Translation of "Kalkmaya" in English

0.007 sec.

Examples of using "Kalkmaya" in a sentence and their english translations:

Erken kalkmaya alışkınım.

I'm used to keeping early hours.

Erken kalkmaya inanıyorum.

I believe in early rising.

Erken kalkmaya alışkındı.

He was in the habit of getting up early.

Henüz kalkmaya çalışma.

Don't try to get up yet.

Ayağa kalkmaya çalıştım.

I tried to stand up.

O erken kalkmaya alışkındır.

- She is used to getting up early.
- She's used to getting up early.

O ayağa kalkmaya çalıştı.

He tried to stand up.

Sabah erken kalkmaya inanıyordu.

He believed in getting up early in the morning.

O, erken kalkmaya alışkındır.

He is used to getting up early.

O, erken kalkmaya çalıştı.

He tried to get up early.

Erken kalkmaya alışkın değilim.

I'm not accustomed to getting up early.

Tom ayağa kalkmaya çalıştı.

- Tom tried to stand up.
- Tom tried to get up.

Tom erken kalkmaya alışık.

- Tom is used to getting up early.
- Tom is accustomed to getting up early.

Yarın erken kalkmaya çalışacağım.

I'll try to get up early tomorrow.

Tom kalkmaya çalışmadı bile.

Tom didn't even try to get up.

Tom erken kalkmaya alışkındır.

- Tom is used to getting up early.
- Tom is accustomed to getting up early.

Sabah erken kalkmaya alışkınım.

I'm used to getting up early in the morning.

Ben erken kalkmaya alışkın değilim.

I'm not used to getting up early.

O sabah erken kalkmaya alışıktır.

He's accustomed to getting up early in the morning.

Kalkmaya çalıştım ama tekrar düştüm.

I tried to get up, but I fell down again.

Tom kalkmaya çalıştı ama kalkamadı.

Tom tried to get up, but he couldn't.

Bu sabah altıda kalkmaya çalıştım.

I tried to get up at six this morning.

Tom sabah erken kalkmaya alışkındır.

- Tom is used to getting up early.
- Tom is accustomed to getting up early.
- Tom is used to getting up early in the morning.

Yarın sabah erken kalkmaya çalışacağım.

I'm going to try to get up early tomorrow morning.

Tom ayağa kalkmaya çalıştı ama beceremedi.

Tom tried to stand up, but he couldn't.

Neden yarın daha erken kalkmaya çalışmıyorsun?

Why don't you try to get up earlier tomorrow?

- Sis dağılmaya başladı.
- Sis kalkmaya başladı.

The fog began to lift.

- Tren kalkmaya hazırdı.
- Tren kalkışa hazırdı.

The train was ready to depart.

Her sabah erken kalkmaya gayret edeceğim.

I'll make an effort to get up early every morning.

Tom ayağa kalkmaya çalıştı fakat kalkamadı.

Tom tried to stand up, but couldn't.

Bu kadar erken kalkmaya alışkın değilim.

I'm not used to getting up so early.

Hâlâ bu kadar erken kalkmaya alışkın değilim.

I'm still not used to getting up so early.

O kalkmaya çalıştı ama acısı çok büyüktü.

She tried to get up, but the pain was too great.

Kalkmaya çalıştım ama vücudum kurşun gibi ağırdı.

I attempted to get up, but my body was heavy as lead.

Tom bu kadar erken kalkmaya alışkın değil.

Tom isn't used to getting up so early.

Bu odada kim hakları için ayağa kalkmaya hazır?

Who in this room is prepared to stand up for their rights?

Ben hâlâ sabahleyin çok erken kalkmaya alışkın değilim.

I'm still not used to getting up so early in the morning.

Arkadaşım ayakkabılarımı birlikte bağladı ve ayağa kalkmaya çalıştığımda düştüm.

My friend tied my shoes together and I fell when I tried to stand up.

- Tom erken kalkmaya özen gösterir.
- Tom erken kalkmayı huy edinmiştir.

Tom makes a point of getting up early.