Translation of "Bitişikteki" in English

Bitişikteki kıza aşığım.

I'm in love with the girl next door.

Biz bitişikteki komşuyuz.

- We are next-door neighbors.
- We're next-door neighbors.

Bitişikteki köpek her zaman havlıyor.

The dog next door is always barking.

Bitişikteki köpek bütün gece havlamaya devam etti.

The dog next door kept barking all night.

Bitişikteki müzik çok gürültülü. Keşke onu kıssalar.

The music next door is very loud. I wish they would turn it down.

Bitişikteki adam her sabah bir koşuya gittiğini söyledi.

- The man next door said he goes for a jog every morning.
- The man next door said he jogs every morning.

Bizim çimi biçmesi için bitişikteki çocuğa ödeme yaparız.

We pay the kid next door to mow our lawn.

- Leyla yandaki bir otelde kalıyordu.
- Leyla bitişikteki bir otelde kalıyordu.

Layla was staying at a hotel next door.

Bizim çocuklarımız bitişikteki çocukların bisikletleri gibi bisikletlere sahip olmak için endişeliler.

Our children are anxious to have bicycles like those of the children next door.

Çocuk kelebeği gördüğünde, onu kovalamaya girişti, bitişikteki bayanla sohbet ederken ona sessiz kalmasını söyleyen annesini kızdırdı.

The boy, upon seeing a butterfly, proceeded to run after it, provoking the anger of his mother, who had ordered him to stay quiet while she gossiped with the lady next door.