Translation of "Ihtiyaçlarını" in English

0.003 sec.

Examples of using "Ihtiyaçlarını" in a sentence and their english translations:

Ailemin ihtiyaçlarını karşılıyorum.

I provide for the needs of my family.

Bu besin ihtiyaçlarını ise

this nutrient needs

Biz senin ihtiyaçlarını karşılayamayız.

- We cannot meet your needs.
- We can't meet your needs.

Onların ihtiyaçlarını karşılamak büyük bir zorluk.

Meeting their needs will be a big challenge.

Şirketimizin ilk önceliği, müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılamaktır.

Our company's first priority is meeting our customers' needs.

İnsanlar gelecekteki ihtiyaçlarını hafife alma eğilimindedir.

People have a tendency to underestimate their future needs.

Bu onların müşterilerinin ihtiyaçlarını dinlediğini gösteriyor.

This shows they have listened to the needs of their clients.

Onlar yaşlı insanların özel ihtiyaçlarını dikkate alamadılar.

They failed to take into account the special needs of old people.

Bu yeni otobüs servisi sakinlerin ihtiyaçlarını karşılayacak.

This new bus service will meet the residents' needs.

Sami, çocuklarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koydu.

Sami put the needs of his children before his own needs.

O, ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak için gece gündüz çalışır.

He works day and night to provide for his family.

Bazı insanlar, yiyecek ve diğer ihtiyaçlarını satın alamıyorlardı.

Some people could not buy food or other necessities.

Yoksul adam diğer insanlardan bağımsızdır ve yalnızca kendi ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır. Zengin adam ise kendi ihtiyaçlarında bağımsızdır ama diğer insanların ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır.

- A man who is poor, but independent of other people, is only dominated by his needs. A man who is rich, but dependent, is subordinate to another person, or to several.
- The poor man is independent of other people, and only has to answer to his needs. The rich man is independent of his needs, but has to answer to other people.

Dünyanın pek çok yerinde, herkesin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli yiyecek yoktur.

- In many parts of the world, there is not enough food to meet everyone's needs.
- In many parts of the world, there's not enough food to meet everyone's needs.
- In many parts of the world, there isn't enough food to meet everyone's needs.

O ihtiyaçlarını karşılamak için bir karıya ve iki küçük çocuğa sahiptir.

He has a wife and two young children to provide for.

Senin ve kız kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.

I'm trying my best to provide for you and your sister.

Senin ve erkek kardeşinin ihtiyaçlarını karşılamak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.

I'm trying my best to provide for you and your brother.

VISUACT çeşitli ortamları ve müşterilerimizin ihtiyaçlarını esnek şekilde destekler ve operasyonel işlemleri sunar.

VISUACT supports flexibly the varied environments and needs of our customers and offers a variety of operational procedures.