Translation of "Kazanmaya" in English

0.005 sec.

Examples of using "Kazanmaya" in a sentence and their english translations:

Kazanmaya alışkınım.

I'm used to winning.

Kazanmaya çok yaklaştık.

We came so close to winning.

Tom kazanmaya alışkın.

Tom is used to winning.

Ben kazanmaya alıştım.

I've gotten used to winning.

Biz kazanmaya çalışıyoruz.

We're trying to win.

Burada kazanmaya çalışıyorum.

I'm attempting to win here.

Tom kazanmaya çalışacak.

- Tom will try to win.
- Tom is going to try to win.

Tom kazanmaya çalışmayacak.

- Tom isn't going to try to win.
- Tom won't try to win.

Tom kazanmaya alışık.

Tom is accustomed to winning.

Tom kazanmaya çalışıyor.

- Tom has been trying to win.
- Tom is trying to win.

Tom kazanmaya kararlıydı.

Tom was determined to win.

Tom kazanmaya yaklaştı.

Tom came close to winning.

Tom kazanmaya kararlıdır.

Tom is determined to win.

Tom kazanmaya çalışmalı.

Tom should try to win.

Tom kazanmaya başladı.

Tom has begun winning.

Tom kazanmaya çalıştı.

Tom tried to win.

Onun ilgisini kazanmaya çalıştı.

He tried to gain her affection.

O maçı kazanmaya zorunlu.

He is bound to win the match.

Her oyunu kazanmaya çalışalım.

Let's try to win every game.

Ve para kazanmaya odaklandılar.

and they focused on making money.

O, ödül kazanmaya eğilimlidir.

She is apt to win the prize.

Biz tekrar kazanmaya çalışacağız.

We're going to try to win again.

Tom yarışmayı kazanmaya çalıştı.

Tom tried to win the contest.

Tom kazanmaya bile çalışmamalıydı.

Tom shouldn't have even tried to win.

Tom kazanmaya bile çalışmayacak.

Tom isn't even going to try to win.

Tom kazanmaya kararlı görünüyor.

Tom seems to be determined to win.

Tom kazanmaya çalışmadı bile.

Tom didn't even try to win.

Tom, kazanmaya çalışacağını söyledi.

- Tom said he'll try to win.
- Tom said that he'll try to win.

Tom, kazanmaya çalışacağınıı söyledi.

- Tom said he'd try to win.
- Tom said that he'd try to win.

Tom kazanmaya çalıştığını söyledi.

- Tom said he tried to win.
- Tom said that he tried to win.

Tom gerçekten kazanmaya çalıştı.

Tom really tried to win.

Tom muhtemelen kazanmaya çalışmayacak.

Tom is likely not even going to try to win.

Sami para kazanmaya başladı.

Sami started making money.

Tom zaman kazanmaya çalışıyor.

Tom is just stalling for time.

Bir sonraki oyunu kazanmaya istekliler.

They are eager to win the next game.

Tom dengesini yeniden kazanmaya çalıştı.

Tom tried to regain his balance.

Tom Mary'nin kalbini kazanmaya çalıştı.

Tom tried to win Mary's heart.

Sadece biraz zaman kazanmaya çalışıyorum.

I'm just trying to buy some time.

Onların ilişkisi ivme kazanmaya başladı.

Their relationship really started gaining momentum.

Tom Mary'yi geri kazanmaya çalıştı.

Tom tried to win Mary back.

Bazı maçları kazanmaya başlamamız gerekiyor.

We need to start winning some games.

Bu kazanmaya değer bir savaş.

That's a battle worth winning.

Tom kazanmaya çalışmak istediğini söyledi.

- Tom said he wanted to try to win.
- Tom said that he wanted to try to win.

Tom bana kazanmaya çalışacağını söyledi.

- Tom told me he'd try to win.
- Tom told me that he'd try to win.

Geçen yıl kazanmaya çok yaklaşmıştık.

We came close to winning last year.

Kazanmaya başlayıncaya kadar bu oyunu sevmedim.

I didn't like this game until I started winning.

Biz sadece biraz zaman kazanmaya çalışıyoruz.

We're just trying to buy some time.

Kazanmaya başlayıncaya kadar o oyunu sevmedim.

I didn't like that game until I started to win.

Tom hiç gerçekten kazanmaya çalıştı mı?

Has Tom ever really tried to win?

Tom, Mary'nin kazanmaya kararlı olduğunu söyledi.

- Tom said Mary was determined to win.
- Tom said that Mary was determined to win.

Tom, Mary'nin kalbini tekrar kazanmaya çalışıyor.

Tom is trying to win Mary back.

Müzik çalarak para kazanmaya ne zaman başladın?

When did you start making money playing music?

Bisiklet almak için yetecek para kazanmaya çalışıyorum.

I'm trying to earn enough money to buy a bicycle.

O bir madalya kazanmaya yetecek kadar hızlı yüzdü.

She swam fast enough to win a medal.

- Tom zaman için oynuyordu.
- Tom zaman kazanmaya çalışıyordu.

Tom was playing for time.

Ben sadece çocuklarımı beslemek için biraz para kazanmaya çalışıyorum.

I'm just trying to make some money to feed my children.

Yeni bir gitar almak için yeterli para kazanmaya çalışıyorum.

I'm trying to get enough money to buy a new guitar.

Bazı insanlar kendi kişisel bağlantılarını kullanarak avantaj kazanmaya çalışır

Some people try to gain advantage by exploiting their personal contacts.

Her yıl aynı parayı kazanmaya devam etseydik. Yatırımımızı geri kazanmamız

kept returning that amount of money every year… it would take almost 180 years in

Eğitimi bitirinceye ve para kazanmaya başlayıncaya kadar beklemek zorunda kalacağım.

I will have to wait till I finish schooling and start earning money.

Tom yeni bir trompet almak için yeterli para kazanmaya çalışıyor.

Tom is trying to earn enough money to buy a new trumpet.

Bir öğretmen olarak öğrencilerin güvenini kazanmaya çalışmalısınız, bu, savaşın yarısıdır.

As a teacher you should try to win the pupils' confidence, that is half the battle.

- Tom yeniden formunu kazanmaya çalışıyor.
- Tom yeniden forma girmeye çalışıyor.

Tom is trying to get back into shape.

, ancak zaferi kazanmaya yardımcı olarak cesurca karşılık veren genç askerlerinden etkilendi.

Blucher’s surprise attack, but fought back bravely, helping to win victory.

Bir yetim olan babam on yaşında para kazanmaya başlamak zorunda kalmıştı.

Being an orphan, my father had to start earning money at ten.