Translation of "Büyümek" in English

0.002 sec.

Examples of using "Büyümek" in a sentence and their english translations:

Büyümek istemiyorum.

I don't want to grow up.

Büyümek heyecanlıydı.

Growing up was exciting.

- Yaşlanmak istemiyorlar.
- Büyümek istemiyorlar.

They don't want to grow old.

Büyümek istiyorsan, çok süt içmek zorundasın.

If you want to grow up, you have to drink a lot of milk.

Tom iki dilli büyümek için şanslıydı.

Tom was lucky to grow up bilingual.

Boston büyümek için harika bir yerdi.

Boston was a great place to grow up.

Meyve ağaçları büyümek için geniş bir alan alanı gerektirir.

Fruit trees require a large amount of space in which to grow.

Büyümek ve karmaşık hale gelmek için yaşam oksijene ihtiyaç duyar.

You see, life needs oxygen to get big and complex.

İyi büyümek için, bu bitkilerin çok fazla nem içermeyen toprağa ihtiyacı var.

In order to grow well, these plants need soil that does not contain too much moisture.

Yani kısacası onları bir odaya koydu ve dedi ki '' Bakın, şimdiden itibaren, size büyümek

So essentially he put them in a room and said “Look, from now on, I will give you whatever