Translation of "Zorluk" in English

0.011 sec.

Examples of using "Zorluk" in a sentence and their english translations:

Bu bir zorluk

That's a challenge,

Hayatta zorluk seçimdir.

The difficulty in life is the choice.

Bu zorluk aşılmalı.

This challenge must be overcome.

Konsantre olmada zorluk çekiyorum.

I have difficulty concentrating.

Havaalanına giderken zorluk çektim.

I had a hard time getting to the airport.

İsyan, zorluk olmadan bastırıldı.

The riot was suppressed without difficulty.

Tom işitmekte zorluk çekiyor.

Tom has a hard time hearing.

Nefes almada zorluk çekiyorum.

- I have difficulty breathing.
- I've been having trouble breathing.

Tom birçok zorluk içinde.

- Tom is in a lot of trouble.
- Tom is in big trouble.

Hapları yutmakta zorluk çekiyorum.

I have trouble swallowing pills.

Gizemi açıklamada zorluk çekmedi.

He had no difficulty in explaining the mystery.

O büyük zorluk içinde.

She's in big trouble.

Uyumakta zorluk mu yaşıyorsunuz?

Are you having trouble sleeping?

Onu anlamakta zorluk çekiyorum.

I have difficulty in understanding him.

Sadece bir zorluk var.

There's only one difficulty.

Bunu bulmada zorluk yaşıyorum.

I'm having difficulty figuring this out.

Ben uyumakta zorluk çekiyordum.

I was having trouble sleeping.

Sorunu çözmede zorluk çektim.

I had difficulty working out the problem.

Başlangıçta büyük zorluk yaşadım.

I had great difficulty at the beginning.

Planı uygulamada zorluk çekmedim.

I had no difficulty in carrying the plan out.

Golf oynamakta zorluk çekiyorum.

It isn't easy for me to play golf.

Zorluk olması halinde, sorabilirsin.

In case of whatever difficulty, you may ask.

Bugün çok zorluk yaşadım.

Today, I had a lot of troubles.

Evini bulmakta zorluk çekmedim.

I had no difficulty finding your house.

Kiramı ödemede zorluk çekiyorum.

I have difficulty paying my rent.

Tom yürümekte zorluk çekiyor.

Tom is having difficulty walking.

Her zorluk bir fırsattır.

Every challenge is an opportunity.

Uykuya dalmakta zorluk çekmedim.

I had no trouble falling asleep.

Evini bulmakta zorluk yaşadım.

I had trouble finding your house.

Bunu yaparken zorluk çektim.

I had difficulty doing that.

Bunu yaparken zorluk çekmiştim.

I had a difficult time doing that.

Taksi bulmakta zorluk yaşadım.

I had a hard time finding a taxi.

İş bulmakta zorluk yaşadım.

I had a hard time finding work.

Bizim gözlerimiz görmekte zorluk çeker.

Our eyes struggle to see.

İnsanlar zorluk ve acı çekiyordu,

People were suffering and struggling,

Birbiri ardına bir zorluk vardı.

One difficulty after another arose.

Zorluk zamanlarında bize yardımcı olur.

It helps us in times of difficulty.

Onun ofisini bulmada zorluk çekmedim.

I had no difficulty in finding his office.

O kilo vermede zorluk çekiyor.

He is having a hard time losing weight.

Nehri yüzerek geçmede zorluk çekmedi.

He had no difficulty swimming across the river.

Tom uykuya dalmakta zorluk yaşadı.

Tom had trouble falling asleep.

O, ağaçlara tırmanmada zorluk çekmiyor.

He has no trouble climbing trees.

O, zorluk olmadan ağaca çıkar.

He gets up the tree without difficulty.

Problemi çözmede bir zorluk çekmedi.

He had no difficulty solving the problem.

Onlar hedeflerine ulaşmakta zorluk yaşadılar.

They will have difficulty in achieving their goal.

Tom hapları yutarken zorluk yaşadı.

Tom had trouble swallowing the pills.

Tom nefes almada zorluk yaşıyor.

Tom is having difficulty breathing.

Tom nefes almada zorluk çekiyordu.

Tom has been having difficulty breathing.

Sana telefonla ulaşmakta zorluk çektik.

We have had difficulty reaching you by phone.

Görevlerini bir zorluk olmadan tamamladılar.

They accomplished their task without any difficulty.

O, gizemi açıklamada zorluk çekmedi.

He had no difficulty explaining the mystery.

Bu günde konuşmakta zorluk çektim.

On this day I had difficulties with speaking.

Eğer zorluk oluşursa, beni arayın.

If there are difficulties give me a call!

Tom kararlar vermede zorluk çekiyor.

Tom has difficulty making decisions.

Onun evini bulmada zorluk çekmedim.

I had no difficulty in finding his house.

Tom nefes almakta zorluk çekti.

Tom has trouble breathing.

Gerçekten herhangi bir zorluk yoktu.

There really weren't any challenges.

Tom ciddi zorluk içinde olabilir.

Tom could be in serious trouble.

Tom ciddi bir zorluk içinde.

Tom is in serious trouble.

Nefes almada biraz zorluk çekiyorum.

I have some difficulty breathing.

Ben dil öğrenmekte zorluk yaşıyorum.

I have difficulty learning languages.

Tom onu yaparken zorluk yaşadı.

Tom had difficulty doing that.

Bu problemi çözmede zorluk çektim.

I had difficulty in solving this problem.

Yeni bir zorluk ortaya çıktı.

A new difficulty has arisen.

O nefes almakta zorluk yaşıyor.

He is having difficulty breathing.

Dikkatli ol. Bir zorluk istemiyorum.

Be careful, I don't want any troubles.

Tom arkadaş edinmede zorluk çekiyordu.

Tom had trouble making friends.

Ben konsantre olmakta zorluk çekiyorum.

I'm having a hard time concentrating.

Uyumakta hiç zorluk çekiyor musun?

Are you having any difficulty sleeping?

Tom'un evini bulmakta zorluk çekiyordum.

- I had a hard time finding Tom's house.
- I had difficulty finding Tom's house.

Konsantre olmakta zorluk çekiyor musun?

Do you have trouble concentrating?

Onu yaparken çok zorluk yaşadım.

I had a lot of difficulty doing that.

Topluma zorluk veren sorunların üstüne giden

they address the issues that afflict the society,

Onların ihtiyaçlarını karşılamak büyük bir zorluk.

Meeting their needs will be a big challenge.

...her saat ayrı bir zorluk çıkarır.

every hour brings unique challenges.

Otobüs durağını bulmakta çok zorluk çektik.

We had much difficulty in finding the bus stop.

Biz zorluk olmadan sorunun üstesinden gelebiliriz.

We can get over the problem without difficulty.

Çocuğu idare etmekte büyük zorluk çekiyorum.

I have great difficulty in handling the child.

İşi herhangi bir zorluk olmadan yaptı.

She did the work without any difficulty.

Evimizi bulmada zorluk yaşadığın için üzgünüm.

- I'm sorry that you had trouble finding our house.
- I'm sorry you had trouble finding our house.

Anlamakta zorluk çekmeyeceklerdir. Muhtemelen, toplumumuzun belirsizliğini,

what is encoded on these 'golden records.' Perhaps, they would recognize the tentativeness

Tom'un birçok zorluk içinde olduğunu biliyorum.

- I know Tom is in lots of trouble.
- I know that Tom is in lots of trouble.

Biz senin otelini bulmakta zorluk yaşadık.

We had difficulty finding your hotel.

Tom bana uyumakta zorluk çektiğini söyledi.

- Tom told me he was having trouble sleeping.
- Tom told me that he was having trouble sleeping.

Tom maaşı ile geçinmede zorluk yaşadı.

Tom had difficulty in making ends meet on his salary.

- Finansal zorluk çekiyorlar.
- Mali zorluklar yaşıyorlar.

They are suffering financial difficulties.

Bazı insanlar özür dilemekte zorluk çekerler.

Some people have difficulty apologizing.

Ben hiç uykuya dalmakta zorluk yaşamadım.

I've never had trouble falling asleep.

Tom biraz zorluk yaşıyor gibi görünüyor.

Tom seems to be having a little difficulty.

Tom problemin çözümünde hiçbir zorluk çekmedi.

Tom had no difficulty in solving the problem.

Pilot, uçağı kontrol ederken zorluk yaşadı.

The pilot was having trouble controlling the aircraft.

Jenny Japonca çalıştığından Japonya'da zorluk çekmedi.

Having studied Japanese, Jenny had no trouble in Japan.

Tom konuşmada zorluk yaşıyor gibi görünüyor.

Tom seems to be having trouble talking.

Tom yürümede zorluk yaşıyor gibi görünüyor.

Tom seems to be having trouble walking.

Onun evini bulmakta biraz zorluk çektik.

We had some difficulty finding his house.

İstasyonda biletimi bulurken büyük zorluk yaşadım.

I had great difficulty in finding my ticket at the station.