Translation of "Eksikliği" in English

0.009 sec.

Examples of using "Eksikliği" in a sentence and their english translations:

Çaba eksikliği yok.

There is no lack of effort.

Veya da özgüven eksikliği

or lack of self-confidence

Tom'un bilgi eksikliği belliydi.

Tom's lack of knowledge was obvious.

Ilaç eksikliği yaşayan yerleri gösteriyor.

a sense of where they have a shortage.

Arkadaşlık eksikliği veya kaybında oluşur.

of a lack or loss of companionship.

Hazırlanma eksikliği nedeniyle başarısız olduk.

We failed due to a lack of preparation.

Uyku eksikliği şarkıcının performansını etkiledi.

A lack of sleep affected the singer's performance.

Uyku eksikliği vücut için kötü.

Lack of sleep is bad for the body.

Egzersiz eksikliği, sağlığın için kötüdür.

A lack of exercise is bad for your health.

Tom hiç güven eksikliği yaşamıyor.

Tom has never lacked confidence.

O, onların teşviklerinin eksikliği tarafından kızdırıldı.

He was incensed by their lack of incentives.

O, çaba eksikliği nedeniyle başarısız oldu.

He failed due to lack of effort.

Okullardaki öğretmen eksikliği hakkında ne düşünüyorsun?

What do you think of the lack of teachers in schools?

Parti ilgi eksikliği nedeniyle iptal edildi.

The party has been canceled due to a lack of interest.

Uyku eksikliği yavaş yavaş sağlığı etkileyebilir.

Lack of sleep can gradually affect health.

Paris'te bir sosyal konut eksikliği var.

There is a lack of social housing in Paris.

Hazırlık eksikliği yüzünden sınavda başarısız oldu.

He failed the exam because of a lack of preparation.

Tom kanıt eksikliği yüzünden beraat etmişti.

Tom was acquited because of lack of evidence.

Cannon'ın açıklamasına göre bu algısal kontrol eksikliği,

This perceived lack of control, Cannon postulated,

Egzersiz eksikliği nedeniyle çok az iştahım var.

I have little appetite due to lack of exercise.

O yıl büyük bir pirinç eksikliği vardı.

There was a great lack of rice that year.

Deney, sonunda destek eksikliği nedeniyle başarısız oldu.

The experiment eventually failed due to a lack of support.

Teknik bilgi eksikliği, onun terfi ettirilmesini engelledi.

His lack of technical knowledge kept him from being promoted.

Şu andaki eğitim sisteminde hangi eksikliği bulabilirsin?

What defect can you find in the present system of education?

Öğrenci eksikliği nedeniyle okul, yıl sonunda kapatılacaktır.

Due to the lack of students, the school will be closed at the end of the year.

Tom'a Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu teşhisi konuldu.

Tom was diagnosed with ADHD.

Ürünlerin eksikliği o bölgedeki açlığın ana nedeniydi.

The failure of the crops was the major cause of starvation in that region.

Onlarda tam bir otoriteye saygı eksikliği var.

They have a complete lack of respect for authority.

Deneyim eksikliği düşünülünce Tom çok iyi yapıyor.

Tom is doing very well considering his lack of experience.

Uyku eksikliği gizliden gizliye onun sağlığına zarar veriyordu.

Lack of sleep was undermining her health.

Gençler ve yaşlılar arasında bir iletişim eksikliği vardır.

There is a lack of communication between the young and the old.

Avrupa'da bir kamusal alan eksikliği giderek şiddetle hissedilmektedir.

The lack of a public sphere in Europe is being felt increasingly keenly.

Avrupa için uzun dönemli bir vizyon eksikliği var.

There is a lack of long-term vision for Europe.

Tel Aviv'de ciddi bir dil öğretmeni eksikliği var.

There is a serious lack of language teachers in Tel Aviv.

- Egzersiz eksikliği sağlığınıza zarar verebilir.
- Hareketsizlik sağlığınıza zarar verebilir.

Lack of exercise may harm your health.

Soğuk algınlığın varsa, uyku eksikliği senin için çok kötüdür.

If you have a cold, lack of sleep is very bad for you.

Polis koruması eksikliği ile ilgili bir sürü şikayetler vardı.

There have been a lot of complaints about the lack of police protection.

- Post modern tesislerin eksikliği birçok nakliyatçılar için sıkıntıya neden oldu.
- Modern sonrası tesislerin eksikliği birçok nakliyatçılar için sıkıntıya neden oldu.

The lack of modern post facilities caused trouble for many shippers.

Ancak Davout'un diğer Mareşaller arasında müttefik eksikliği ortaya çıkmaya başladı.

But Davout’s lack of allies among  the other Marshals began to show.  

Ve... yolsuzluk ve kanun gücü eksikliği iş ve yabancı yatırımın

And… corruption and lack of rule of law are seldom friends of businesses and foreign

Cesaret korku eksikliği değildir ama korkuya rağmen devam edebilme yeteneğidir.

Courage is not the absence of fear but the ability to move forward despite the fear.

Vücut ısısı yükseliyor, nabız yükseliyor... Onun oksijen eksikliği durumu var.

Body temperature rising, pulse rising ... he's in a state of oxygen deficiency.

Takımımdan iyileşme eksikliği konusunda iki kat fazla hayal kırıklığına uğradım.

I'm doubly disappointed on the lack of improvement from my team.

Evli bir yazarın bekar kalma önerisinin güvenilirlik eksikliği kitabın zayıf noktasıdır.

The lack of credibility of a married writer’s recommendation to remain unmarried is the weak point of the book.

İnsan ırkının en büyük eksikliği üstel işlevi anlamak için bizim yetersizliğimizdir.

The greatest shortcoming of the human race is our inability to understand the exponential function.

İnsan gücü eksikliği nedeniyle, biz bu görevi halletmek için beklentilerden daha fazla zamana ihtiyacım var.

Due to lack of manpower, we need more time than expected to handle this task.