Translation of "Sabah" in English

Sabah görüşürüz.

- I'll see you in the morning.
- I'll see you tomorrow morning.
- See you in the morning.
- See you tomorrow morning!
- See you on the morrow!

Sabah oldu.

- It's morning.
- It is morning.

Zaten sabah.

It is already morning.

Sabah yürürdüm.

I used to take a walk in the morning.

Dün sabah.

Yesterday morning.

- Yarın sabah gitmeliyim.
- Yarın sabah gitmek zorundayım.

- I have to leave tomorrow morning.
- I must leave tomorrow morning.

Yarın sabah ayrılalım.

Let's leave tomorrow morning.

Sabah erkenden geldi.

He came early in the morning.

O, sabah kalktı.

He got up in the morning.

Sabah erken kalk.

Get up early in the morning.

Sabah erken kalkıyordum.

I got up early in the morning.

Sabah 08:00.

It's eight o'clock in the morning.

Hava sabah tazedir.

The air is fresh in the morning.

Bu sabah üşüyorum.

I feel cold this morning.

Sabah kahvaltımı atladım.

I skipped my breakfast.

Yarın sabah gel.

Come tomorrow morning.

Sabah saçımı yıkamam.

I don't wash my hair in the morning.

Yarın sabah uğrayacağım.

I'll pop in tomorrow morning.

Bu sabah geciktin.

You are late this morning.

Bu sabah neredeydin?

Where were you this morning?

Bu sabah nasılsınız?

- How do you feel today?
- How are you today?

Bütün sabah bekliyorduk.

We've been waiting all morning.

Zaten sabah mı?

Is it morning already?

Yarın sabah görüşürüz.

- See you tomorrow morning!
- See you tomorrow morning.

Bütün sabah neredeydin?

Where have you been all morning?

Sabah saçımı şampuanlamam.

I don't shampoo my hair in the morning.

Sabah 7:50.

It's 7:50 in the morning.

Sabah erken kalkmadı.

He did not get up early in the morning.

Sabah erken kalkarım.

- I'm an early riser.
- I get up early in the morning.

Yarın sabah ayrılmayacağım.

I won't leave tomorrow morning.

Onu sabah yapacağım.

- I'll do it in the morning.
- I'll do that in the morning.
- I'm going to do that in the morning.

Bu sabah oradaydım.

I was there this morning.

Bu sabah izinliydim.

I was off this morning.

Yarın sabah gideriz.

We leave tomorrow morning.

Yarın sabah ayrılacağız.

We're going to leave tomorrow morning.

Sabah evde olacağım.

I'll be at home in the morning.

Sabah seni arayacağım.

I'll give you a call in the morning.

O, sabah oradaydı.

She was there in the morning.

Sabah yedide kalktım.

- I got up at seven this morning.
- I got up at seven in the morning.

Saat sabah ikidir.

- It is two o'clock in the morning.
- It's two o'clock in the morning.

Yakında sabah olacak.

It's going to be morning soon.

Dün sabah neredeydin?

Where were you yesterday morning?

Yarın sabah dağıtılacak.

It'll be delivered tomorrow morning.

Neredeyse sabah 2.30.

It's almost 2:30 in the morning.

Bu sabah sertti.

This morning was tough.

Yarın sabah arayacağım.

I'll call tomorrow morning.

Sabah boyunca ağladım.

I've been crying all morning.

Sabah iyi olmaz.

The morning doesn't happen good.

Bu sabah pişirdim.

I baked it this morning.

Sabah kahvaltım nerede?

Where's my breakfast?

Yarın sabah başlayacağız.

- We'll begin tomorrow morning.
- We'll start tomorrow morning.

Bu sabah nasılsın?

- How're you this morning?
- How are you this morning?

Bu sabah çalıştım.

I worked this morning.

Bütün sabah bekliyordunuz.

You've been waiting all morning.

Yarın sabah gideceğim.

I'll go tomorrow morning.

Sabah kahvaltısı zamanı.

It's time for breakfast.

Sabah gazetesi nerede?

Where's the morning paper?

Bütün sabah ağladım.

I cried all morning.

Yarın sabah geleceğim.

- I will come tomorrow morning.
- I'll come tomorrow morning.

Sabah kaçta kalkarsın?

What time do you wake up in the morning?

Sabah altıda kalktım.

I got up at six in the morning.

Sabah erken uyandım.

I wake up early in the morning.

Yarın sabah başlıyoruz.

We start tomorrow morning.

Sabah işimiz var.

We have work in the morning.

Sabah erkenden ayrıldık.

We left early in the morning.

Bütün sabah meşguldüm.

I've been busy all morning.

Bu sabah uyuyakaldım.

I overslept this morning.

Sabah varıyor olacağım.

I'll be arriving in the morning.

Sabah ışığı artıyor.

The morning light is increasing.

Bütün sabah hıçkırıyordum.

I've been hiccuping all morning.

Sabah rutinin ne?

What's your morning routine?

Dersler sabah başlar.

Classes start in the morning.

Dün sabah çalışıyordum.

I was working yesterday morning.

Sabah sıcak olacak.

It will be hot tomorrow.

- Ertesi sabah, o gitmişti.
- Ertesi sabah o ölmüştü.

The next morning, he was gone.

- Ertesi sabah Paris'e gidiyordum.
- Ertesi sabah Paris'e gidecektim.

I was leaving for Paris the next morning.

- Sabah derhal orada olacağım.
- Sabah hemen orada olacağım.

I'll be there the first thing in the morning.

- Her sabah alışverişe çıkarım.
- Her sabah alışverişe giderim.

- I go grocery shopping every morning.
- I go shopping every morning.

- Bu sabah erken kalktım.
- Bu sabah erken uyandım.

I woke up early this morning.

- Sami bu sabah gelmedi.
- Sami bu sabah görünmedi.

Sami didn't show up this morning.

- O, her sabah gazete okur.
- Her sabah gazete okur.
- Her sabah o gazete okur.

- He reads the paper every morning.
- He reads the newspaper every morning.

- Bu sabah hava çok soğuktu.
- Bu sabah çok soğuktu.

- It was very cold this morning.
- This morning it was very cold.

- Dün sabah hava çok soğuktu.
- Dün sabah çok soğuktu.

It was very cold yesterday morning.

- Her sabah kahvaltı yaparım.
- Ben her sabah kahvaltı yaparım.

- I have breakfast every morning.
- I eat breakfast every morning.

- O, her sabah gazete okur.
- Her sabah gazete okur.

She reads the newspaper every morning.

- Her sabah tıraş olurum.
- Ben her sabah tıraş olurum.

I shave every morning.