Translation of "Ayrılma" in English

0.008 sec.

Examples of using "Ayrılma" in a sentence and their english translations:

Odadan ayrılma.

Don't leave the room.

Ayrılma zamanıydı.

It was time to leave.

Kasabadan ayrılma.

Don't leave town.

Ayrılma zamanı.

It's time to separate.

Evden ayrılma.

Don't leave the house.

Bu odadan ayrılma.

Don't leave this room.

Ayrılma zamanı mı?

Is it time to leave?

Ayrılma saati ne zaman?

When is checkout time?

Benim için ayrılma zamanı.

It's time for me to leave.

- Doğruyu söyleyin.
- Doğruluktan ayrılma.

Go with the truth.

Bence sen Tom'dan ayrılma.

I think you'd better stick with Tom.

Bizim için ayrılma zamanı.

It's time for us to leave.

Yakında ayrılma zamanı olacak.

It'll soon be time to leave.

Tom'un ayrılma zamanı geldi.

It's time Tom left.

- Sürüden ayrılma.
- İşi oluruna bırak.

- Let it go.
- Go with the flow.
- Let it flow.
- Let it slide.
- Just lay back and watch it like a play.

- Benden ayrılma.
- Benimle ilişkiyi bitirme.

Don't break up with me.

Sanırım benim için ayrılma zamanıdır.

I think it's time for me to split.

Tom ayrılma vakti olduğunu biliyor.

- Tom knows it's time to leave.
- Tom knows that it's time to leave.

İşinizden ayrılma nedeninizi hâlâ bana söylemediniz.

You still haven't told me why you quit your job.

Tom ve Mary'nin ayrılma nedenini bilmiyorum.

I don't know the reason why Tom and Mary don't get along.

Ayrılma zamanı olduğundan o kadar emin değilim.

I'm not so sure it was time to leave.

Tom ve Mary kötü bir ayrılma yaşadı.

Tom and Mary had an ugly divorce.

Dünyadan ayrılma acı çekmeyi gerçekten engelliyor mu?

Does detachment from the world really prevent suffering?

Daha kısa ama albüm süresi neredeyse aynı uzunlukta. Diğerlerinden ayrılma

College Dropout, but it runs nearly as long and it really stands out because

- Bizim için buradan ayrılma zamanı geldi.
- Burayı terk etmemizin vakti geldi.

It's time for us to leave here.