Translation of "Istemem" in English

0.023 sec.

Examples of using "Istemem" in a sentence and their english translations:

Övünmek istemem.

I don't mean to brag.

Bir içki istemem.

I don't want a drink.

Davetsiz girmek istemem.

I wouldn't want to intrude.

Onu okumak istemem.

I don't want to read it.

Zahmet vermek istemem.

I do not want to bother.

Yalnız olmak istemem.

I don't want to be alone.

Onu uyandırmanı istemem.

I don't want you to wake him up.

Sana anlatmak istemem.

I don't want to tell you.

Size anlatmak istemem.

I don't want to tell you.

Onların parasını istemem.

I don't want their money.

Burada ölmek istemem.

I wouldn't want to die here.

Kahvemde süt istemem.

I don't like milk in my coffee.

- Senin başına sorun açmak istemem.
- Sana sorun olmak istemem.

- I do not want to cause you any trouble.
- I don't want to cause you any trouble.

- Seni kaybetmek istemiyorum.
- Kaybetmeni istemem.
- Kaybetmenizi istemem.
- Kaybetmenizi istemiyorum.

I don't want you to lose.

Çok erken evlenmek istemem.

I don't want to marry very early.

Derse geç kalmanı istemem.

I wouldn't want you to be late for class.

Tom'a saygısızlık etmek istemem.

I don't want to be rude to Tom.

İnan bana, ölmek istemem.

Believe me, I don't want to die.

İşine engel olmak istemem.

I don't want to get in your way.

Kimsenin canının yanmasını istemem.

I don't want anybody to get hurt.

Kimsenin bizi görmesini istemem.

I wouldn't want anyone to see us.

Benim hakkımda endişelenmeni istemem.

I don't want you to worry about me.

Gerçekten Tom'u incitmek istemem.

I really truly don't want to hurt Tom.

Bunu göze almak istemem.

I wouldn't want to take the chance.

Çok erken ayrılmanı istemem.

I wouldn't want you to leave too soon.

Cimri olduğumu düşünmeni istemem.

I wouldn't want you to think I was mean.

Hayatımı riske atmak istemem.

I don't want to risk my life.

Kimseye zarar vermek istemem.

I don't want to hurt anyone.

Tom'un yolunda gitmek istemem.

I wouldn't want to get in Tom's way.

Onu yapmanı asla istemem.

I'd never ask you to do that.

Ben sözümü bozmak istemem.

I don't want to break my promise.

Bir şey kaçırmak istemem.

I wouldn't want to miss a thing.

Onun yerinde olmak istemem.

I wouldn't like to be in her shoes.

''Asla istemem'' seçeneğine tıklardım.

I'd have clicked the "Hate it" button.

Tom'un yerinde olmak istemem.

I wouldn't like to be in Tom's shoes.

Orada kendim gitmek istemem.

I wouldn't want to go there by myself.

- Geç kalmak istemem.
- Geç kalmak istemiyorum.
- Gecikmek istemiyorum.
- Gecikmek istemem.

I don't want to be late.

Tom'u hayal kırıklığına uğratmak istemem.

I don't want to disappoint Tom.

Tom'un acı çekmesini görmek istemem.

I wouldn't want to see Tom get hurt.

Tom'un beni böyle görmesini istemem.

I don't want Tom to see me like this.

Senin deli olduğumu düşünmeni istemem.

I wouldn't want you to think I was crazy.

Herkesin aptal olduğumu düşünmesini istemem.

I don't want everyone to think I'm stupid.

Kararından memnun olmadığımı düşünmeni istemem.

- I don't want you to think that I'm not happy with your decision.
- I don't want you to think I'm not happy with your decision.

Böyle bir durumda yakalanmak istemem.

I wouldn't want to get caught up in a situation like that.

Hâlâ Tom'dan izin istemem gerekiyor.

I still need to ask Tom for permission.

- Gitmeni istemem gerekiyor.
- Gitmeni istemeliyim.

I need to ask you to leave.

Daha fazla yersem tatlı istemem.

If I eat any more, I won't want dessert.

Gölge etme başka ihsan istemem.

Stand out of my sun.

Theodore Roosevelt ile savaşmak istemem.

I do not want to fight Theodore Roosevelt.

- Bölmek istemem.
- Bölmek istemiyorum.
- Bölmeyeyim.

I don't want to interrupt.

Tom'un oda arkadaşı olmak istemem.

I wouldn't want to be Tom's roommate.

Tom'dan bunu yapmasını asla istemem.

I'd never ask Tom to do that.

Arkadaşlarımı hayal kırıklığına uğratmak istemem.

I don't want to disappoint my friends.

- Canını sıkmak istemem.
- Canınızı sıkmak istemem.
- Canını sıkmak istemiyorum.
- Canınızı sıkmak istemiyorum.

I don't want to bore you.

- Seni kaybetmek istemem.
- Seni kaybetmek istemiyorum.
- Sizi kaybetmek istemem.
- Sizi kaybetmek istemiyorum.

- I don't want to lose you.
- I don't wanna lose you.

- Sana anlatmak istemiyorum.
- Sana anlatmak istemem.
- Size anlatmak istemem.
- Size anlatmak istemiyorum.

I don't want to tell you.

- Seni öldürmek istemiyorum.
- Sizi öldürmek istemiyorum.
- Seni öldürmek istemem.
- Sizi öldürmek istemem.

I don't want to kill you.

- Onu uyandırmanı istemiyorum.
- Onu uyandırmanızı istemiyorum.
- Onu uyandırmanı istemem.
- Onu uyandırmanızı istemem.

I don't want you to wake him up.

Bir araba geçiyor. Onu kaçırmak istemem!

There goes a car. Don't wanna miss that!

O tür bir şeye karışmak istemem.

I don't want to get involved in that sort of thing.

Bu restoranda yine yemek yemek istemem.

I never want to eat at this restaurant again.

- Onların parasını istemiyorum.
- Onların parasını istemem.

- I don't want their money.
- I don't want her money.

- Yalnız olmak istemiyorum.
- Yalnız olmak istemem.

I don't want to be alone.

- Burada ölmek istemiyorum.
- Burada ölmek istemem.

- I don't want to die here.
- I don't want to die here!

- Tom'u incitmek istemem.
- Tom'u incitmek istemiyorum.

I don't want to hurt Tom.

- Tom'u kaybetmek istemiyorum.
- Tom'u kaybetmek istemem.

I don't want to lose Tom.

- Bunu görmek istemiyorum.
- Bunu görmek istemem.

I don't want to see that.

Yasalara aykırı bir şey yapmak istemem.

I wouldn't want to do anything against the law.

Ben senin iyi adını kirletmek istemem.

I wouldn't want to sully your good name.

Bazen sabahleyin yalnızca yataktan çıkmak istemem.

I sometimes just don't want to get out of bed in the morning.

Eğer yapabileceğini düşünmesem onu yapmanı istemem.

I wouldn't ask you to do it if I didn't think you could.

Seni görmekten mutlu olmadığımı düşünmeni istemem.

I wouldn't want you to think I wasn't happy to see you.

Bununla ilgili daha fazla konuşmak istemem.

I don't want you to think about it anymore.

Yasadışı olan hiçbir şeyi yapmak istemem.

I wouldn't want to do anything that's illegal.

- Tom'u kızdırmak istemiyorum.
- Tom'u sinirlendirmek istemem.

I don't want to make Tom angry.

Tom, Mary'den yardım istemem gerektiğini söylemişti.

- Tom said I should've asked Mary for help.
- Tom said I should have asked Mary for help.
- Tom said that I should've asked Mary for help.

Kendimi geri dönüşü olmadan aşağıda bulmak istemem.

I don't wanna find myself down there with no retreat.

Kayalar da aşırı kaygan. Buraya düşmek istemem.

Mega-slippery rocks as well. Don't wanna get washed into this.

Haberi ona söyleyen kişi ben olmak istemem.

I don't want to be the one who breaks the news to her.

Benim hakkımda yanlış bir izlenim almanızı istemem.

I wouldn't want you to get the wrong impression about me.

Kesinlikle Tom'un az önce yaptığını yapmak istemem.

I sure wouldn't want to do what Tom just did.

- Gölge etme başka ihsan istemem.
- Güneşimden çekil.

Stand out of my sun.

- Tom'la tartışmaya girmek istemem.
- Tom'la tartışmak istemiyorum.

I don't want to argue with Tom.

- Tom'u mahcup etmek istemem.
- Tom'u utandırmak istemiyorum.

I don't want to embarrass Tom.

Tom Mary'den bunu yapmasını istemem gerektiğini söyledi.

- Tom said I should ask Mary to do that.
- Tom said that I should ask Mary to do that.

- Boston'a dönmek istemiyorum.
- Boston'a geri dönmek istemem.

I don't want to return to Boston.

Karanlık bir ara sokakta ona rastlamak istemem.

I wouldn't want to run into him in a dark alley.

Tom'un bunu benim için yapmasını asla istemem.

I'd never ask Tom to do that for me.

Ben asla evli bir kadınla dışarı çıkmak istemem!

I'd never go out with a married woman!

Eğer bu önemli olmasa bunu yapmanı asla istemem.

I'd never ask you to do this if it weren't important.

- Burada olmak bile istemiyorum.
- Burada olmak bile istemem.

I don't even want to be here.

- Seni rahatsız etmek istemiyorum.
- Seni rahatsız etmek istemem.

I don't want to alarm you.