Translation of "Söyledi" in Arabic

0.013 sec.

Examples of using "Söyledi" in a sentence and their arabic translations:

Ona söyledi.

الإمبراطور .

Ve şunları söyledi:

وقال بدلًا من ذلك:

Yavaşça uzaklaşmamı söyledi.

‫تملي عليّ أن أتراجع بروية.‬

Tom yalan söyledi.

لقد كذِبَ توم.

Aslında yalan söyledi.

في الحقيقة، لقد كذب.

Pişkince yalan söyledi.

كان يكذب بشكل صارخ.

Onu kim söyledi?

من قال هذا؟

- O ne söyledi?
- O ne dedi?
- Ne söyledi?

- ماذا قال؟
- ما الذي قاله؟

- O, bize gürültü yapmamamızı söyledi.
- Bize gürültü yapmamamızı söyledi.

طلبت منا ألا نصدر صوتاً.

İspanyol halkına şunları söyledi:

قال للشعب الإسباني:

O aniden gerçeği söyledi.

اعترَف بالحقيقة فجأةً.

O bir şarkı söyledi.

غنى أغنية.

Doktor sana ne söyledi?

ماذا أخبرك الطبيب؟

O sadece bana söyledi.

لقد أخبرني للتّو.

Tom burada olacağını söyledi.

توم قال أنه قد يكون هنا

O bize yalan söyledi.

كذب علينا.

Oğluna merdivenden inmesini söyledi.

قال لابنه أن ينزل عن السلم.

Mary bana yalan söyledi.

كذبت ماري علي.

Onlar bana yalan söyledi.

كذبوا عليّ.

Bana Venedik'e gideceğini söyledi.

أخبرني أنه سيذهب إلى فينس.

Tom partiye yetişebileceğini söyledi.

قال توم أنه يمكنه إدراك الحفلة.

Tom gitmen gerektiğini söyledi.

قال توم بانك تحتاج ان تذهب.

Müdür ona ne söyledi?

ماذا قال له مدير المدرسة؟

Fadıl bana yalan söyledi.

لقد كذب علي فاضل.

Sami, Leyla'ya beklemesini söyledi.

طلب سامي من ليلى أن تنتظر.

Leyla onu televizyonda söyledi.

قالت ليلى ذلك في التّلفاز.

Tom gerçekten etkilendiğini söyledi.

قال توم أنه كان حقا مُتأثرا.

Tom gerçekten şaşırdığını söyledi.

قال توم أنه تفاجئ حقا.

Sami onu Leyla'ya söyledi.

قال سامي ذلك لليلى.

Sami Müslümanlardan hoşlanmadığını söyledi.

قال سامي أنّه لا يحبّ المسلمين.

- Tom dün Mary'yi gördüğünü söyledi.
- Dün Tom Mary'yi gördüğünü söyledi.

قال توم بأنه رأى ماري البارحة.

Alkolik annesine benzeyeceğinden endişelendiğini söyledi,

قال إنه قلق أنه أصبح مدمناً على الكحول كما كانت أمه،

O, onun doğru olabileceğini söyledi.

قالت أنه قد يكون صحيحا .

O bir şey söyledi mi?

هل قالت شيئا؟

Tom bize ne yapacağımızı söyledi.

أخبرنا توم بما علينا فعله.

O, saat kaçta geleceğini söyledi?

- ماذا قال عن ميعاد وصوله؟
- متى قال أنه سيأتي؟

Tom Mary'ye ilşkilerinin bittiğini söyledi.

أخبر توم ماري بأن علاقتهما انتهت.

O bana aynı şeyi söyledi.

- أخبرني بنفس الشّيء.
- قال لي نفس الشّيء.

Dün Tom Mary'yi gördüğünü söyledi.

قال توم بأنه رأى ماري البارحة.

Öğretmen onlara nehirde yüzmemelerini söyledi.

قالت لهم المدرسة ألا يسبحوا في النهر.

Bana şirketten ayrılmak istediğini söyledi.

أخبرني أنه يريد ترك الشركة.

Tom bir şey görmediğini söyledi.

قال توم بأنه لم يرى شيئا.

Tom bana zamanımız kalmadığını söyledi.

أخبرني توم أن الوقت نَفَذَ منّا.

Tom bana mağaraya gitmememi söyledi.

توم أخبرني بأن لا أدخل المغارة.

O, bana Amerika'ya gittiğini söyledi.

أخبرني أنه ذاهب إلى أمريكا.

- O ne dedi?
- Ne söyledi?

ماذا قالت؟

Seni daha sonra arayacağını söyledi.

قالت بأنها ستتصل بك لاحقاً.

O, bana pencereyi açmamı söyledi.

طلبت مني أن أفتح النافذة.

Tom çok üzgün olduğunu söyledi.

وقال توم كان آسف جدا.

Kim bunu söyledi? Tamamen yanlış.

من قال ذلك؟ إنه خطأ تمامًا!

Fadil'i kovacağını sana söyledi mi?

هل أخبرك أنّه سيطرد فاضل؟

Fadil, Dania'nın cesedinin yerini söyledi.

ذكر فاضل المكان الذي كانت فيه جثة دانية.

Fadıl, Leyla'ya minibüse binmesini söyledi.

طلبَ فاضل من ليلى أن تصعد إلى العربة.

Fadıl paraya ihtiyacı olduğunu söyledi.

قال فاضل أنّه كان بحاجة إلى المال.

Fadıl ailesine İslam'a geçtiğini söyledi.

أخبر فاضل أسرته أنّه اعتنق الإسلام.

Fadıl başında sesler duyduğunu söyledi.

قال فاضل أنّه كان يسمع أصواتا في رأسه.

Tom Mary'nin yorgun olmadığını söyledi.

قال توم بأن ماري لم تكن متعبة.

Tom gerçekten şüpheci olduğunu söyledi.

قال توم إنه كان حقا مُشكِّكًا.

Tom gerçekten memnun olduğunu söyledi.

قال توم أنه كان حقا سعيدا.

Tom gerçekten tedirgin olduğunu söyledi.

قال توم أنه كان حقا مضطربًا.

Tom gerçekten bitkin olduğunu söyledi.

قال توم أنه كان حقا مرهقا.

Tom, Mary'nin sarhoş olmadığını söyledi.

قال توم أن ماري ليست ثَمِلةً.

Tom gerçekten umutsuz olduğunu söyledi.

قال توم أنه كان حقا يائسًا.

Tom, Mary'nin sempatik olmadığını söyledi.

قال توم أن ماري ليست ودودةً.

Tom, Mary'nin mahcup olmadığını söyledi.

قال توم أن ماري ليست خجولةً.

Genç bir adam arkamı kollamamı söyledi.

حذّرني شخصٌ أصغر أن أنتبه لنفسي.

Ve babam arayıp amcamı bulduklarını söyledi.

عندما هاتفني والدي ليخبرني بأنهم وجدوا عمي.

Yarışmacının biri söyledi, ben olmadı dedim.

قال أحد المتنافسين، لم أقل.

şöyle söyledi: ''Aslında burada el sıkışmıyoruz.

قال لي: "في الواقع نحن لا نصافح هنا.

Ve derhal hastaneye gelmem gerektiğini söyledi.

وأنَّ عليَّ الذهاب للمستشفى على الفور.

Bazıları da şöyle bir şey söyledi;

قال البعض شيء من هذا القبيل.

AB'den çıkmak için oy verdiğini söyledi

وأخبرني أنه قد صوت لصالح خروج بريطانيا من الاتحاد الأوروبي،

Babam bana yatakta kitap okumamamı söyledi.

قال لي والدي، لا تقرأ الكتب في السرير.

Bana Poe'nun romanlarının ilginç olduğunu söyledi.

قال لي أن روايات إيدغر آلان بو مثيرة للإهتمام.

Yaşlı bir bayan bana şarkı söyledi.

غنت لي امراة عجوز.

O, ondan daha iyi şarkı söyledi.

غنَّتْ أفضل منه.

Kısa sürede eve gelmem gerektiğini söyledi.

قالت أنه ينبغي علي أن أعود للبيت مبكرا.

Tom bana Mary'ye ne olduğunu söyledi.

سألني توم عما أصبحت ماري.

O, bana çok hızlı sürmememi söyledi.

- أخبرني ألّا أقود بسرعة عالية.
- قال لي ألا أقود بسرعة.
- نبهني ألا أقود بسرعة.
- نصحني ألا أقود بسرعة.
- نهاني عن القيادة بسرعة.

[Bilim adamları] bir lazer kullanabileceklerini söyledi. '

[العلماء] قالوا إن بإمكانهم استخدام الليزر ".

Tom bana Mary'nin hapiste olduğunu söyledi.

أخبرني توم أن ماري في السجن

Tom bana onu yapmamam gerektiğini söyledi.

أخبرني توم بألّا أفعل ذلك أبدًا.

"Mary bana seviştiklerini söyledi." "Gerçekten mi?"

"أخبرتني ماري أنهم ناموا سوية." "حقا؟"

Tom bana öğretmenin adını hatırlayamadığını söyledi.

أخبرني توم بأنه لا يتذكر اسم الأستاذ.

Tom sorunu nasıl çözeceğini bilmediğini söyledi.

- قال توم بأنه لا يعرف كيف يحل المشكلة
- قال توم أنه لا يعرف كيفية حل المشكلة

Tom ekonominin muhtemelen iyileşeceğini düşündüğünü söyledi.

قال توم بأنه اعتقد أن الاقتصاد كان من المحتمل أن يتحسن

Babam bana yataktayken kitap okumamamı söyledi.

قال لي والدي، لا تقرأ الكتب في السرير.

Tom Mary'ye oraya yalnız gitmemesini söyledi.

أخبر توم ماري بأنها لا يجب أن تذهب إلى هناك بمفردها.

Tom bana artık hasta olmadığını söyledi.

أخبرني توم أنه لم يعد مريضا.

O, bana erkek kardeşimi tanıdığını söyledi.

أخبرتني بأنها تعرف أخي.

O, bize yolun kapalı olduğunu söyledi.

أخبرتنا بأن الطريق مغلق.

O, ona onun haklı olduğunu söyledi.

قالت له أنه كان محقا.

Fadıl, Leyla'ya silahını Rami'ye tutmasını söyledi.

طلب فاضل من ليلى أن تصوّب المسدّس نحو رامي.

Doktor, Leyla'ya çocuk sahibi olamayacağını söyledi.

أخبر الطّبيب ليلى أنّها لم تكن قادرة على الإنجاب.

Tom onu yapmasına izin verilmediğini söyledi.

قال توم بأنه لم يكن مسموحا له فعل ذلك.

Sami İslam'ın barış dini olduğunu söyledi.

قال سامي أنّ الإسلام دين سلام.