Translation of "Gösteriyor" in Spanish

0.033 sec.

Examples of using "Gösteriyor" in a sentence and their spanish translations:

- Saatin kaçı gösteriyor?
- Saatiniz kaçı gösteriyor?

¿Qué hora tienes tú?

O, yaşını gösteriyor.

Él luce de su edad.

Tom yarasını gösteriyor.

Tom está mostrando su herida.

Hiçbir fark olmadığını gösteriyor.

que no hay diferencia alguna.

Kuluçka süresi değişiklik gösteriyor

el tiempo de incubación varía

Yaptığımız araştırmalar bunu gösteriyor

Nuestra investigación muestra esto

Kuzey kutbunu gösteriyor böyle

mostrando el polo norte como este

Çünkü gidişat bunu gösteriyor

Porque la tendencia muestra esto

Termometre 10 C'yi gösteriyor.

El termómetro marca 10ºC.

Nara annesine saygı gösteriyor.

Nora admira a su madre.

Termometre 30 dereceyi gösteriyor.

El termómetro marca treinta grados.

O sana saygı gösteriyor.

- Ella te respeta.
- Ella os respeta.

Bize İslamda Fatima'nın elini gösteriyor.

como la mano de Fátima en el islam

Ilaç eksikliği yaşayan yerleri gösteriyor.

una idea de dónde tienen escasez.

Adil bir fırsat sağladığını gösteriyor.

y esto hace que otras personas sean, a la vez, justas.

Bu bize ne gösteriyor peki?

¿Qué nos indica esto?

Aile üyelerine yemeğin yerini gösteriyor.

y guían a los demás miembros de la familia hasta la comida.

Işte virüs burada gelişimini gösteriyor

aquí el virus muestra su desarrollo aquí

Aynı zamanda kuvvetini de gösteriyor

también muestra tu fuerza

Yaklaşık iki katı artış gösteriyor,

solo aumenta aproximadamente la mitad de eso

Hesaplamalarımız roketin rotasından saptığını gösteriyor.

- Nuestros cálculos muestran que el cohete está fuera de su rumbo.
- Nuestros cálculos muestran que el cohete está fuera de curso.

Film Müslümanları şeytan gibi gösteriyor.

Esta película retrata a los musulmanes como gente mala.

Yani bir slayt göstermek istiyorsa onu gösteriyor bir fotoğraf göstermek istiyorsa onu gösteriyor

así que si quiere mostrar una diapositiva, lo muestra si quiere mostrar una foto, lo muestra

Pek çok çalışma aynı şeyi gösteriyor.

cuando tantos estudios muestran lo mismo,

Termal görüntüleme avının taze olduğunu gösteriyor.

Las imágenes térmicas revelan una caza reciente.

...ısıyı yayarak fili serin tuttuğunu gösteriyor.

que irradia calor y lo mantiene fresco.

Bu sefer aynı mücadeleyi çalınmasında gösteriyor

Esta vez muestra la misma lucha en su robo.

Hücrelere göre direnç konusu farklılık gösteriyor

El tema de la resistencia difiere según las células.

Yani yine kedi içerisinde çeşitlilik gösteriyor

así que de nuevo varía dentro del gato

O ailesi için sevgisinin derinliğini gösteriyor.

Eso demuestra la profundidad de su amor por su familia.

Tüm kanıtlar onun suçlu olduğunu gösteriyor.

Todas las pruebas apuntan a que es culpable

Bu gerçek onun dürüst olduğunu gösteriyor.

Este hecho muestra que él es honesto.

Bu onların müşterilerinin ihtiyaçlarını dinlediğini gösteriyor.

Esto demuestra que han prestado atención a las necesidades de los clientes.

Araştırmalar gösteriyor ki genç yaştan beri gördüğümüz

Hay estudios que demuestran que los mensajes que vemos a tan corta edad

Araştırmam bunun felçten iyileşmeye de uygulanabileceğini gösteriyor.

Mi investigación demuestra que esto también se aplica para la apoplejía.

Araştırmam, bunun üç ana nedeni olduğunu gösteriyor.

Mi investigación sugiere que existen tres causas principales:

Ve bir şeyleri gerçekten doğru yaptıklarını gösteriyor.

que significa que están haciendo algo bastante bien, de verdad.

Bazı çalışmalar ölüm oranını bile etkilediğini gösteriyor,

Algunos estudios incluso indican que afecta las tasas de mortalidad,

Araştırmam bunun önemli bir etkisi olduğunu gösteriyor.

Mi estudio demuestra que tiene un efecto significativo.

Araştırma açıkça gösteriyor ki birini hapiste tutmak

La investigación muestra que mantener a alguien en la cárcel

Hannibal sonucu belirsiz muharebeye katılmayarak akıllılığını gösteriyor.

Hannibal demuestra su astucia al no enfrascarse en una batalla incierta.

Dünyanın tüm ülkelerindeki net kalori boşluklarını gösteriyor.

Muestra las brechas netas de calorías en cada país del mundo.

Yazar, karakterlerinin yaratılmasında büyük bir yetenek gösteriyor.

El autor revela un gran talento en la creación de los personajes.

Beşliler Tekeri'nin her basamağı bir anahtarı gösteriyor.

Asi que cada uno de estos anillos en el circulo de las quintas, representa todo inicio de tonalidad existente.

Bu sadece senin bir robot olmadığını gösteriyor.

Eso sólo muestra que no eres un robot.

Yeni saç stilin seni daha yaşlı gösteriyor.

Tu nuevo peinado te hace ver más viejo.

Pil gösterge ışığı pilin şarj edilmediğini gösteriyor.

- El testigo de la batería indica que la batería no está cargándose.
- El piloto de la batería indica que la batería no está cargándose.

Hızölçer şu anda saatte 100 mili gösteriyor.

El velocímetro está registrando 100 mph ahora.

Gök gürültüsü bir fırtınanın yakın olduğunu gösteriyor.

Los truenos indican que la tormenta se acerca.

Bu Costa Rica'daki Poás Yanardağı kraterinin içini gösteriyor.

Esto es mirando dentro del cráter del Volcán Poás en Costa Rica.

Ve açık yeşiller özel kliniklerde uygulanan işlemleri gösteriyor.

en verde, los de clínicas privadas.

Bu harita dünyanın 40 yıl önceki halini gösteriyor.

Este mapa muestra dónde estaba el mundo hace 40 años.

Bizim zamanımızla geçmişteki zaman bir birinden farklılık gösteriyor

Nuestro tiempo y el pasado difieren el uno del otro

Bize ilk anlarından sonra evrene ne olduğunu gösteriyor.

muestra lo que ocurrió en el universo tras sus primeros instantes.

Tom o kadar zeki ki sınıfta kendini gösteriyor.

Tom es tan inteligente que se destaca en clase.

Onun gri saçı onun görünüşünü daha büyük gösteriyor.

Su pelo gris la hace parecer más vieja.

Benim veri yazma yazılımım bir hata mesajı gösteriyor.

Mi software grabador está mostrando un mensaje de error.

Çünkü onlar gerçek anlamda toplumumuzu nasıl geliştireceğimizi bize gösteriyor

porque nos pueden enseñar a mejorar nuestra sociedad.

Bir nörolog olarak biliyorum ve kanıtlar da gösteriyor ki,

Como neurólogo, sé, y las pruebas lo demuestran,

O hâlde, onun genç olduğunu ama anlamaya başladığını gösteriyor.

Ella es joven, pero está mostrando que empieza a comprenderlo.

Fakat toplum hala daha kültür karmaşasından kaynaklı bölünme gösteriyor

Pero la sociedad aún muestra división debido a la complejidad cultural.

Benim çizdiğim resim dalgalı dudakları olan bir yüzü gösteriyor.

El dibujo ilustra una cara con labios ondulados.

Evet, bakın. Takip cihazı, Dana'nın... ...hâlâ o tarafta olduğunu gösteriyor.

Sí, el rastreador indica que Dana está aún por allí.

Termal kameralar algıladıkları şeyi bize gösteriyor. Yavrunun yüzgecindeki sıcak kan.

Las cámaras térmicas revelan lo que siente: sangre caliente en la aleta de la cachorra.

Kıyafet konusunda ise Osmanlı döneminde biraz farklılık gösteriyor bölgelere göre

En términos de ropa, difiere ligeramente en el período otomano según las regiones.

Ve normal madde ile çarpıştığında fazla bir şey olmadığını gösteriyor.

y no debe de ocurrir gran cosa cuando se encuentra con la materia común.

Televizyon şiddet gösteriyor, her şeyden önce daha genç insanları etkiler.

Las televisión muestra violencia que influencia a los jóvenes más que nada.

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bu donuk dünyayı bize gösteriyor.

Una cámara con poca luz revela este mundo congelado.

Ancak son keşifler, Kral Hrolf'un hikayelerinin aslında bir temeli olduğunu gösteriyor.

Pero los descubrimientos recientes sugieren que los cuentos del rey Hrolf tienen una base de hecho.

Doğrudan havadan oksijen çekebilmek için kendini dışarı atıyor. Nihayet. Güneş yüzünü gösteriyor.

Se arrastra hacia afuera para absorber oxígeno directamente del aire. Finalmente, el sol regresa.

Ve bu da iki tip maske kullanılarak öksürüldüğünde hava partiküllerinin hareketini gösteriyor:

Y esto muestra el viaje de las partículas aéreas cuando se tose usando dos tipos de máscaras:

- Babam 48 yaşında ama yaşına göre genç gösteriyor.
- Babam 48 yaşında ama yaşına göre genç görünüyor.

Mi padre tiene cuarenta y ocho años, pero aparenta más joven.

Onun sorunun çok olumlu olduğunu itiraf ettiği gerçeğini düşünüyor ve onun derinleştiğini gösteriyor, o sizin için değiştirmek istiyor.

Ella piensa que el hecho de que él reconozca su problema es muy positivo, y demuestra que en el interior él quiere cambiar por vos.