Translation of "Inkâr" in English

- İnkâr etmeye çalışma.
- Boşuna inkâr etme.

Don't bother denying it.

Bunu inkâr etmiyorum.

I'm not denying it.

- Sami bunu inkâr edemezdi.
- Sami bunu inkâr edemedi.

Sami couldn't deny that.

Hayatım boyunca inkâr ettiğim

Those very limits I'd spent my whole life denying

Bunu inkâr eden zihniyet,

the mindset that denies that,

Elbette, bunu inkâr ediyorum.

Of course, I'm denying it.

İnkâr etmek yararsız olacaktı.

Denial would have been useless.

Onunla buluştuğunu inkâr etti.

He denied having met her.

İnkâr korkunç bir şeydir.

Denial is a terrible thing.

- Bu inkâr edilemez.
- Bu yadsınamaz.

- That can't be denied.
- That cannot be denied.

Tom bunu söylediğini inkâr etti.

Tom denied saying that.

Bunu inkâr etmenin faydası yok.

It's useless to deny it.

Onun inkâr edilemez olduğunu düşünüyorum.

I think that's undeniable.

Tom bunu yaptığını inkâr ediyor.

Tom denies having done that.

Tom bunu yaptığını inkâr etti.

Tom has denied doing that.

O, medenî durumunu inkâr etti.

- He denied his marital status.
- She denied her marital status.

Evrenin döngüsel ritmini inkâr eden zihniyet

the cyclical rhythms of the universe,

Onun bunu yapmadığı gerçeği inkâr edilemez.

The fact that he did not do it cannot be denied.

50 yıllık ırkçı yasayı mümkün kılan bir inkâr.

while people convince themselves that they are doing nothing wrong.

Tom suçlamasını Mary'nin inkâr edemeyeceği bir delille destekledi.

Tom supported his accusation with evidence Mary couldn't deny.

Ve sanırım Richard'a olanlar konusunda muhtemelen gerçeği inkâr ettiler.

and I think they were probably in denial about what was happening with Richard.

Ve zorlu bir süreç olduğunu inkâr etmekten daha iyi.

and pretend it wasn't really hard.

Horoz ötmeden önce sen beni üç kez inkâr edeceksin.

Before the cock crows, you will deny me three times.

- Tom her şeyi inkâr ediyor.
- Tom her şeyi reddediyor.

Tom denies everything.

- Rüşvet kabul ettiğini inkar etti.
- Rüşveti kabul ettiğini inkâr etti.

He denied that he had accepted the bribe.

- Tom rüşveti kabul ettiğini yalanladı.
- Tom rüşveti kabul ettiğini inkâr etti.
- Tom rüşveti kabul ettiğini reddetti.

- Tom denied that he had accepted the bribe.
- Tom denied he had accepted the bribe.