Translation of "Alışkınım" in English

0.014 sec.

Examples of using "Alışkınım" in a sentence and their english translations:

Gülünmeye alışkınım.

I'm used to being laughed at.

Buna alışkınım.

I'm used to it.

Karanlığa alışkınım.

I'm used to the dark.

Kazanmaya alışkınım.

I'm used to winning.

Erken kalkmaya alışkınım.

I'm used to keeping early hours.

Ben gürültüye alışkınım.

I'm used to the noise.

Yalnız yaşamaya alışkınım.

- I am accustomed to living alone.
- I'm used to living alone.
- I am used to living alone.
- I'm accustomed to living alone.

Yalnız yemeğe alışkınım.

- I'm used to eating alone.
- I usually eat alone.

Çadırda yatmaya alışkınım.

I'm used to sleeping in a tent.

Çok çalışmaya alışkınım.

- I am accustomed to working hard.
- I'm used to working hard.
- I'm accustomed to working hard.

Erken yatmaya alışkınım.

- I've got used to going to bed early.
- I'm used to going to bed early.
- I've gotten used to going to bed early.

Artık buna alışkınım.

Now I'm used to it.

Bu şeylere alışkınım.

I'm used to these things.

Ben buna alışkınım.

I'm used to that.

Artık ağrıya alışkınım.

I'm used to the pain now.

Ben beklemeye alışkınım.

I'm used to waiting.

Seyahat etmeye alışkınım.

I'm used to traveling.

Yabancılarla konuşmaya alışkınım.

I'm used to talking to strangers.

Çocuklarla konuşmaya alışkınım.

I'm used to talking to children.

Konuşma yapmaya alışkınım.

I'm used to making speeches.

Ben kaybetmeye alışkınım.

I'm used to losing.

Dışarıda çalışmaya alışkınım.

I'm used to working outside.

- Ben göz ardı edilmeye alışkınım.
- İhmal edilmeye alışkınım.

I'm used to being ignored.

Her gün yürümeye alışkınım.

I am in the habit of taking a walk every day.

Bu tür işe alışkınım.

I'm used to this kind of work.

Çabuk reaksiyon vermeye alışkınım.

I'm used to thinking on my feet.

Ben yorgun olmaya alışkınım.

I'm used to being tired.

Bu tür soğuğa alışkınım.

I'm used to this kind of cold.

Bu tür sıcaklığa alışkınım.

I'm used to this kind of heat.

Bu soğuk havaya alışkınım.

I'm used to this cold weather.

Kendi bildiğimi okumaya alışkınım.

I'm used to getting my own way.

Bu yaşam tarzına alışkınım.

I am accustoming to this life style.

Sabah erken kalkmaya alışkınım.

I'm used to getting up early in the morning.

Tanımadığım insanlarla konuşmaya alışkınım.

I'm used to talking to people I don't know.

Ben yabancılarla konuşmaya alışkınım.

I'm used to talking to foreigners.

Bütün gece yatmamaya alışkınım.

I'm used to staying up all night.

Bu tür şeylere alışkınım.

I'm used to this kind of thing.

Ben zor işe alışkınım.

I'm used to hard work.

Ben solda sürmeye alışkınım.

I'm used to driving on the left.

İşe yürüyerek gitmeye alışkınım.

I'm used to walking to work.

- Sıcağa alışkınım.
- Sıcağa alışığım.

I'm used to the heat.

Ben dışarıda çalışmaya alışkınım.

I'm used to working outdoors.

Bu tür kararlara alışkınım.

I'm used to these kinds of decisions.

Ben bu bilgisayara alışkınım.

I'm used to this computer.

Ben zaten yaz sıcağına alışkınım.

I'm already accustomed to the heat of summer.

Ben bir kamyon sürmeye alışkınım.

- I am used to driving a truck.
- I'm used to driving a truck.

Sabahleyin köpeğimi yürüyüşe götürmeye alışkınım.

I am in the habit of taking my dog for a walk in the morning.

Onun soru sorma tarzına alışkınım.

- I am familiar with the way he asks questions.
- I'm familiar with the way he asks questions.

Ben bütün gece çalışmaya alışkınım.

I'm used to working all night.

Her akşam İngilizce çalışmaya alışkınım.

I am accustomed to studying English every evening.

Hiç kimsenin beni sevmemesine alışkınım.

- I'm used to no-one liking me.
- I'm used to no one liking me.

Bu tür şeyin olmasına alışkınım.

I'm used to this kind of thing happening.

Ben daha çok uyumaya alışkınım.

I'm used to getting more sleep.

Ben bu tür şeye alışkınım.

I'm used to this sort of thing.

Kendim için yemek pişirmeye alışkınım.

I'm used to cooking for myself.

Bu tür yemek yemeğe alışkınım.

I am accustomed to eating this sort of food.

Bu tür sorunlarla uğraşmaya alışkınım.

I'm used to dealing with these kind of problems.

Ben zor kararlar vermeye alışkınım.

I'm used to making difficult decisions.

Bu tür şeyleri yapmaya alışkınım.

I'm used to doing this kind of thing.

Ben uzun mesafeler yürümeye alışkınım.

I'm used to walking long distances.

Ben bu tür olaylara alışkınım.

I'm used to this kind of happening.

Geç vakitlere kadar çalışmaya alışkınım.

I'm used to working late.

Ben zaten tatami üstünde oturmaya alışkınım.

I am already accustomed to sitting on tatami.

Artık bu tür işlere tamamen alışkınım.

I am completely accustomed to this kind of work now.

Ben geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.

- I am accustomed to staying up late.
- I am used to going to bed very late.
- I'm used to staying up late.
- I'm accustomed to staying up late.

Gece geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.

- I'm used to staying up late at night.
- I am used to staying up late at night.

Gece geç saatlere kadar yatmamaya alışkınım.

I am used to staying up till late at night.

Trenin evimin yanından geçişini duymaya alışkınım.

I am used to hearing the train pass by my house.

Bir odada klima olmadan uyumaya alışkınım.

I'm accustomed to sleeping in a room without air conditioning.

Gece geç saatlere kadar uyumamaya alışkınım.

I am used to sitting up late at night.

Benimle aynı fikirde olmayan insanlara alışkınım.

I'm used to people not agreeing with me.

Ben beni sevmeyen insanlara oldukça alışkınım.

I'm pretty used to people not liking me.

Tom'un bana her zaman bağırmasına alışkınım.

I'm used to Tom always yelling at me.

Kahvaltı masasında göz ardı edilmeye alışkınım.

I'm used to being ignored at the breakfast table.

Bu tür bir problemle uğraşmaya alışkınım.

I'm used to dealing with this kind of problem.

Ben işleri tek başıma yapmaya alışkınım.

I'm used to doing things by myself.

Geç saatlere kadar ayakta kalmaya alışkınım.

I'm used to being up until late.

- Alışığım bunu yapmaya.
- Bunu yapmaya alışkınım.

- I'm accustomed to doing that.
- I'm used to doing that.

- Buna çok alışkınım.
- Buna çok aşinayım.

I'm very familiar with that.

Gece geç saatlere kadar uyanık kalmaya alışkınım.

I'm used to staying awake late into the night.

Ben gece geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.

I am accustomed to staying up late.

- Yalnız yaşamaya alışkınım.
- Tek başıma yaşamaya alışığım.

- I am accustomed to living alone.
- I'm used to living alone.
- I am used to living alone.

Senin aksine, ben hatalarımı kabul etmeye alışkınım.

- In contrast with you, I am able to recognize my mistakes.
- Unlike yourself, I'm used to acknowledging my mistakes.

- Ben soğuk havaya alışkınım.
- Ben soğuk havaya alışığım.

- I am accustomed to cold weather.
- I'm used to cold weather.
- I'm accustomed to cold weather.

- Ben sigara içmemeye alışkınım.
- Sigara içmemeye alıştım artık.

I'm now used to not smoking.

- Ebeveynlerim tarafından ihmal edilmeye alışkınım.
- Ebeveynim tarafından göz ardı edilmeye alışığım.

I'm used to being ignored by my parents.