalışmamızı istemiyorlar.

They don't want us working together.

Onlar artık kaybetmek istemiyorlar.

They don't want to lose any more.

Onlar kredi kullanmak istemiyorlar.

They don't want to use credit.

Onlar bizi burada istemiyorlar.

They don't want us here.

Onlar Tom'u geri istemiyorlar.

They don't want Tom back.

Fakat evin içinde konuşmak istemiyorlar,

but they don't want to talk about rape inside the home,

Onlar insanların bağımsız olmalarını istemiyorlar.

They do not want the people to be independent.

Tom ve Mary çocuk istemiyorlar.

Tom and Mary don't want children.

Ya istemiyorlar ya da yapamıyorlar.

Either they don't want to or they can't.

Bunu tek başlarına yapmak istemiyorlar.

They don't want to do it by themselves.

Onlar sadece oraya gitmemizi istemiyorlar.

They just don't want us going in there.

Kadınlar genellikle benimle konuşmak istemiyorlar.

Women don't usually want to talk with me.

Tom ve Mary bizi burada istemiyorlar.

Tom and Mary don't want us here.

O pozisyon için bir kadın istemiyorlar.

They don't want a woman for that position.

Belki de onlar pozisyonlarını vermek istemiyorlar.

Maybe they don't want to give away their positions.

Tom ve Mary seninle konuşmak istemiyorlar.

Tom and Mary don't want to speak with you.

Tom ve Mary trenle gitmek istemiyorlar.

Tom and Mary don't want to go by train.

Çünkü bir arzu nesnesi olarak görülmek istemiyorlar.

because they don't want to be seen as a lust object.

Tom ve Mary bunu kendileri yapmak istemiyorlar.

Tom and Mary don't want to do that themselves.

Tom ve Mary bunu birlikte yapmak istemiyorlar.

Tom and Mary don't want to do that together.

Tom ve Mary birlikte seyahat etmek istemiyorlar.

Tom and Mary don't want to travel together.

Tom ve Mary birlikte şarkı söylemek istemiyorlar.

Tom and Mary don't want to sing together.

Tom ve Mary hiçbir şey söylemek istemiyorlar.

Tom and Mary don't want to say anything.

Yollarından çekilmeni istiyorlar ama sizi yok etmek istemiyorlar,

They really just want you out of the way, but they never want to destroy you as a person

Gelecekle ilgili endişeler yüzünden ikisi de çocuk istemiyorlar.

Due to worries about the future, both of them do not want children.

Bu öğrenciler öğrenmek istemiyorlar. Sadece kendilerini eğlendirmek istiyorlar.

These students don't want to learn. They just want to enjoy themselves.

Tom ve Mary kendi başlarına eve gitmek istemiyorlar.

Tom and Mary don't want to walk home by themselves.

Tom ve Mary bunu tek başlarına yapmak istemiyorlar.

Tom and Mary don't want to do that by themselves.

O ikisi şu anda çok meşguller, seninle konuşmak istemiyorlar.

The two of them are two busy now; they can't talk to you.

Onlar özgürlüklerini korumak istemiyorlar. Onlar onları ortadan kaldırmak istiyorlar.

They don't want to protect your freedoms. They want to take them away.

Tom ve Mary, John'un onu yapmasına yardımcı olmak istemiyorlar.

Tom and Mary don't want to help John do that.

Onlar kendilerini Hristiyan Avrupa'nın geleneklerine adapte etmek istemiyorlar ve edemezlerde.

They can't and they don't want to adapt themselves to the customs of Christian Europe.