Translation of "Gölge" in English

0.004 sec.

Examples of using "Gölge" in a sentence and their english translations:

Bu bir gölge.

- It's a shadow.
- It is a shadow.

Bir gölge bulmaya çalışalım.

Let's try to find some shade.

Son teste gölge testi denirdi,

The last test was called the shadow test,

Eski bir ağaç gölge sağlar.

An old tree provides shade.

Gölge etme başka ihsan istemem.

Stand out of my sun.

Gölge olan bir yere oturalım.

Let's sit where there is some shade.

- Işığın olduğu yerde gölge de vardır.
- Nerede ışık varsa orada gölge de vardır.

Where there is light, there is also shadow.

Tamam, bunu bırakıp bir gölge bulalım.

Okay, let's ditch this, and try and find some shade.

Bu bağlamda, bir gölge-yakalayıcı geliştirebildik,

And through that, we were able to develop a shadow-catcher

Mary ellerini gözlerine gölge yaparak duruyordu.

Mary stood with her hand shading her eyes.

Paul ellerini gözlerine gölge yaparak duruyordu.

Paul stood with his hand shading his eyes.

Tom'un arkasından karanlık bir gölge geçti.

A dark shadow passed behind Tom.

Eğri büğrü ağaç bile gölge verir.

Even crooked tree gives shade.

İtalya kendi gölge ekonomisini hesaba kattığında, ekonomisinin

…when Italy started taking account of its shadow economy, (…) which makes up about

- Gölge etme başka ihsan istemem.
- Güneşimden çekil.

Stand out of my sun.

Herhangi bir şeyin bana gölge etmesine izin vermeyeceğim.

I won't let anything stand in my way.

Işık ve gölge sanatı denilen tekniği gerçekten seviyorum.

I really like the technique called chiaroscuro.

Ve bu gölge, bizim özgürlüğümüzü de tehdit etmeye başlamıştır.

And... the shadow is encroaching on our own liberty.

Tom özel bir dedektif tarafından gölge gibi izlendiğini düşünüyor.

- Tom thinks he's being shadowed by a private detective.
- Tom thinks that he's being shadowed by a private detective.

Ya da şu büyük kayalıkların altında kendimize gölge bir yer arayabilir

Or... we try and just get into some shade under one of these big rock overhangs.

Bununla beraber Hannibal Apeninler'de devam ettikçe Fabius onu gölge gibi takip etti.

Nevertheless, as Hannibal continued across the Appenines, Fabius shadowed him.

Bu gelişme aynı zamanda kimya sanayi üzerinde de gittikçe daha büyük bir gölge düşürüyor.

This development is casting a larger and larger shadow over the chemical industry as well.

Güneş tutulması ya da güneşin ışığını tam engelleme, güneş lekesinin karanlık ortasıyla kaplanmış alanda yaşayanlar tarafından görülür. Yarı gölge tarafından kaplanmış dünya alanında yaşayan insanlar bir kısmi tutulma görecektir.

A total solar eclipse, or a complete blocking out of the Sun's light, can only be seen by those who live in the area covered by the umbra. People who live in the area of the Earth covered by the penumbra will see a partial eclipse.

- Ailemin şerefine leke sürdüm.
- Ailemin gururuyla oynadım.
- Ailemin itibarını iki paralık ettim.
- Ailemin saygınlığına gölge düşürdüm.
- Ailemin onurunu kırdım.
- Ailemin namusunu kirlettim.
- Ailemin izzetine halel getirdim.
- Ailemin haysiyetini ayaklar altına aldım.

I have dishonored my family.

Bazen, Dünya güneşin etrafında dönerken o, güneşle ay arasına gelir. Bu olduğu zaman dünya ay karşısında karanlık bir gölge atar. Bu, bir ay tutulması ya da bir ay tutulması olarak bilinir.

Sometimes, as the Earth orbits the Sun, it comes between the Sun and the Moon. When this happens, the Earth throws a dark shadow across the Moon. This is known as an eclipse of the Moon, or a lunar eclipse.