Translation of "Sağlar" in English

0.018 sec.

Examples of using "Sağlar" in a sentence and their english translations:

Yeniden yetişmesini sağlar

makes it grow again

Evinin geçimini sağlar.

He brings home the bread and butter.

Anlamlı kararlar vermesini sağlar.

about the cases that are before them.

Doğada bulduğu meyvelerden sağlar

Provides from fruits that it finds in nature

İnekler bize süt sağlar.

Cows provide us with milk.

Okul, öğrencilere kitap sağlar.

The school supplies the students with books.

Kapı mutfağa erişim sağlar.

The door gives access to the kitchen.

Piyano çalarak geçimini sağlar.

He earns his living by playing the piano.

Karşılıklı anlayış, barışı sağlar.

Mutual understanding makes for peace.

Kapı bahçeye erişim sağlar.

The gate admits to the garden.

Göl, şehre su sağlar.

The lake supplies the city with water.

Akifer, sulama suyu sağlar.

The aquifer provides water for irrigation.

Vücut strese uyum sağlar.

The body adapts to stress.

Alyans mükemmel uyum sağlar.

The wedding ring fits perfectly.

Kötü yapmak, harekete geçmenizi sağlar.

Do it badly frees you up to take action.

...onlara avları üzerinde avantaj sağlar.

give them the edge over their prey.

Bir baba ailesinin geçimini sağlar.

A father provides for his family.

Yok olma yeniden doğumumu sağlar.

Annihilation gives birth to my rebirth.

Bir elma ağacı elma sağlar.

An apple tree provides an apple.

Gerçek demokrasi ücretsiz konuşma sağlar.

A true democracy allows free speech.

Bir portakal ağacı portakal sağlar.

An orange tree provides an orange.

Eski bir ağaç gölge sağlar.

An old tree provides shade.

Ekonomik arabalar size tasarruf sağlar.

Economy cars save you money.

Arılar bizim için bal sağlar.

Bees provide honey for us.

Uçağın arkasındaki kuyruk denge sağlar.

The tail at the rear of the plane provides stability.

Şu renkler birlikte uyum sağlar.

- Those colors go well together.
- Those colours go well together.

Singapur'un Merkez Fonu emeklilik sağlar.

Singapore's Central Fund provides pensions.

Ailesinin dengeli biçimde beslenmesini sağlar.

She makes sure that her family eats a balanced diet.

İnekler bize iyi süt sağlar.

Cows provide us with good milk.

Psikedelikler bilinçaltının bilinçli hâle gelmesini sağlar.

So psychedelics allow the unconscious mind to become conscious.

Hangisi bize en iyi korumayı sağlar?

Which one will give us the best protection?

Bu daha hızlı aşağı inmemi sağlar.

That'll get me down faster.

Çünkü veri, bir şey öğrenmenizi sağlar

Because data allows you to learn,

Yağmur ormanları dünyaya birçok faydalar sağlar.

Rainforests provide the earth with many benefits.

Nehir şehirlere ve köylere su sağlar.

The river supplies cities and villages with water.

The Great Lakes içme suyu sağlar.

The Great Lakes supply drinking water.

Bu program sizin bilgili kalmanızı sağlar.

This programme allows you to stay informed.

Maaşı onun konfor içinde yaşamasını sağlar.

His salary enables him to live in comfort.

Bu kapı bahçeye erişmeye olanak sağlar.

This gate allows access to the garden.

Japon şirketleri genellikle çalışanlarına üniforma sağlar.

Japanese companies generally provide their employees with uniforms.

Hafif egzersizler kendimizi iyi hissetmemizi sağlar.

Moderate exercises will make us feel good.

Bu fikir belirtmek için güvenli ortam sağlar.

That creates more safety for speaking up.

çocuğa bir kontrol gücü ve kaynağı sağlar.

while supporting the staff with their work.

Fırsat eşitliği mutlaka eşit sonuçlar sağlar mı?

Does equality of opportunity have to equal equality of outcome?

Bu ultraviyole ışık altında fosforlu görünmelerini sağlar.

that makes them fluorescent in ultraviolet light.

Bu, ultraviyole ışık altında fosforlu görünmelerini sağlar.

that makes them fluorescent in ultraviolet light.

Bu da nemin atmosferde hareket etmesini sağlar.

which moves the moisture through the atmosphere.

Günlük yaşantınızdaki neredeyse her fiziğe erişmenizi sağlar.

to almost all of the physics in our everyday world.

O, yeni çevreye her zaman uyum sağlar.

She always adapted to new circumstances.

Beyaz renk, odanın daha büyük görünmesini sağlar.

White makes the room look bigger.

Gözlük takmak senin daha entelektüel görünmeni sağlar.

Wearing glasses makes you look more intellectual.

Bir blender birlikte farklı gıdaların karışımı sağlar.

A blender lets you mix different foods together.

Eurail geçişi, Avrupa'da sınırsız seyahat imkanı sağlar.

The Eurail pass allows for unlimited travel inside Europe.

Harika bir seçimdi. Sürünmek, ağırlığınızın eşit dağılmasını sağlar

[Bear] This was a great choice. Crawling spreads your weight more evenly

Onun mavi ayakkabıları o elbise ile uyum sağlar.

Her blue shoes go well with that dress.

Elektrikli bilgisayarlar, yöneticilere ayrıntılı ve güncel bilgileri sağlar.

- They would arm administrators with so much detailed and up to date information.
- Electric computers provide managers with detailed, up-to-date information.

Birçok kütüphane, kablosuz yerel alan ağını da sağlar.

Many libraries also provide wireless local area network.

Hava bir odada sıkıştırıldığında hayli ısı yalıtımı sağlar.

Air provides considerable thermal insulation when trapped in a chamber.

Bazen sorular bize cevaplardan daha fazla bilgi sağlar.

Sometimes, questions provide us with more information than answers.

Amerika Birleşik Devletleri'nde, elektriğimizin % 39'unu kömür sağlar.

In the United States, coal makes 39% of our electricity.

Prezervatifler cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruma sağlar.

- Condoms offer protection against STDs.
- Condoms offer protection against sexually transmitted diseases.

Kızıl Haç afet bölgelerine sürekli olarak gıda sağlar.

The Red Cross constantly supplies food to the disaster areas.

Lütfen teklifiniz hakkında daha fazla bilgi sağlar mısınız?

Will you please provide more details about your proposal?

Bu santral, tek başına çeşitli şehirlere elektrik sağlar.

This power station alone provides several cities with electricity.

Çok büyük pencereler bol doğal gün ışığı sağlar.

Very large windows assure abundant natural daylight.

Bu tür bir şey yapmak aptal görünmesini sağlar.

Doing that sort of thing makes you look stupid.

Tanrı rüzgarı sağlar, ama insanın yelkenleri yükseltmesi gerekir.

God provides the wind, but man must raise the sails.

O kürk ceket onun daha büyük görünmesini sağlar.

That fur coat makes her look bigger.

Şu ayakkabılar bu beyaz etekle mükemmel bir uyum sağlar.

Those shoes are a perfect match for this white skirt.

Optik yanılsama ikinci nesnenin, ilkinden daha büyük görünmesini sağlar.

An optical illusion makes the second object look larger than the first.

Bu kuşun büyük kanatları onun çok hızlı uçmasını sağlar.

This bird's large wings enable it to fly very fast.

Bir gaz sobası yemek için en iyi ısıyı sağlar.

A gas stove provides the most even heat for cooking.

- Tom geçimini neyle sağlar?
- Tom ne işle meşgul oluyor?

What does Tom do for a living?

O sadece sizin için en önemli olan şeyi yapabilmenizi sağlar.

It's just a mechanism to accomplish what matters to you most.

Kırmızı kemer onu siyah kıyafetini daha da iyi görünmesini sağlar.

The red belt makes her black dress look even better.

Şimdiki mikroskoplar, maddenin moleküler yapısını ince detaylarla gözlemlememize olanak sağlar.

Current microscopes allow us to observe with fine detail the molecular structure of materials.

Surfshark, verilerinizi veya aramalarınızı kaydetmez ve kimsenin de işlem yapmamasını sağlar .

Surfshark doesn’t log your data or searches, and makes sure no one else does either.

Şirket tüm çalışanları için sağlık bakımı ve hayat sigortası avantajları sağlar.

The company provides health care and life insurance benefits for all of its employees.

Babası tarafından ona bırakılan servet onun rahat bir şekilde yaşamasını sağlar.

The property left him by his father enables him to live in comfort.

Gerçek güneş gibidir! Her şeyi görmemizi sağlar, ancak gözlemlememize izin vermez.

Truth is like the sun! It allows us to see everything, but does not let us observe it.

Şeffaflık sorumluluğu destekler ve vatandaşlar için hükümetlerinin ne yaptığı hakkında bilgi sağlar.

Transparency promotes accountability and provides information for citizens about what their Government is doing.

Ancak, yine de okyanuslarda gezinmek için basit ve güvenilir bir yol sağlar.

But it provides a simple, reliable way to navigate across oceans.

Akkarınca ayaklarının tıkırtılarını bile. Bu gizli hayat tarzı başka yırtıcılardan saklanmasını da sağlar.

Even the pitter-patter of termite feet. This undercover way of life also helps her hide from other predators.

- Ormanların dikimi çevre için iyidir.
- Ormanların dikilmesi çevreye yarar sağlar.
- Ağaç dikilmesi çevre için iyidir.
- Ağaç dikilmesi çevre için yararlıdır.

Planting forests is good for the environment.

Yüksek tavanlı ve büyük odaları olan bir bina onun yerini alan renksiz ofis bloklarından daha az pratik olabilir, ama genellikle çevresi ile iyi uyum sağlar.

A building with high ceilings and huge rooms may be less practical than the colorless block of offices that takes its place, but it often fits in well with its surroundings.