Translation of "Yararsız" in English

0.003 sec.

Examples of using "Yararsız" in a sentence and their english translations:

O yararsız.

That's pointless.

Yararsız iş yoktur.

There's no job without benefit.

O, tamamen yararsız.

He's totally useless.

O vergi tamamen yararsız.

That tax is completely useless.

Bu sözlük neredeyse yararsız.

This dictionary is nearly useless.

Bu sözlük tamamen yararsız.

This dictionary is completely useless.

Şimdi greve gitmek yararsız.

It is useless to go on strike now.

İnkâr etmek yararsız olacaktı.

Denial would have been useless.

- Kendine yararsız sorular sormayı durdur.
- Kendine yararsız sorular sormayı kes.

Stop asking yourself useless questions.

Cep harçlığını yararsız şeylere harcama.

Don't waste your allowance on useless things.

O, işinin yararsız olduğunu düşünüyor.

She thinks her job is pointless.

Kendine yararsız sorular sormayı durdur.

Stop asking yourself useless questions.

Tom bunun yararsız olduğunu biliyor.

- Tom knows it's useless.
- Tom knows that it's useless.

Bunun yararsız olduğunu fark ettik.

- We realized it was pointless.
- We realized that it was pointless.

Tüm çabalarımın yararsız olduğu ortaya çıktı.

All my efforts turned out to be useless.

Tom tartışmanın yararsız olduğunu fark etti.

Tom realized it was useless to argue.

- Bu tamamen işe yaramaz.
- Bu tamamen yararsız.

- It's totally useless.
- It's perfectly useless.
- This is completely useless.

- Bu sözlük hiç faydalı değil.
- Bu sözlük tamamen yararsız.

- This dictionary is not useful at all.
- This dictionary is completely useless.
- This dictionary isn't useful at all.

Birçok kişi antibiyotiklerin virüslere karşı yararsız olduklarının farkında değiller.

Many people don't realize that antibiotics are ineffective against viruses.

Burada yararsız bir sürü ıvır zıvırdan başka bir şey yok.

There's nothing in here but a lot of useless junk.

- Sana bunun anlamsız olmadığını söyledim.
- Sana bunun yararsız olmadığını söyledim.

I told you it wasn't pointless.

Bize yardım etmesi için Tom'u ikna etmeye çalışmak yararsız olurdu.

It would be useless to try to convince Tom to help us.

Onu yapması için Tom'u ikna etmeye çalışmanın yararsız olacağını biliyorum.

I know it would be useless to try to convince Tom to do that.

- Doğada hiçbir şey lüzumsuz değildir.
- Doğada hiçbir şey kullanışsız değildir.
- Doğada hiçbir şey yararsız değildir.

Nothing in nature is useless.