Translation of "Görmemiştim" in English

Onu hiç görmemiştim.

I had never seen her.

Yıllarca onları görmemiştim.

I hadn't seen them in years.

Yıllarca onu görmemiştim.

I hadn't seen him in years.

On yıldır görmemiştim.

I hadn't seen for ten years.

Ben onu görmemiştim.

I hadn't seen that.

Böyle güzel çiçekler görmemiştim.

I have not seen such beautiful flowers.

Onun ağladığını hiç görmemiştim.

I had never seen him cry.

Tom'u ağlarken hiç görmemiştim.

I had never seen Tom cry.

Bunu daha önce görmemiştim.

I hadn't seen it before.

Tom'u üç yıldır görmemiştim.

I hadn't seen Tom in three years.

Daha önce onu hiç görmemiştim.

- I had never seen her before that time.
- I had never seen him before.

Onu hiç öyle sinirli görmemiştim.

I've never seen her that angry.

Onu daha önce hiç görmemiştim.

I'd never seen that before.

Büyükbabamı hiç bu kadar mutlu görmemiştim.

I had never seen him so delighted.

O kadar çok para asla görmemiştim.

- I had never seen so much money.
- I'd never seen so much money.

Tek bir kalpte böyle kötülük görmemiştim!

Never had I seen such evil in a single heart!

Ben hiç gerçek bir fil görmemiştim.

I had never seen a real elephant.

Seni daha önce hiç böyle görmemiştim.

I've never seen you like this.

Daha önce onun gibi birisini görmemiştim.

I have never seen anyone like him.

Daha önce böyle bir yer görmemiştim.

I hadn't ever seen such a place before.

Hiç görmemiştim böyle garip bir rüya.

- Never have I dreamed such a strange dream.
- Never have I dreamt such a strange dream.

Daha önce hiç koala görmemiştim bile.

I've never even seen a koala before.

Daha önce hiç böyle görmemiştim seni.

I've never seen you like that before.

Onu hiç bu kadar öfkeli görmemiştim.

I've never seen her this angry.

Çin'e gidene kadar hiç panda görmemiştim.

I had never seen a panda until I went to China.

O zamana kadar hiç panda görmemiştim.

I had never seen a panda till that time.

Bir yerde çok fazla kitap görmemiştim.

I've never seen so many books in one place.

Tom'u hiç bu kadar sinirli görmemiştim.

I'd never seen Tom so angry.

Daha önce Tom'un ağladığını hiç görmemiştim.

I've never seen Tom cry before.

Dün Yamada'ya rastladım, ki onu yıllardır görmemiştim.

Yesterday I ran into Yamada, whom I hadn't seen in years.

Ben on yaşından önce bir aslan görmemiştim.

I had not seen a lion before I was ten years old.

Hayatımda hiç bu kadar çok sincap görmemiştim.

I had never seen so many squirrels in my life.

Daha önce güzel bir bina hiç görmemiştim.

I had never seen a beautiful building before.

Böyle harika bir gün batımı hiç görmemiştim.

I've never seen such a wonderful sunset.

Onun bu kadar güzel göründüğünü hiç görmemiştim.

I had never seen her look so lovely.

Tom'un daha önce öyle davrandığını hiç görmemiştim.

I had never seen Tom act like that before.

O zamandan önce babamın ağladığını hiç görmemiştim.

I had never seen my father cry before that time.

Daha önce Tom'un bu kadar korktuğunu görmemiştim.

I'd never seen Tom that afraid before.

Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim.

I'd never seen anything like it before.

- Hollanda'yı ziyaret edene kadar hiç rüzgar değirmeni görmemiştim.
- Hollanda'yı ziyaret edene kadar hiç yel değirmeni görmemiştim.

I had never seen a windmill until I visited the Netherlands.

Hiç bir kulübün dışarısında evsiz bir adam görmemiştim.

I had never seen a homeless guy outside this club before ever.

Ben yirmi yılı aşkın bir süredir arkadaşımı görmemiştim.

I hadn't seen my friend for over twenty years.

Hayvanat bahçesini ziyaret edinceye kadar bir zürafa görmemiştim.

I had never seen a giraffe till I visited the zoo.

Ben bu balık türünü daha önce hiç görmemiştim.

I had never before seen this species of fish.

Biliyorsun, seni daha önce bir erkekle hiç görmemiştim.

You know, I've never seen you with a guy before.

Daha önce hiç böyle bir şey olduğunu görmemiştim.

I've never seen anything like that happen before.

Tom'u daha önce hiç bu kadar sinirli görmemiştim.

I'd never seen Tom so mad before.

Bir erkek olarak daha önce hiç böyle muamele görmemiştim.

I had never been treated like that as a male.

O zaman kadar o tür bir balık hiç görmemiştim.

I had never seen that kind of fish until then.

Ben daha önce böyle güzel bir kız hiç görmemiştim.

I had never seen such a beautiful girl before.

Daha önce hiç böyle aptalca bir şey yaptığını görmemiştim.

I'd never seen you do anything that stupid before.

Haklarında bir şeyler duymuştum ancak onları daha önce hiç görmemiştim.

I had heard about them before but hadn't seen them.

Daha önce aynı anda hiç bu kadar çok para görmemiştim.

I've never seen so many birds at one time before.

- Hiç böyle bir atış görmedim.
- Hiç böyle bir şans görmemiştim.

I've never seen a shot like that.

Ben dün izlediğim gibi öylesine heyecan verici bir ragbi maçı görmemiştim.

I had never seen such an exciting rugby match as one I saw yesterday.

Bu şekilde üç balık yakaladığını gördüm. Gün içinde balık tuttuğunu hiç görmemiştim.

And I saw her catch three fish like this. I'd never seen her catching a fish during the day.