Translation of "Kötü" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "Kötü" in a sentence and their arabic translations:

Kötü hissetmelisiniz

فيجب أن تشعر بالضيق

Kötü müyüz?

هل نحن أشرار؟

Bu kötü.

‫هذا سيئ.‬

Bu kötü!

‫هذا سيئ!‬

Kötü olmayın.

لا تكن شرّيرا.

Bu kötü durumu çok daha kötü

مما يساهم في ارتفاع درجات الحرارة

Kötü olarak görülür.

فهو يعتبر من فئة الأشرار.

Kötü kabul ediliyor.

فهو يعد من الاشرار.

Evet, kötü görünüyor.

نعم، يبدو هذا سيئًا.

Bunlar kötü mü?

هل هي مضرة؟

Oldukça kötü kokuyor!

‫إنها متعفنة!‬

Tanrım, bu kötü!

‫يا إلهي، كم هذا سيئ!‬

Iyi veya kötü,

بين كونك صحيحًا أو معتلًا،

Kötü düşüncelerim olduğunu

وكانت عندي الأفكار السيئة

İyi veya kötü

في السراء والضراء

"kendimi kötü hissediyorum"

أنا اشعر بالحزن الآن.

Kötü bir fikir.

فكرة سيئة.

Çok kötü hissettirmişti.

كان جوًا خانقًا.

Etin tadı kötü.

طعم اللحم سيء.

Bana kötü davrandı.

إنهم عاملوني بسوء.

Kendimi kötü hissediyorum.

أنا مريض.

Kendimi kötü hissettim.

شعرت سيئة.

Kahraman, kötü, anti-kahraman, anti-kötü gibi terimleri kullandığınızda,

وعندما نستخدم مصطلحات كبطل أو شرير أو ضد البطل أو ضد الشر

- Sen ona kötü davrandın.
- Sen ona kötü muamele ettin.

لقد أسأت معاملتها.

Kötü sözcüğüyle eş anlamlıydı.

كانت مصطلحات مقرونه بالمزارع "الشرير"

Bir diğer kötü buluşmayı.

موعد سيء أخر.

Kötü niyetli olmadıklarını biliyorum.

ومع أني أعلم أن النادل لايعني أي إهانة لي،

Bu kötü bir karardı!

‫كان قراراً خاطئاً!‬

Kendi kötü davranışlarımıza gelince

وعندما يتعلق الأمر بسلوكياتنا السيئة،

Siz kimi kötü gösteriyorsunuz?

من تشيطنون أنتم؟

çünkü kötü alışkanlık edinir

لأنها تحصل على عادة سيئة

Kötü ruhları kovalamak amacıyla

لمطاردة الأرواح الشريرة

O kötü hissetmeye başladı.

بدأ يشعر بالمرض.

Kötü havadan dolayı, gitmedim.

لم أذهب لأن الجو سيء.

O çok kötü mü?

- هل الأمر سيّء إلى هذا الحد؟
- هل الأمر بهذا السّوء؟

Kötü bir çocuk olma.

لا تكن ولداً سيئاً.

O bana kötü davrandı.

إنهُ عاملني بسوء.

Onun el yazısı kötü.

خَطهُ رديء.

Çünkü mevcut durum kötü.

لأن الوضع الحالي سيء

O kötü bir tavşandı.

- ذلك كان أرنوباً شريراً.
- كان ذاك أرنوبًا شريرًا.

Durum sandığımızdan daha kötü.

الموقف أسوأ مما نظن.

Diş etleriniz kötü durumda.

حالة لثتك سيئة.

Yol çok kötü durumda.

الطريق في حالة سيئة

Et çok kötü kokuyor.

رائحة هذا اللحم فظيعة.

Kötü alışkanlıklara düşmek kolaydır.

من السهل الوقوع في عادات سيئة.

Bu et kötü kokuyor.

لهذا اللحم رائحة كريهة.

İşler daha kötü olamaz.

إنّ الأمور لا يمكن أن تزداد سوءا.

Sami kendini kötü hissediyordu.

لم يكن سامي يشعر بالرّاحة.

Kötü yapmak, harekete geçmenizi sağlar.

فكرة عمل شيء بشكل سيء تُحررك لتبدأ بالعمل.

Kötü olarak, kahramanın hakkından geleceği

لذلك من الخطأ أن نتجاهل المصنفين كالأشرار

Ama arka bahçemizde kötü adamdı.

ولكن في مجتمعي كان شرير.

Ayak sürümek, kötü bir vücut,

تبطئ الأقدام، شكل غير مألوف

Bir diğer kötü buluşmaya göre,

موعد سيء أخر ،

Annemlerle konuşmak en kötü kısımdı.

التحدث مع والدي كان الجزء الأسوأ.

çünkü negatif bilgi kötü hissettirir

لأن المعلومات السلبية تجعلنا نشعر بشكل سيء

Kötü haberden öğrenmede en kötüleriydi

كانوا الأسوأ في التعلم من الأخبار السلبية

Neden kötü bir gün geçiriyorum?

لماذا أمر بيوم سيء ؟

Niçin bununla ilgili kötü hissetmeliyim?

فلماذا أشعر بشعور سيئ تجاه ذلك؟

Ardından, kötü bir karar aldım.

وحينها اتخذت قراراً حاطئًا.

Şeytani ve kötü ruhları çağrıştırıyorlar.

‫يوصف في كثير من الأحيان‬ ‫بالشيطان والأرواح الشريرة.‬

ırkçılık yanlış, ırkçılar kötü insanlar.

العنصرية خطأ؛ العنصريون أشخاص سيئون.

Iyi ya da kötü yönde.

للأفضل أو للأسوأ.

Kolları ve karnı kötü yaralanmıştı.

كانت يدها ومعدتها تؤلماها بشدة

Oldukça kötü kokuyor! Evet, bakın!

‫إنها متعفنة!‬ ‫نعم، انظر!‬

Kötü bir isim söylediğindedir" yazıyor.

فالإجابة هي: "عندما يقول أو ينادي شخص ما شخصًا آخر داكن اللون باسم بذيء".

Benmerkezci ulusalcılık kötü sonuçlar doğurabilir.

يمكن للقومية الأنانية أن تنقلب بسهولة إلى ما لا تحمد عقباه.

Mahkemeye çıktıklarında çok kötü hissediyorlar.

يصبح الأمر سيئاً عندما يواجهون المحكمة.

Onun durumu daha kötü olabilirdi.

كان يمكن أن تكون حالته أكثر سوءً.

Testte kötü bir hata yaptım.

عملت غلطة كبيرة بالفحص

Sigara içmek kötü bir alışkanlık.

التدخين عادة سيئة.

Olabilecek en kötü şeyi düşünelim.

لِنُفَكّر بأسوأ ما يمكن أن يكون قد حصل.

Bu çok kötü bir mahalle.

هذا حي سيء.

Baş ağrın ne kadar kötü?

- ما مدي سوء صداع رأسك
- ما مدي قوه صداع رأسك

Leyla kötü bir biçimde dövüldü.

تعرّضت ليلى لضرب شديد.

Ama bunlar kötü ve negatif değildir.

ليست سيئة ولا سلبية

Kötü adamlarımız sandığımızdan çok daha kahramansı.

الأشرار فيهم بعض الخير عكس ما نظن أيضًا.

Karşı çıkan herkes kötü olarak görülürdü.

وأي شخص عارض هذا كان من الأشرار.

Kötü ve kocaman bir adam kolajı.

بالمسامير التي في رأسه

Bu kötü ve acı bir karar.

إنه قرار محزن وسيىء

Uyarı levhaları ve kötü davranışlar vardır.

لدينا إشارات تحذير وسلوكيات سيئة الآن.

Tüm bu kötü sonuçlara yol açabilirler,

ولكن ليس بالضرورة،

Bu gerçekten hala oldukça kötü sonuçlar.

لذا هذه ما زالت بعض النتائج السيئةً جدًا.

Yoksa kötü gün için mi biriktiriyorsunuz.

أو أنك تدخر المال لتصرفه عندما تحتاج إليه،

Biliyorum, şok edici, kötü bir fikir.

أعلم أنها فكرة مرعبة وصادمة.

Ama çoğu için alternatif daha kötü.

ولكن للكثير منهم الخيار البديل أسوأ بكثير،

Oldukça kötü bir halde olduğumuz görülüyor.

يبدو أننا في المسار السيء للغاية.

Hepimizin ara sıra kötü günleri olur,

كلنا لدينا بين الحين والآخر أيام تعيسة،

"Kötü" kelimesi o hissi anlatmaya yetmez.

‫إن كلمة "بشع"‬ ‫لا تعبر تماماً عن ذلك الإحساس.‬

"Daha kötü olabilirdi. En azından beyazım."

"قد يكون الأمر أسوأ. أنا أبيض على الأقل."

Muhtemelen bir inek. Çok kötü kokuyor.

‫ربما تكون بقرة.‬ ‫رائحتها عفنة.‬